Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 55. sayısı çıktı.
Anayasayı bu denli sık tartışmamızda Türk siyasetindeki anayasayı ya da kanunları her sorunun 'mucize çözümü' olarak gören mevzuatçı yaklaşımın etkisi olsa da esas sebep bugüne kadar gerçek anlamda toplumsal katılıma dayanan bir anayasa yapılmamış olmasıdır.
Anayasa yapımında halktan başlanacağı ve tekrardan halka gidileceği görülüyor. Anayasa yapım literatüründe bu yöntem kum saati metaforuyla açıklanmaktadır. Kum saatinin geniş olan yukarı kısmı halkı temsil ediyor ve oradan gelen talepler ortadaki ince olan kısımda yani Mecliste metne dönüşüyor. Sonrasında tekrardan kum saatinin alttaki geniş kısmına yani halka soruluyor.
Madem genç dimağlar eski Türkiye'yi hatırlamakta zorlanıyor, eskiyi hatırlatmak yerine yeni bir başarı hikayesi yazmak lazım artık. Bu hikaye için yeni bir kurucu metin, yeni bir toplumsal sözleşme kaleme almak lazım. Yeni anayasadan beklenen belki de en önemli değişiklik de bunu başarabilecek bir çerçeve inşa etmesi olacak.
Muhalefetin itiraz listesi sürekli uzuyor. İktidar her ne adım atarsa veya her ne söylerse muhalefet aleyhinde propaganda başlatıyor. Ülke için faydası var mı yok mu bakmadan sürekli saldırı halinde olduklarından kamuoyu da son derece önemli mevzuları konuşamaz ve tartışamaz hale geliyor.