Eleştirinin Sefaleti

Düşmanlaştırma, idam isteme ve darbe çağrısı yapmak da eleştiri midir?

Devamı
Eleştirinin Sefaleti
Yerel Yönetimler ve Kültür-Sanat Alanı

Yerel Yönetimler ve Kültür-Sanat Alanı

Yerel yönetimlerin kültür-sanat alanına yaptıkları yatırım ve bu alandaki faaliyetleri son zamanlarda önemli bir ivme kazanmıştır. Nicelik itibarıyla fazla sayıda etkinlik ve programa imza atan belediyelerin niteliksel açıdan ne kadar yetkin oldukları önemli bir soru işaretidir.

Devamı

SETA Medya ve Toplum Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar sanatçılar arasında yaşanan kültürel hegemonya baskısı hakkında değerlendirmede bulundu.

Türklerin Avrupa’da ‘entegrasyon’ uğruna attıkları her adım, küçük bir övgünün ardından çıtanın daha yüksekte olduğu uyarısı ile karşılanıyor. Ama unutmayalım tüm zamanların en ‘entegre’ halkı olan Yahudiler bile sahip oldukları ‘entegrasyon’ seviyesine rağmen kendilerini Nazilerin katliamlarından kurtaramamıştır.

Suriye'de muhaliflerin imha edilmesi üzerine düşünülen bir zafer ilanı Suriye'nin geleceğinde büyük yaralar açacak. Kendini güvende hissetmeyen grup ve bireylerin daha da radikalleşmesi zor olmayacak. Tıpkı 2004 ile 2014 yılları arasında Irak'ta olduğu gibi. Ve çatışmalar sona erse dahi Suriye'nin yeniden inşası ve normalleşmesi mümkün olmayacak.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran Türkiye’de 15 Temmuz’dan itibaren oluşan ortam ve CHP’nin tutumu hakkında değerlendirmede bulundu.

Ucuz Siyaset

Normalleşme eski düzenin aktörlerini rahatsız ediyor...

Devamı
Ucuz Siyaset
Kültürel İktidar Mücadelesi

‘Kültürel İktidar’ Mücadelesi

Hegemonya her ne kadar belirli bir toplumsal sınıfın diğerleri üzerindeki hakimiyetini ifade ediyor olsa da bu durum hiçbir zaman tam anlamıyla gerçekleşmemektedir. Hegemonya tesisi iddiasında olan ve bu yönde ideolojik araçlarla sivil toplumu domine eden hakim sınıf her zaman “karşı hegemonya” girişimleri ile yüzleşmek durumundadır.

Devamı

Müslüman Türk olduğu yerde durmaktadır ancak Cumhuriyet'in onunla mesafesi kapanmıştır, devlet ona yaklaşmıştır..

İspanya'da siyaset ise pek revaçta bir konu değil. Ancak bunda hemen hepsi düşük profil olan İspanyol siyasetçilerin de payı var.

Referandum tiyatrosundan evet oyu da çıktı. Barzani'nin referandum öncesindeki rahatlığından eser yok. Bağımsızlık ilan etmenin kolay iş olmadığını nihayetinde anladı.

Gazeteciler genelkurmay başkanlarını eşleri başlarını örttüğü için değil siyasilerin işlerine karıştıkları zaman eleştirmedikçe basın özgürlüğünde de mesafe kat edemeyiz.

Bu masum bir yürüyüş değil! Elinizi vicdanınıza koyun; 15 Temmuz gecesi ülke işgal edilirken saklanacak delik arayanlar, ülkesinin istikbali için meydanlara inmekten kaçanlar, bu sıcakta bunca zahmete neden katlanıyor?

Hem hani düşünce ve ifade hürriyeti vardı. Herkes görüşlerini özgürce ifade edebilmeliydi... Hani sanatçının aktivist olanı, görüşünü açıklayanı, topluma yol göstereni makbuldü...

Kültürün, sanatın, edebiyatın yerli ve millisi olur, olmalıdır, olması teşvik edilmelidir. Liberalliği devletle ilgili her şeye karşı çıkmak zannedenlerin aksine teşvik etmek de öncelikli olarak devletin görevidir.

Türkiye gibi ülkelerde seçmen davranışlarının şekillenmesinde sosyal medya ön sıralarda değil. Sosyal medya üzerinden siyasallaşma daha çok “siyasal temsilin” yetersiz olduğu toplumlarda etkili.

Yenikapı ruhuyla birlikte artık Türkiye’de sivil siyasete karşı vesayet odakları ile işbirliği yapma dönemi kapanmıştır. Çünkü 15 Temmuz darbe girişiminin milli iradece püskürtülmesi, Erdoğan liderliğindeki AK Parti siyasetinin dillendirdiği fakat diğer aktörlerin varlığını kabule yanaşmadıkları bürokratik vesayetin üzerindeki perdeyi kaldırmıştır.

Türkiye’de muhalefet çoğu zaman Batılı egemenlerle söylem birliği yaparak hatta meşhur ifadesiyle söylersek, “Türkiye’yi yabancılara şikayet ederek” içeride siyaset yaptığı zannındaydı. Yenikapı ruhu bu zannı da tamamen ortadan kaldırmıştır

Ne diyorlardı? 'Dokunulmazlıklar kaldırılırsa felaket olur, bütün dünya bize düşman olur, demokratik siyaset yara alır...' Peki n'oldu?

Meydanlarda siyasi görüş olarak bir çeşitlilik gözlemlense de daha çok muhafazakar ve milliyetçi bir kesim ağırlıktadır. Bu kesimin çoğunu AK Parti, önemli bir kısmını da MHP seçmeni oluşturmaktadır.

Orhan Bey, İtalyan La Repubblica gazetesine bir söyleşi vermiş. "Türkiye'nin kimse tarafından umursanmadığı, o eski güzel günleri özlüyorum" demiş. Sanatçı burada 'nostalji' hissini mi duyumsamış?