Özgür Özel dün "değişim" vurgusuyla CHP Genel Başkanlığı'na adaylığını açıkladı. CHP'ye yeni bir vizyon kazandırmak amacıyla "Değişimin Yüzyılı, Yüzyılın Değişimi" başlıklı bir tutum belgesi paylaştı. İlk adımını attığı kadro hareketinin amacının "parti içi iktidarı kazanmak" değil "CHP'yi, Atatürk'ün partisini iktidar yapabilmek" olduğunu söyledi. Özel, CHP'nin hikayesini yeniden yazma iddiasında.
İYİ Parti "ittifaksız yerel seçimlere girme" kararında yeni bir adım daha attı. Önceki günkü GİK toplantısından sonra parti sözcüsü Zorlu "81 ilde kendi adaylarını çıkaracaklarını" açıkladı. Böylece Akşener en azından şimdilik CHP'ye ittifak kapısını kapattı. Bu kapı yeniden açılır mı, yoksa hepten kilitlenir mi bunu önümüzdeki aylarda göreceğiz. Bu konuda "2 gün sonra CHP ile pazarlıklara başlar" yaklaşımı abartılı ve küçümseyici olsa da Akşener'in 3-6 Mart 2023 günlerinde 6'lı masadan kalkıp sonra oturması akla geldiği için kimse yeni bir pazarlık ihtimalini imkânsız görmüyor. Ancak süreç uzadıkça yeni bir ittifak/iş birliği kurmak zorlaşıyor. Dahası, olası ittifakı kim kurabilir sorusu hem CHP ve İyi Parti arasında hem CHP içinde kriz olmaya aday. Akşener kiminle kurar iş birliğini? İstanbul İttifakı diyen İmamoğlu ve rozetsiz başkanlık diyen Yavaş ile mi, yoksa "16'lı masa da kurarım" diyen Kılıçdaroğlu ile mi? YSP/HDP'nin aday çıkarmasını kim engelleyebilir?
İktidar muhalefetle ilgilenmiyor, yerel seçim hazırlıklarını hızlandırıyor. Bunun oluşturduğu siyasi boşluğu muhalefetin ittifak ve partiler içi hesaplaşması dolduruyor. Yeni pazarlık ve hayal kırıklığı açıklamaları ile muhalefet içi kanama devam ediyor.
Kılıçdaroğlu-Özdağ pazarlığının ortaya çıkması ile muhalefetin yerel seçimlerde yapacağı ittifak- işbirliği, etik tartışması gölgesinde gerçekleşecek.