14 Mayıs seçim sonuçları, Türk siyasal tarihinin dönüşümüne dair önemli çıktılar sundu ve muhtemelen önümüzdeki beş yıllık dönemi şekillendirecek ölçüde etkiler yaratacak. Mevcut sonuçların pekişmesi ve Türkiye'nin geleceğini nasıl şekillendireceğini ise tam olarak 28 Mayıs'ta görmüş olacağız.
Erdoğan ve Cumhur İttifakı blokunun beklenmeyen bir hata yapmadığı ve kendi seçmenini tekrar sandığa götürmeyi başardığı senaryoda ikinci turda cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanması kuvvetle muhtemeldir. Bu noktada “şapkadan tavşan çıkarması” gerekenler Kılıçdaroğlu ve muhalefet blokudur.
14 Mayıs seçimlerinin Millet İttifakı açısından yenilgiyle sonuçlanmasının ardından Kılıçdaroğlu masaya yumruğunu vurarak daha sert, maço ve öfkeli bir dil kullanacağının işaretini verdi.
Seçmeni sandığa götürmek ve sandığa sahip çıkmak ikinci turun en kritik meselesi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin günlük meseleleri hakkındaki Cumhurbaşkanı Kararları’nı dahi beş genel başkanın onayıyla verebilecek. Dolayısıyla günün sonunda Millet İttifakı konsensüs arayışından icraat üretmeye fırsat bulamayabilir. Zaten koalisyonların -bir de zayıf liderliklerle birleşirse- en önemli dezavantajlarından biri birlikteliği korumak için icraatın niteliğinden taviz vermek zorunda kalmasıdır.