Suudi Arabistan Rolü ne?

Erdoğan'ın konuşması Türkiye'nin uluslararası siyasette nasıl bir rol oynadığı ya da oynamayı arzu ettiğini açık bir şekilde ortaya koyan bir konuşmaydı. Konuşmanın sadece düzenin sahibi konumundaki Batılı ve İsrail gibi devletleri rahatsız etmediği, Müslümanların hassasiyetleri ve çıkarları konusunda parmağını kıpırdatmayan bölge ve İslam devletlerinin de canını sıktığını söylemeliyiz. Konuşma aynı zamanda "Suudi Arabistan ne işe yarar?" sorusunu da sormaktaydı.

Devamı
Suudi Arabistan Rolü ne
Küresel Vicdanın Sesi

Küresel Vicdanın Sesi

ABD eski başkanı Barack Obama’nın ulusal güvenlik eski danışman yardımcısı Ben Rhodes “Olduğu Gibi Dünya” başlıklı kitabında, 2011 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu görüşmeleri sırasında Erdoğan’la Obama arasında geçen bir diyaloğa yer verir.

Devamı

BM Genel Kurulu bu yıl, “Yoksulluğun Giderilmesi, Kaliteli Eğitim, İklim Eylemi ve Kapsayıcılık için Çok Taraflı Gayretlerin Canlandırılması” temasını ön plana çıkarıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan önümüzdeki hafta boyunca New York'ta düzenlenecek BM Genel Kuruluna katılmadan önce Suriye bağlamında önemli gelişmeler yaşandı. İdlib'in en sıcak konulardan biri olduğu Ankara zirvesinde kalıcı ve sürdürülebilir bir yol haritası ortaya koyulmamış olsa da İdlib'de kapsamlı bir Rus ve rejim saldırısı şimdilik yavaşladı.

Tahran, seçimlere giden Trump'ın da ABD kamuoyunun da Ortadoğu'da yeni bir büyük savaşa hazır olmadığını hesaplayarak risk alıyor. İran Dışişleri Bakanı Zarif'in ABD'li muhatabı Pompeo'ya laf atarak "topyekün savaş" tehdidinde bulunması Körfez'deki güç oyununun son peşrevi. Washington ise Aramco saldırısına nasıl karşılık vereceğini belirlemeye çalışıyor. Füze depoları mı, zaten satılamayan petrolün tesisleri mi vurulmalı, bu tartışılıyor. Göstermelik bir karşı saldırı kontrollü gerilimi bitirmez, Tahran'ın eline oynar. Kaldı ki, etkili bir cevap verilmezse, Körfez ülkeleri ABD'den silah almaya devam etse bile İran ile uzlaşmanın çarelerini arayacaklar. Zarif şimdiden Suud ve BAE'yi masaya çağırdı bile. Bu da İran'ın bölgesel hegemonya hırsını güçlendirir.

Türkiye, Rusya ve İran liderleri iki yıldır düzenledikleri üçlü zirvelerin beşincisi için bir araya geldi.

HDP’ye, PKK’ya, Teröre İsyan

Kürt anaları ve babaları isyan ediyor. Kime isyan ediyorlar? En değerli varlıklarını, evlatlarını çalan PKK’ya. Peki neden HDP’nin kapısındalar? Çünkü çocuklarının PKK’ya kaçırılmasında HDP’nin parmağının olduğunu çok iyi biliyorlar.

Devamı
HDP ye PKK ya Teröre İsyan
Suriye de Esed Rejimiyle Anlaşmak Çözüm Getirir mi

Suriye’de Esed Rejimiyle Anlaşmak Çözüm Getirir mi?

Bu çatışan menfaatler arasında yol almanın çok zor olduğu açık. Ancak unutmayalım, bugünün realitesi 2013'te ABD'nin Suriye iç savaşını uzatacak bir politikaya geçmesi ve daha sonra Rusya'nın kontrolü ele geçirmesine müsaade etmesiyle şekillendi.

Devamı

Kaşıkçı skandalı, Türk-Suud ilişkilerine zarar verebilecek bir mahiyet taşıyor... Ayrıca, bu hadisenin Riyad için uluslararası sonuçları olacak bir skandal olduğunu da söylemeliyiz..

Birçok Amerikan müttefiki Amerika'yla olan ilişkilerini gözden geçirecek...

Erdoğan, mevcut uluslararası düzendeki statü dağılımından rahatsızlığını açıkça belirtirken, Türkiye’nin büyük güç olarak tanınması gerektiğini net bir şekilde ortaya koydu. “Büyük güç statüsü elde etmeyi” Türkiye’nin yeni dış politika doktrinin ilanı olarak değerlendirebiliriz.

İç konsolidasyona sahip bir lider olarak Erdoğan türbülansa giren uluslararası sistemde öncü bir siyaset yürütüyor.

Başkan Erdoğan BM'nin yapısal reformdan geçerek asli vazifesi olan dünya barışı ve insan haklarını koruma sorumluluğunu daha etkili bir şekilde yerine getirmesi çağrısını yineledi.

Bazen devlet başkanları temsil ettikleri toplumu yüceltirken bazen de yerin dibine sokabiliyor. BM Genel Kurul toplantılarında bunun en güzel örneklerinden birine şahitlik ettik.

Eleştirileri birçok ülke şimdilik görmezden gelse de, ileriye dönük bu tip benzer eleştirilerin yükseleceğini düşünüyor Erdoğan. Ve en nihayetinde kısa dönemde olmasa bile, uzun dönemde BM’nin sorunlarının bir reform gündemine dönüşeceğini öngörüyor...

Son iki üç yılın tortuları aşılabilirse Ankara-Berlin arasında yeni bir "stratejik ortaklık" şekillenebilir. Bunun temel sebebi aslında ABD Başkanı Trump ve Erdoğan'ın peş peşe yaptığı BM Genel Kurul konuşmalarında bulunabilir. Sundukları "uluslararası sistemin geleceği" vizyonlarındaki farktan anlaşılabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “dünya beşten büyüktür” söylemi, Almanya ve Japonya’nın istediği gibi, beş daimi üyenin sayısının artırılıp kendisine de veto hakkı verilmesi talebini ifade etmiyor. Aksine Türkiye, bütün BM üyelerinin barışın korunması için hak ve sorumluluk üstleneceği veto engelinin olmadığı adil bir BM sistemi istiyor.

SETA Medya ve Toplum Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar New York’ta düzenlenen BM Genel Kurulu’nu ve Türkiye’nin genel kuruldaki pozisyonunu değerlendirdi.

Kriter Dergisi Yayın Koordinatörü Yusuf Özkır, Başkan Erdoğan’ın BM konuşması hakkında değerlendirmede bulundu.

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman Trump’ın BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma hakkında değerlendirmede bulundu.

Trump, uluslararası siyasal sistemi "America first" anlayışıyla yalnızca ABD'nin çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Halbuki Türkiye, bütün ülkelerin çıkarlarının gözetildiği bir uluslararası sistem kurulması çağrısında bulunuyor.