Parçalanmaya Karşı Erdoğan’ın Toparlayıcı Siyaseti

Sağ-muhafazakar-dindar kesimler açısından, parçalanmanın önlenebildiği ve kapsayıcılığın genişleyebildiği dönemlerde Türkiye’yi yönetme iradesinin daha güçlü olduğu görülmektedir. Bunu kısmen başarabilen isimler arasında Adnan Menderes, Süleyman Demirel ve Turgut Özal isimleri zikredilebilse de Erdoğan liderliğindeki AK Parti kendinden önceki dönemleri aşabilmeyi başaran bir hikaye ortaya koymuştur.

Devamı
Parçalanmaya Karşı Erdoğan ın Toparlayıcı Siyaseti
CHP Öncelikle Ne ile Yüzleşmeli

CHP Öncelikle Ne ile Yüzleşmeli?

CHP’liler liderlik ve parti yönetiminde kimlerin olacağını tartışarak aslında işin kolayına kaçıyorlar..

Devamı

SETA Toplum ve Medya Araştırmaları Direktörlüğü'nden Ali Aslan tarafından kaleme alınan analizde, Türkiye siyaset tarihinde AK Parti'nin iktidara gelmesiyle milli iradenin ülke siyasetinde hakim hale geldiği belirtildi.

Türkiye’de siyaset temel olarak hangi çatışma hattı tarafından belirlenmektedir? Bu sorunun kritik derecede önemli olmasının sebebi, bu soruya verilen cevabın seçimin kazananını belirleyecek olması, daha da ileri boyutta ise tarihi bir asrı aşan, ulusal ve uluslararası boyutlarıyla ülkedeki iktidar ilişkilerini yeniden düzenleyecek olmasıdır.

Muharrem İnce: "Üniversitede türban takıp giriyor kız çocuklarımız. Hükümet, başbakan (Erdoğan) niye bir açıklama yapmıyor?..."

SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun muhalefetin Türkiye’deki ilerlemelere yaklaşımını değerlendirdi.

SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran: Cumhurbaşkanlığı Sisteminin Amacı Türkiye'yi Üst Ülkeler Ligine Taşımak

Almanya'nın Köln kentinde düzenlenen "24 Haziran Seçimleri ve Türkiye'nin Geleceği" konulu panele konuşmacı olarak katılan Duran...

Devamı
SETA Genel Koordinatörü Prof Dr Burhanettin Duran Cumhurbaşkanlığı Sisteminin Amacı
Prof Dr Fahrettin Altun 24 Haziran Seçimleri Hayati

Prof. Dr. Fahrettin Altun: 24 Haziran Seçimleri Hayati

Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmalar Vakfı (SETA) İstanbul Genel Koordinatörü Prof. Dr. Fahrettin Altun, 24 Haziran'da bir devrin açılacağı ve bir devrin kapanacağı hayati bir seçimin yapılacağını söyledi.

Devamı

24 Haziran seçimleri, ‘Eski Türkiye’ ile ‘Yeni Türkiye’ arasındaki iktidar mücadelesinin oylanacağı, Türkiye tarihinin en politik seçimleridir. Değişimin aktörü konumundaki Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhur İttifakı’na/AK Parti’ye verilecek oylar milletin kendisine vereceği oylardır. Bu oylar, millet iradesine dayalı bir siyasi düzenin inşasının ve bağımsızlık mücadelesinin devamına sunulacak destek niteliğindedir.

AK Parti kurulduğu 14 Ağustos 2001’den sonra girdiği ilk seçim öncesinde 3Y yani yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar ile mücadele edeceğini vurgulayarak seçmenin karşısına çıkmıştı. Gelinen noktada AK Parti’nin 16 yıllık hükümet etme dönemlerinde en başarılı olduğu alanlardan birinin yasaklarla mücadele olduğunu söylemek gerekir.

24 Haziran seçimleri birçok açıdan önceki seçimlerden ayrışıyor. Her şeyden önce bu seçimler, 16 Nisan referandumundan, yani Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra yapılan ilk seçimler. İkincisi..

Türkiye'nin hükümet sistemi krizini çözüp emin adımlarla geleceğe doğru yol almasına engel olmak için...

24 Haziran'da bir devir kapanacak. Yeni bir devir açılacak. Hem bir bitiş, hem bir başlangıç olacak 24 Haziran. Siyaset, iktidar olmanın tek aracı haline gelecek. Vesayet odakları kendisine alan bulamayacak.

Birçok Batılı Osmanlı'ya yenileşme ve modernleşme adı altında bağımlılık politikaları dayattı. Cumhuriyet döneminde de bu kıskaçtan kurtulunamadı.

Yerli-milli siyaset kökleştikçe CHP ve HDP derin bir krize doğru yol alıyor. CHP’nin geri adım atarak harekâta destek vermesi, milli bir meselede menfi tavrı nedeniyle sadece toplumun bütününde değil kendi tabanında dahi karşılığını yitirme riskiyle karşı karşıya olmasından kaynaklanıyor. HDP ise hala Suriye’nin kuzeyinde bir PKK devleti hayali kuruyor.

Adalet Bakanlığı tarihinde ilk kez Adalet Şurası düzenledi.

Çaresizlik kaçınılmaz olarak CHP'yi daha da agresif bir siyaset izlemeye savuruyor.

Amacı her ne olursa olsun, Gül’ün post-politik siyaset tercihi milletin iktidarının ve dolayısıyla demokratik siyasetin sınırlandırılması sonucunu doğuracaktır. Öte yandan, bürokratik vesayetin ortadan kalkıp milli iradenin hâkim olduğu demokratik bir siyasi ortamda, post-politik siyasetin seçmende ciddi bir karşılık bulması mümkün değildir.

Ne tek bir NATO üyesi, ne tek bir AB üyesi, ne de tek bir G-20 üyesi ABD'nin yanında yer aldı.

Devlete ve milli iradeye karşı FETÖ ile iş tutmak, PKK'nın uzantısı HDP ile yan yana gelmek, DHKP-C'ye arka çıkmak CHP'nin rutin pratiği olmuştur.

ABD içindeki güç boşluklarını değerlendiren bürokratik oligarşi benzer bir oyunu kendi başkanlarına karşı da oynamaya çalışmaktadır. Bu oyunların bozulmasında Türk insanının dik duruşunun yanı sıra ABD içindeki daha makul aktörlerin de rolü olacaktır.