2018 yılı, Türkiye siyaseti açısından önemli dönüm noktalarından birisi oldu. Türkiye demokrasi tarihinde 1876, 1923 ve 1950 tarihleri ne kadar kritik dönemler olarak addediliyorsa, 2018 de aynı şekilde Türkiye demokrasisinde bir milat olarak anılacaktır.
Gelecekte tarihçiler bu anlamda 2018 yılını önemli bir değişim yılı olarak farklı açıklardan ele alacaklardır. Çünkü 1876 ilk Osmanlı Anayasası ile uygulamaya koyduğumuz; kesintilerle, sorunlarla ve yönetim krizleri ile birlikte 2018’e kadar yönetim modelimiz olan, parlamenter sistem sona ermiştir.
Model olarak sundukları Macron, onları hayal karıklığına uğratmış durumda. Benzer bir hayal kırıklığını, Yunanistan’da Radikal Solun Güçbirliği Partisi’nin (Syriza) lideri Aleksis Çipras’ın iktidar pratikleri ile yaşamışlardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yerel seçimlerde sadece parti teşkilatlarının ve seçim koordinasyon merkezlerinin civarında afiş ve bayraklama yapılacağını ve seçim otobüslerinin belirlenen kısıtlı saatler haricinde dolaşmayacağını söyleyerek yıllardır rahatsızlık kaynağı olan bir uygulamayı da sonlandırmış oldu.
Meselenin nirengi noktası Türkiye ya da Britanya'ya kurulan "tuzakta" değil. Avrupa'nın kendi elleriyle geleceğine kurduğu "tuzakta."