SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, haber Global ekranlarında yayınlanan Madde Madde Gündem programında, İsrail’in Refah’a başlatması muhtemel olan kara harekâtı üzerine değerlendirmelerde bulundu.
İsrail kuruluşundan bu yana gerçekleştirdiği eylemleriyle uluslararası hukukun temel ilkelerini ve Birleşmiş Milletler’in (BM) aldığı kararları sistematik şekilde ihlal eden bir ülke olarak bilinir hale gelmiştir. Bu algı nedeniyle İsrail’e karşı halihazırda devam eden üç ayrı hukuki süreçten çıkacak kararlara uyup uymayacağı da belirsiz görünüyor. Ancak İsrail’in eylemlerinin niteliğini göstermesi açısından önemli sonuçları olan üç ayrı uluslararası yargı süreci halen devam etmektedir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM), soykırım ve insanlık suçları kapsamında yürüttüğü soruşturmada, İsrail Başbakanı Netanyahu, Savunma Bakanı Gallant ve diğer İsrail hükümet yetkilileri hakkında tutuklama kararı çıkarma ihtimali, Biden yönetimi için yeni bir uluslararası itibar testi ortaya çıkarabilir. Netanyahu’nun son derece endişeli olduğu ve Beyaz Saray’dan UCM’ye baskı yapmasını istediği şeklindeki haberler, davanın Washington için uluslararası arenada yeni bir ‘utanç vesilesi’ olmaya aday olduğuna işaret ediyor. Geçmişte Afganistan özelinde UCM’nin yetkisini tanımayan ABD, Darfur ve Kongo gibi çatışmalarda mahkemenin soruşturma ve kararlarını destekleyerek katkıda bulunmuştu. İsrail mevzu bahis olduğunda bugüne kadar uluslararası baskıya karşı durmak adına elinden geleni yapan Biden yönetiminin gene Netanyahu’yu desteklemek zorunda kalarak prestij ve meşruiyet kaybına devam edecektir.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 90. sayısı raflarda yerini aldı.
İsrail'in 7 Ekim 2023'ten beri Gazze'ye yönelik olarak gerçekleştirdiği saldırılar meşru müdafaa kılıfı altında devam ederken, 20. ve 21. yüzyılda eşine az rastlanır bir insani drama, sivil kıyımlara ve uluslararası suçlara yol açmaktadır. İsrail'in Gazze'ye başlattığı doğrudan saldırılardan daha üç yıl önce BM Genel Sekreteri, 21 Mayıs 2021'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na hitaben yaptığı açıklamada "Yeryüzünde bir cehennem varsa, o da bugün Gazze'deki çocukların hayatıdır" demişti. Saldırılarla beraber şu ana kadar 35,000'in üzerinde sivil öldürülürken, 2 milyon insan yerlerinden edilerek geri dönemeyecekleri bir şekilde evleri ve yerleşim yerleri yerle bir edilmiş durumdadır.