Nükleer Anlaşma, ‘Yeni İran' ve Normalleşme Sancısı

Geçen Salı İran'ın sorunlu nükleer programı nedeniyle P5+1 (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya) ile vardığı Kapsamlı Eylem Planı Anlaşması İran-Batı ilişkilerinde 1979'daki İslam devriminden bu yana yaşanan gerginliği yeni bir işbirliği evresine taşıyacak ölçüde tarihsel bir durum ortaya çıkardı.

Devamı
Nükleer Anlaşma Yeni İran' ve Normalleşme Sancısı
Post-Darbe Döneminde Batı - Mısır İlişkileri

Post-Darbe Döneminde Batı - Mısır İlişkileri

Mısır'da takındıkları tavır Batılı aktörlerin bölgesel statükonun risklerini, oluşacak yeni bir demokratik düzenin risklerine tercih ettiklerini gösteriyor.

Devamı

The Economist ve New York Times'ın bile Türkiye'deki seçimlerde rengini belli ettiği bir ortamda hâlâ partizanlıklarını tarafsızlık kisvesiyle yapanlar var.

Bölgenin oluşmakta olan yeni yapısı dikkate alındığında, Türkiye'nin Haziran seçimlerinden sonra dış politikada karşı karşıya olacağı birçok meydan okumadan bahsetmek mümkün.

Obama'nın Ortadoğu politikası "mecbur olmadıkça müdahil olmama" ve "bölgenin sorunlarını yerel güçlerle çözme" adı altında bölgeyi istikrarsız bir geleceğe sürüklüyor.

Müslüman Kardeşler'in mücadele yönteminde, zafer kazanmak ve gerekirse zulmetme riskini göze alarak ülke yönetimini ele geçirmek değil, 'şehit olarak ölmek' ön plandadır.

Ortadoğu Köprüsünde Panik

Bu geçiş döneminin ürettiği türbülansın ortasında; paniğin ürettiği bu davetin cazibesine katılmayan, kapasite artırımına ve düzenin mimarisine odaklananlar siyaset üretmeye devam edecekler.

Devamı
Ortadoğu Köprüsünde Panik
Camp David için R4bia'yi Yakmak

Camp David için #R4bia'yi Yakmak

Mısır, Camp David taahhütlerini dondurmasının bedelini kanlı bir darbeyle ödedi. Mursi ve Arap dünyasında yükselme potansiyeline sahip organik siyaset Camp David için bir tehlikeydi, durdurulmalıydı ve durduruldu.

Devamı

“1,5 milyar Müslüman 15 milyon Yahudi'yle (aslında İsrail'le) neden baş edemiyor?” Sebebi en başta İsrail'in Müslüman müttefiklerinde arayın.

Mısır'da Mübarek devrildiğinden beri bölgesel statüko Amerika'nın desteğiyle ‘neo-Mübarekizme' yatırım yapıyor. İsrail meselesinde, Mübarekizmi aratacak yeni bir damar Mısır'da arzı endam ediyor.

Bugün Irak ve Suriye üzerinden dönüp dolaşıp geldiğimiz yer 1918 yılından başka bir yer değil. Osmanlı nerede bıraktıysa oradayız.

Yargının, en mahir sihirbazlara taş çıkartırcasına hakikatleri tersyüz eden kararlar alması, Minye'de meydana gelen bir olaydan dolayı 529 kişiye idam cezası vermesi garipsenecek bir durum olmaktan çıkmıştır.

Türkiye örneğinin Orta Doğu'nun değişim isteyen halkları arasında bir karşılığı vardı. O karşılık, Türkiye'ye yönelik bir teveccüh ve sempati doğuruyordu.

Beşşar'ın katliamları, Mısır'daki darbe, Tunus'ta istikrarı bozma çabaları, Libya'daki karışıklıkların hepsi statükonun direnişinin özünde aynı olan, metotta farklılaşan birer parçasıydı.

Türkiye'de, Mısır'daki gibi adalet katlediliyor, tüm halkın yargıya olan inancı katlediliyor. Aynı zamanda ekonomimiz ve siyasi istikrarımız katlediliyor. Bölgesel mühendislik ve grup çıkarları uğruna Türkiye ve siyaset hedef alınıyor.

Kendi içinde demokratikleşen, vesayet ve müesses nizam ile mücadele veren, darbe mirası kalıntılardan kurtulmaya çalışan bir hükümetin bölge ülkelerindeki benzer toplumsal talepleri ve süreçleri desteklememesi düşünülemez.

Sykes-Picot nöbeti ne kolay bir şekilde bırakılabilecek bir ‘mecburiyettir' ne de hiçbir şey değişmemiş gibi sürdürülebilecek bir ‘mahkumiyettir.'

100 binden fazla insanın ölümü, yaklaşık 2 milyon insanın yaralanması ve mülteci durumuna düşmesine neden olan kanlı bir iç savaşın yaşandığı Suriye'yi anlamak için SETA uzmanlarının analizlerini bir arada sunuyoruz.

SETA Başkanı Taha Özhan, Mısır'da darbenin görünen sahnesinin çöktüğünü, görünmeyen aktörlerin ise krizde olduğunu söyledi. Mısır'daki son gelişmeleri Sabah Gazetesinden Dilek Güngör için değerlerinden SETA Başkanı Taha Özhan, "Ordu darbeyi siyasal sürece dönüştüremez" yorumunda bulundu.

Amaç yine aynıydı; yeni bir demokrasi tanımı bulmak. Aranan tanım da aynıydı; seçimlerin yapıldığı ve sonunda İhvan'ın kazanmadığı bir sistem. Bu arada ara tanımları da lügatimize soktular: Demokratik darbe, katılımcı darbe, darbeci liberalizm, liberal katliamcılık...

Nereden tutarsanız tutun elinizde kalan bir sistem var. Ve bu sistemin bir ucundan tutma telaşı içerisine giren yerli-yabancı aktörler. Kimisi- ABD ve İsrail gibi- bunu açıkça ve umarsızca yaparken; kimileri de- statükocu tüm bölgesel aktörlerin olduğu gibi- bunu “terörle mücadele”, “laiklik elden gidiyor”, “benim alternatifim El-Kaide” veya “İsrail'e karşı direniş” palavralarıyla üstü örtülü bir şekilde yapmaya çalışıyor.