Tekrarlanan İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimi CHP'nin galibiyetiyle sonuçlandı ve CHP adayı Ekrem İmamoğlu yüzde 54,21 ile yeni başkan seçildi. AK Parti adayı Binali Yıldırım ise yüzde 44,99 oy oranıyla rakibinden yaklaşık 800 bin oy eksik aldı. Böylelikle 31 Mart'ta ortaya çıkan başa baş tablo seçmenin doğrudan müdahalesiyle farklılaştı ve net bir seçim sonucu ile süreç tamamlandı.
15 Temmuz direnişi ve Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş ile 'ittifak kurma ve sürdürme' siyasetimizi belirleyen en önemli olgu haline geldi. Buna bağlı olarak da ülkemizin gidişatına dair siyasi rekabet ve farklılaşma 'ittifak' kelimesinin önüne ya da arkasına koyulan eklerle anlatılıyor: Cumhur İttifakı, Millet İttifakı ve Türkiye İttifakı.
CHP 31 Mart’ta kârlı çıksa da uzun süreçte ganimet paylaşımı konusunda müttefiklerine çok daha cömert davranmak zorunda kalabilir. Seçimlerin hemen ardından İYİ Parti’de gerçekleşen önemli isimlerin istifaları ve istifa dedikoduları bu bloktaki rahatsızlıkların büyüyerek devam edeceğinin sinyallerini vermiştir.
Bir partinin bölgede en çok oyu alması belediye başkanlığını almasına artık yeterli değildir. Başarı için ittifakın diğer ittifak bloğundan fazla oy alması gerekmektedir. Bu ise yeni bir siyasal kültür oluşturmaktadır. Siyasal rekabet daha fazla kızışmakta, mikro politikalar ve seçimin sonucuna etki edebilecek "az/azınlık gruplar" çok daha önemli olmaktadır. Siyasal partiler doğal tabanlarını korurken ittifaklar yoluyla değerli az/azınlık grupları saflarına katabilmek zorundadırlar.
CHP, HDP ile güç birliğinin açıktan dile getirilmesini istemiyordu. HDP tabanını CHP’ye oy vermeye ikna işi, HDP’li siyasetçilere bırakılmıştı.