Soykırımın Gölgesinde Gazze ve Yapay Zeka

Abluka altında olan Gazze'ye yönelik İsrail saldırıları uluslararası hukuku hiçe sayacak şekilde, tüm dünyanın gözü önünde adım adım bir soykırıma doğru evirilmektedir.

Abluka altında olan Gazze’ye yönelik İsrail saldırıları, Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları tarafından gerçekleştirilen “Aksa Tufanı” Operasyonu’nun ardından uluslararası hukuku hiçe sayacak şekilde, tüm dünyanın gözü önünde adım adım bir soykırıma doğru evrilmektedir. Zira 7 Ekim 2023’ten bu yana geçen sürede İsrail’in saldırıları sonucunda Gazze’de 20.000’den fazlası kadın ve çocuk olmak üzere toplam 34.000’den fazla insan hayatını kaybetmiş, 70.000’den fazla insan ise yaralanmıştır. Kara, hava ve denize çıkışı olmaması sebebiyle bir açık hava hapishanesi hükmünde olan Gazze’de, 365 kilometrekarelik alana sıkışmış 2,5 milyon civarındaki insan, bombalamaların gölgesinde, açlık ve susuzluğun pençesinde hayatta kalma mücadelesi vermektedir.

Geçtiğimiz günlerde Yuval Abraham isimli gazeteci tarafından +972 Magazine haber platformunda, +972 Magazine ve Local Call tarafından gerçekleştirilen bir araştırma raporu yayınlanmıştır. Kısa sürede Guardian ve Washington Post başta olmak üzere uluslararası medyada yankı bulan ve tepki çeken bahse konu raporda, İsrail ordusunun Yapay Zeka (YZ) teknolojilerini kullanarak Gazze’deki bombalamaları sistematik bir biçimde gerçekleştirdiği iddia edilmiştir. +972 Magazine’de yayınlanan rapora göre İsrail ordusu bünyesindeki “Unit 8200” adlı (siber) istihbarat birimi tarafından geliştirildiği ve İsrail ordusunun Gazze saldırılarında kullandığı iddia edilen YZ teknolojilerinin “Lavender”, “The Gospel” ve “Where’s Daddy?” olarak isimlendirildiği vurgulanmaktadır. İlgili raporda bahse konu sistemlerin, askeri istihbarat ve operasyonlar için tasarlanmış ileri düzey YZ sistemler oldukları, Hamas ve Filistin İslami Cihad’la ilişkili kişilerin tespitinde ve sonrasında da bahse konu kişilerin –sivil kayıplar pahasına– etkisiz hale getirilmesi için etiketlenmesinde kullanıldıkları iddia edilmektedir. Ayrıca yazıda “Lavender” sistemi üzerinden bu bağlamda binlerce Gazzelinin –potansiyel tehdit olarak– etiketlendiği iddia edilmektedir.

Diğer taraftan İsrail ordusu tarafından yapılan resmî açıklamalarda bahse konu iddialar reddedilmiştir. Washington Post ve Guardian’da yayınlanan resmî açıklamalarda bireyleri “terörist” olarak etiketleyen veya tahmin etmeye çalışan bir YZ sisteminin kullanılmadığı ifade edilmiştir. Ayrıca “Lavender”‘in iddia edildiğinin aksine, bir YZ sistemi olmadığı vurgulanmıştır. Yapılan açıklamanın devamında “Lavender” ile ilgili olarak; “…sadece terörist örgütlerin askeri militanları hakkında güncel bilgi katmanları üretmek amacıyla istihbarat kaynaklarını karşılaştırmak için kullanılan basit bir veri tabanı…” olduğu resmi makamlarca ifade edilmiştir. Diğer taraftan +972 Magazine’de ilgili raporun yayınlanmasının ardından Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, ABD’nin İsrail ordusunun Gazze’deki bombalama hedeflerini belirlemek için “Lavender” isimli YZ sistemini kullandığına dair basında çıkan haberleri incelediğini söylemiş; ancak sonrasında CNN’e verdiği mülakatta, ABD’nin bahse konu raporda yer alan iddiaların içeriğini doğrulamadığını belirtmiştir. Bu çerçevede değerlendirildiğinde İsrail ordusu tarafından ileri YZ teknolojileri kullanılarak sistematik bir biçimde Gazze’de bombalamaların yapıldığı, Gazzelilerin Hamas ve/ya Filistin İslami Cihad’a olan yakınlıklarına göre potansiyel tehdit olarak etiketlendikleri iddialarının teyide muhtaç olduğu ifade edilmektedir.

İsrail Ordusu’nun YZ Geçmişi

+972 Magazine’de yayınlanan raporda detaylıca bahsedilen iddialardan ayrı olarak İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında YZ yöntemlerinin tarihine kısaca göz atılacak olursa aslında savaş alanında ilk defa YZ teknolojilerinin 2021 yılında İsrail ordusu tarafından kullanıldığı yapılan resmî açıklamalar ışığında görülmektedir. Zira 2021 yılında İsrail’in Gazze’de 11 Gün süren saldırılarında “Unit 8200” tarafından geliştirilen “Alchemist”, “Gospel” ve “Depth of Wisdom” olarak adlandırılan YZ sistemlerini kullandığı yapılan açıklamalarda ifade edilmektedir.

Söz konusu sistemlerin Sinyal İstihbaratı (SIGINT), Görsel İstihbarat (VISINT), İnsan İstihbaratı (HUMINT), Coğrafi İstihbarat (GEOINT) ve ilgili algoritmaları kullanarak veri topladığı, toplanan verilerin de YZ sistemleri marifetiyle analiz edilerek savaş alanında vuruş kapasitesinde isabet oranının artırılmasına katkı sağladığı ifade edilmektedir. Nitekim “Gospel” YZ sisteminin sahada hedeflerin tespit edilmesinde kullanıldığı ve sonrasında bu bilginin İsrail Hava Kuvvetleri’ne isabetli atış yapmaları için iletildiği ifade edilmektedir.

Benzer şekilde yıllar boyunca coğrafi istihbarat (GEOINT) toplayan İsrail ordusundaki “Unit 9900”, uydu sistemleri marifetiyle arazideki değişiklikleri –anomali tespiti– gerçek zamanlı olarak otomatik bir şekilde tespit edebilme kapasitesine sahiptir. Bu sayede savaş sırasında İsrail askeri birliklerine karşı yapılan füze saldırılarının fırlatma pozisyonları atış yapıldıktan sonra tespit edilip etkisiz hale getirildiği ifade edilmektedir. Anlaşılacağı üzere geçtiğimiz yıllarda yaşanan örnekler göz önüne alındığında, İsrail ordusunun Filistin ve Gazze’ye yönelik saldırılarında YZ yöntemlerini etkin bir biçimde kullandığı anlaşılmaktadır.

Savaş Alanında YZ Teknolojilerinin Potansiyeli

Günümüzde YZ teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, özellikle yeterli veri ve ileri teknolojik altyapının varlığı ile savaş alanında stratejik üstünlükler elde etmeyi mümkün kılmaktadır. Bu bağlamda YZ teknolojileri, sensörler, uydular, istihbarat kaynaklarından elde edilen verilerin analizi, düşman hedeflerinin belirlenmesi, tehdit seviyelerinin değerlendirilmesi ve kritik altyapıların korunması gibi konularda önemli rol oynamaktadır. Nitekim makine öğrenmesi, karar tahminleme, anomali tespiti, örüntü tespiti ve görüntü işleme gibi YZ teknolojileri, savaş alanında stratejik avantajlar sağlama potansiyeline sahiptir. Örneğin görüntü işleme teknolojileri düşman birliklerinin veya teçhizatının uydu görüntüleri üzerinden tespit edilmesinde; makine öğrenmesi algoritmaları ise istihbarat verilerinin analiz edilerek düşmanın muhtemel hareketlerinin öngörülmesinde kullanılabilir.

Diğer taraftan YZ sistemleri, temelde veri analizi yapabilen ve bu analizler üzerinden öğrenme yeteneğine sahip sistemlerdir. Başarılı YZ uygulamaları, temiz, kaliteli ve büyük veri setlerinin varlığına bağlıdır. Özellikle bu sistemler savaş alanında, karşı tarafın hareketlerini tahmin etmek, kendi stratejilerini optimize etmek ve potansiyel tehditleri önceden belirlemek için kullanılabilirler. YZ sistemlerinin etkinliği, üzerinde eğitildikleri verilerin kalitesi ve çeşitliliği ile doğrudan ilişkilidir. Savaş alanı gibi dinamik ve karmaşık ortamlarda, YZ sistemlerinin sürekli olarak yeni verilerle eğitilmesi ve bu ortamlara adapte olabilmesi gerekir. Bu süreç, YZ sistemlerinin karşılaştıkları yeni durumlara hızla uyum sağlamalarını ve etkin karar verme mekanizmaları geliştirmelerini sağlar.

Sonuç

7 Ekim 2023 tarihinden bu yana, neredeyse altı ay içerisinde, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının, Türkiye başta olmak üzere uluslararası toplumun ateşkes çağrılarına rağmen, maalesef devam ettiği gözlemlenmektedir. İsrail ordusunun, Gazze saldırılarında +972 Magazine’de yayımlanan ilgili raporda iddia edildiği üzere, YZ sistemleri kullanarak bombalamaları sistematik bir hale getirdiğine dair söylemler, uluslararası medyanın gündemini bir süre daha meşgul etmeye devam edeceğe benzemektir. Ancak uluslararası medyanın gündemi ya da kullanılan teknolojik yöntem ne olursa olsun, Gazze’de 7 Ekim’den bu yana binlerce çocuğun ve sivil insanların öldüğü gerçeği gözden kaçırılmamalıdır. İsrail ve Filistin arasında kalıcı bir barışın, YZ teknolojileri ile değil; Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ısrarla vurguladığı üzere, Filistinlilerin insanlık onuruna yakışır bir şekilde özgürce yaşayabildikleri, 1967 sınırları temelinde Doğu Kudüs’ün başkent olduğu Gazze ve Batı Şeria’nın topraklarına dahil olduğu bağımsız bir Filistin devletinin varlığında ve en önemlisi, çocukların ölmediği bir düzenin inşa edilmesiyle mümkün olacağı unutulmamalıdır.

[Sabah, 6 Nisan 2024]

Etiketler: