Türkiye kendi güvenliğini kendi sağlamayı öğrendiği gibi kendi reform ve ekonomik büyüme paketlerini kendi iradesiyle yapabilecek bir ülke haline de gelmiştir.
İnsan Hakları Eylem Planı'nın açıklanmasından sonra tartışılması ve eleştirilmesi son derece doğaldır. Ancak içeriğine dair hiçbir değerlendirme yapmadan tıpkı yeni anayasa çağrısında olduğu gibi baştan mahkum edici yaklaşımların sağlıklı olduğunu söylemek mümkün değil.
Öngörülebilir, izlenebilir ve ölçülebilir nitelikteki somut hedefler ve faaliyetler içeren bu plan, sorumlu idari birimleri veya uygulayıcıları belirlemek suretiyle uygulamadan kaynaklanan sorunları çözme odaklı bir perspektif ortaya koymaktadır.
Hukuk kurallarının toplumsal hayata uygun hale getirilmesi için belli aralıklarla güncellenmesi gerekir.
1982 Anayasası'nın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yapılan tüm girişimler anayasayla sınırlandırılmaktan kurtulamadı. Oysa insan haklarını temel alan hukuk devleti kurmak öncelikle anayasanın görevidir.