Tüm finansal şok dalgaları ve oynaklıklara rağmen, Türkiye ekonomisinin reel parametrelerinin oturmuş olması, sağlam temelleri ve iyileşmeyi sürdüren reel makro verileri umutlu olmak için çok neden sunuyor.
2008'in Küresel Finansal Krizi ve 2020'nin pandemi döneminden farklı olarak, 2022'nin bu yeni konjonktüründe, enflasyonist etki yaratmadan ekonomileri destekleme imkânı da kalmadı. Piyasa müdahaleleri sırasında, enflasyon ile büyüme arasında bir tercih arasında kalınmaktadır.
Türkiye'de şu an ihracata dayalı bir büyüme stratejisi benimseniyor. Yüksek kurlardan faydalanılarak, ihracat artırılmaya ve cari açık düşürülmeye; faizler düşürülerek yatırım ortamı teşvik edilmeye, iç talep canlandırılarak, büyüme yüksek tutulmaya çalışılıyor.
Merkez Bankası, faiz indirimiyle sürpriz yaptı. Ekonomik büyüme halihazırda oldukça güçlü ve dengeli bir seyir izlediği için kanaatimce bu faiz indiriminin ticari krediler ve ekonomik aktivite üzerinde ancak sınırlı bir pozitif etkisi olabilir
Başkan Kavcıoğlu’nun Merkez Bankası’nın odağına çekirdek enflasyonu koyduğunu açıklaması çok da şaşırtıcı değil. Ancak manşet ile çekirdek arasındaki makas çok açılırsa, TCMB’nin buna nasıl reaksiyon göstereceğine dair ipuçları verilmeli