AK Parti'nin dönüşüm hikayesinin iki düzlemi var, biri olmadan diğeri başarısız olur: Reform ve mücadele. Erdoğan, demokrasi-ekonomi-dış politika denkleminde yeni bir dengenin peşinde. 'Reform seferberliğinden' rahatsız olanlar mücadele döneminin kaçakları ya da tasfiye edilenleri.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 'ekonomi, hukuk ve demokraside yepyeni bir seferberlik başlatıyoruz' ve 'yeni bir reform dönemi başlatıyoruz' açıklamaları, siyasetin tartışma önceliklerini bir anda değiştirdi.
Ne tür siyasi manevralar yapacağını bildiklerini zannediyorlar. Halbuki birlikte çalıştıkları dönemde dahi Erdoğan'ın siyasi aklını ve vizyonunu anlamamışlar ya da paylaşmamışlar. Uluslararası sistemin yapısından dış politika tercihlerine, iktidar-muhalefet ilişkisinden siyasi liderliğin doğasına kadar birçok alanda farklı zihinlere sahipmişler.
Erken seçime gitmenin mevcut anayasaya göre iki yolu var. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerin yenilenmesi kararı alabilir. Seçim yenileme kararını Cumhurbaşkanı alırsa hem meclis hem de cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilenir. Bu Erdoğan'ın görev süresinde kayıp yaşaması anlamına gelir. Erdoğan'ın böyle bir planı olmadığı ortada. Diğer seçenek ise meclisin erken seçim kararı alması. CHP, İYİ Parti ve HDP'nin meclis çoğunluğu erken seçim için yeterli değil. Cumhur İttifakı'nın bozulması MHP'nin de bu üçlüye katılması gerekiyor.
Muhalefet partileri de bu durumun farkında. Cumhur İttifakı’nın erken bir seçime gitmeyeceğini bildikleri hâlde, CHP ve diğer muhalefet partilerinin her iki haftada bir “erken seçim olacak” çıkışlarının siyaset üretememekten kaynaklandığını artık muhalefeti destekleyen kesimler de farkında.