ABD’nin Sefil Yalnızlığı

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres, BM Şartı'nın 99. Maddesi'nin kendisine verdiği yetkiyi kullanarak Güvenlik Konseyi'ni "uluslararası barışa ve güvenliğe bir tehdit olarak" değerlendirdiği Gazze savaşıyla ilgili göreve davet etti. 15 üyeye gönderdiği mektupta, "korkunç! insani acı, fiziksel yıkım ve kolektif travma" yaratan iki aylık savaşın ardından Gazze'deki insani yardım sisteminin çökme riski altında olduğunu söyleyen Guterres, ateşkes istedi. Konseyin cuma günkü oylamasında ateşkes, 13 "evet", 1 "çekimser" oya karşılık sadece ABD'nin (hayır oyu) "veto"su ile reddedildi.

Devamı
ABD nin Sefil Yalnızlığı
Biden ın Göstermelik Eleştirisi ve Aşırı Sağın Yeni Yükselişi

Biden’ın Göstermelik Eleştirisi ve Aşırı Sağın Yeni Yükselişi

Elbette Biden'ın Netanyahu'yu güya eleştirdiği konuşmada "Ben bir Siyonistim. İsrail olmasaydı, dünyada güvende tek bir Yahudi olmazdı. İsrail, Hamas'tan kurtulana kadar askeri yardım sağlamaya devam edeceğiz" cümlelerini kullanması İsrail ordusuna devam onayı vermektir.

Devamı

Netanyahu Gazze konusundaki Beyaz Saray’ın telkinlerini dinlememekle birlikte Amerikan yardımına teşekkür etmeyi ihmal etmiyor. Amerika’nın koruması olmaksızın uluslararası baskılara dayanamayacağının farkında olan Netanyahu, koalisyon ortaklarına Washington’la ilişkiyi götürebilecek tek aktörün kendisi olduğu mesajını vermeye çalışıyor. Biden yönetimi ise İsrail’in politikalarında sınırlı değişiklikler talep etmesine karşın kayıtsız destek politikasına devam etmekte ısrar ediyor. Bunu en son BM oylamasında görüldüğü üzere yalnız kalmak pahasına yapması da Amerika’nın ‘kurallara dayalı uluslararası sistem’ ilkesinden ne kadar uzaklaştığını gösteriyor. Washington bir yandan da İsrail’in ‘orantılı cevap’ kavramını anlamsızlaştıran saldırılarına ve fosfor bombası kullanarak savaş suçu işlemesine rağmen silah vermeye devam ediyor. Kısacası Netanyahu’nun Biden’a teşekkür etmesi için çok sebep var ve bu dinamiklerin kısa sürede değişmesini beklememizi gerektirecek bir işaret yok.

Colorado Yüksek Mahkemesi’nin Trump kararı 2024 Kasım başkanlık seçimlerinin kaderini belirleyecek potansiyele sahip. Eski Başkan Trump 6 Ocak olaylarına destek vermesi itibariyle devlete karşı bir kalkışmanın içinde bulunduğu için bu eyaletteki seçim pusulalarına başkan adayı olarak adını yazdıramayacak. Amerikan Anayasası’nın 14. ek maddesine göre devlete karşı ayaklanmış kişilerin federal devlette görev alması yasak. Amerikan iç savaşı sonrasında anayasaya eklenen bu madde, Konfederasyon tarafında savaşan generallerin siyasete girerek gücü tekrar ele geçirmesini engellemeyi amaçlıyordu. Bu maddenin uzun zamandır uygulanmamış olması Trump’a karşı uygulanma ihtimalini zayıflatıyordu ancak Colorado Yüksek Mahkemesi bu tartışmayı tekrar canlandırmış oldu. Anayasa Mahkemesi’ne gidecek hukuki bir süreç başlarken, Amerikan başkanını mahkemelerin mi yoksa seçmenin mi belirlemesi gerektiği tartışması tekrar başladı.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 54. sayısı çıktı.

Modern iletişim araçları hep ifade özgürlüğü adı altında konuşuluyor. Hepimizin hayatında artık çok geniş bir yer tutan sosyal medya bunun en önemli parçası. Whatsapp kullanmadan neredeyse iletişim kuramaz hale geldik. Haberleri birçok insan artık Twitter üzerinden takip ediyor. Piyasada birçok uygulama olmasına rağmen bazıları alanında neredeyse tartışmasız bir hegemonya kurdu.

SETA Brüksel Koordinatörü Doç. Dr. Talha Köse: ABD Askerlerinin Gölgesinde Demokrasi

Doç. Dr. Talha Köse, ABD'de yaşananları TAKVİM'e değerlendirdi: Askerlerin gölgesinde demokrasi

Devamı
SETA Brüksel Koordinatörü Doç Dr Talha Köse ABD Askerlerinin Gölgesinde
SETA Medya Araştırmaları Direktörü Doç Dr İsmail Çağlar Whatsapp ın

SETA Medya Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. İsmail Çağlar: Whatsapp’ın Hamlesi Ulusal Güvenliğe Tehdit

Doç. Dr. İsmail Çağlar: Whatsapp’ın beyanına inanmamız bekleniyor. İşin ucunda maddi çıkar varken kimsenin beyanına güvenilmez. Bu ticari bir süreç ve bu sürecin denetlenmesi gerekiyor. Denetlenmezse bu ticari süreç bireysel ve ulusal bir güvenlik meselesine dönüşür

Devamı

'Demokrasiyi getirecek aygıt' olarak lanse edilen sosyal medya, parlak beyinlerin de odak noktası oldu. Silikon Vadisi bu kafayla gitmeye devam ederse teknolojik gelişimi zehirleyecek

Avrupa'da HDP'nin sicilinden çok daha hafifine sahip oldukları halde kapatılan siyasi partilerden haberdarız. Türkiye'nin de terör propagandasına seyirci kalması düşünülemez. Ancak parti kapatmaların Türkiye'de terör sorununu çözmediğini, aksine PKK'nın eline propaganda kozu verdiği düşünülebilir.

Amerikan rüyasından (yeterince) nasibini alamadığı inancında olan kitlelerin sisteme tepkisini harmanlayan ve 'Trump' markası etrafında konsolide eden başkanın tabanı üzerindeki etkisi kült bir kişiliğe kayıtsız şartsız bağlılık haline geldi. 

Trump'ın temsil ettiği beyaz milliyetçi taleplerin yarattığı dalganın nasıl yönetileceği kritik önemde. Cumhuriyetçilerin azil sürecine beklenenden az destek vermesi de gözlerden kaçmadı.

6 Ocak Kongre binası baskını sürecinde Trump'ın Twitter hesabının 12 saat boyunca askıya alınması yeni bir ileri adım olarak değerlendirilmişti; gerçekten de hemen ardından hesap tümüyle kapatıldı.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, Amerikan Demokrasisi ve toplumunun geleceğine yönelik değerlendirmelerde bulundu.

SETA Washington DC Araştırma Direktörü Kılıç Buğra Kanat, ABD'de Kongre eylemine katılan Trump destekçisi kitle üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Trump'a yapılan 'sansür', dijital platformların ve sosyal mecraların Amerikan şirketleri tarafından ABD ulusal çıkarları için kontrol edildiğini kör göze ayan etti. Hatta tekelleşen bu dev şirketlerin 'belirli bir grubun tanımladığı Amerikan çıkarına' hizmet ettiği netleşti. Dünya başkentlerinde 'ulusal güvenlik' alarm zillerini yeniden çaldırdı. Trump tecrübesi 'Batı sonrası dünya' olgusunun ideolojik/siyasi alt yapısını güçlendirdi.

Devletlerinin siber savaşlara hazırlandığı bir dönemde Türkiye'nin iletişim alanında dış mecralara bağımlı kalması önemli bir güvenlik sorunudur. 

Dijital diktatörlük sizi korkutmuyor mu?

Trump'a oy veren 74 milyonun büyük çoğunluğu 6 Ocak olaylarını tasvip etmiyor ancak Biden'ın bu kesimle diyalog kurup sisteme olan güvenini artırması için büyük çaba harcaması gerekiyor. Bunu kısmen de olsa başaramazsa Amerikan demokrasisinin krizini konuşmaya devam edeceğiz.

Kitlesel gösterilerde yağmacılığın durdurulamadığı, etrafın yakılıp yıkıldığı durumlara da alıştı ABD.

Ortadoğu'ya demokrasi ihraç etmek için ülkeler işgal eden, bu uğurda yüz binlerce sivilin ölümüne neden olan Amerika'nın kendi meğerse ciddi bir demokrasi sıkıntısı yaşıyormuş.