6'lı masa içi tartışmalara bakınca ister istemez akla şu soru getiriyor: 6'lı masayı dağıtmak mı yoksa bir arada tutmaya çalışmak mı daha maliyetli?
Son haftalarda İmamoğlu ve Yavaş'ın isimleri geri plana düşerken helalleşme ve hesaplaşma söylemi arasında git gel yaşayan Kılıçdaroğlu'nun aday olma ihtimali sürekli bir yükselişteydi.
İP ve DEVA merkez sağda daha büyük yer tutabilmek için çabalıyor. 6'lı masa dizilimi bu iki partinin CHP'nin seküler oylarına talip olması için de düzlem oluşturdu. İttifak içi seçmen geçişleri kaçınılmaz görünüyor. Cumhur İttifakı içinde seçmen kaymaları sorun teşkil etmezken 6'lı masa bileşenleri için bu çoklu aday rekabeti ve seçmen kayışları daha kritik görünüyor. Masa giderek seçmene daha dağınık bir görüntü veriyor.
Muhalefetin çetin bir gündemi var. Yeni seçim yasasından sonra hem muhalefet partileri hem de akıl verenleri hummalı şekilde senaryoları çalışıyorlar ve nasıl bir ittifak yapısı oluşturulmalı üzerine kafa yoruyorlar.
Aday belirlenmedikçe aday çekişmeleri bitmez. Hatta belirlense bile küskünleri çıkar. Muhalefete akıl verenlerin toparlanmak için öne sürdükleri 'demokrasi cephesi' formülü ya da 'otoriterlik-demokratlık' ayrımı seçmende bekledikleri karşılığı üretemez. Uluslararası sistemin belirsizliğinin arttığı bir dönemde Türkiye'yi 2023 sonrasına taşıyacak politikalarda uzlaşıp bunu seçmene etkili bir isim etrafında ulaştırabilmeleri lazım.