19 Haziran 2021 | Yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı Antalya Diplomasi Forumu kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, 50'den fazla ikili görüştürme yaptı. (Fotoğraf: Mustafa Kamacı /AA)

Son durak Antalya Diplomasi Forumu…

Türkiye milli çıkarlarını koruyarak ilişkilerini normalleştirebilecek kapasiteye ve liderliğe sahip durumda.

Antalya Diplomasi Forumu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yoğun diplomasi haftasının son durağıydı.

Dünyanın ilk meclisi olan Patara’ya referansla günümüzün meydan okumalarına cevap arayan Forum’un bu yılki teması “yenilikçi diplomasiydi”.

Her yıl önde gelen lider, siyasetçi, akademisyen, diplomat ve iş insanını bir araya getiren 3 günlük Forum’un bu yılki ilk buluşmasında 10 devlet başkanı, 41 dışişleri bakanı, 25 oturum ve 140 konuşmacı yer alıyor.Bu seçkin forumu düzenlediği için Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Dışişleri ekibi büyük bir teşekkürü hak ediyor.

Çavuşoğlu, Forum’un ilhamının Erdoğan’ın 2017’deki “girişimci ve insani diplomasi” kavramsallaştırmasına dayandığını söyledi.

19 Haziran 2021 | Antalya Diplomasi Forumunda (ADF) “Orta Doğu ve Kuzey Afrika: Sürdürülebilir Bir Gündeme Doğru” başlıklı panel gerçekleştirildi.
Nest Kongre Merkezi’nde düzenlenen panele Filistin Dışişleri Bakanı Riyad El-Maliki, Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Cezayir Dışişleri Bakanı Sabri Bukadum ve SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran katıldı.
16 bin metrekare kapalı alana sahip Nest Kongre Merkezi’nde yapılan foruma, dünyanın birçok ülkesinden cumhurbaşkanı ve bakanların yanı sıra Türkiye’deki 50 üniversiteden 30’u mihmandar olmak üzere, 256 genç davet edildi.
Yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı forumda, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, birçok ikili görüşme gerçekleştirdi. Erdoğan ve Çavuşoğlu’nun yaptığı ikili görüşmelerin toplam sayısı 50 oldu. (AA)

Türkiye’nin Diplomasi Farkı

Forumun cuma günkü açılış konuşmasında Erdoğan, küresel sorunlarla uğraşmada diplomasinin önemine işaret ederek “sıkılı yumruklarla musafaha olmaz” vurgusunu yaptı.

Koronavirüs salgını karşısında dünya başkentlerinin dağınıklığına ve başarısızlığına dikkat çekti.

Türkiye’nin insani diplomasi örneği olarak 158 ülkeye sağlık malzemesi gönderdiğini hatırlattı.

Eskinin dar kalıpları ile bugünün sorunlarına çözüm bulunamayacağına değindi.

“Dünya beşten büyüktür” fikrini tekrarlayarak BM Güvenlik Konseyi’nin adaletsiz yapısının değiştirilmesini istedi.

Uluslararası sisteme getirdiği reform önerilerinin ülkemiz hakkında “eksen tartışması” ile karşılanmasını eleştirdi.

“İnsani ve girişimci” diplomasi atağında Türkiye’nin 252 temsilciliğiyle dünyanın beşinci diplomatik ağına sahip olduğunu belirtti.

Afrika’dan Latin Amerika’ya ve Pasifik’e uzanan yeni bir diplomasi atağına kalkılacağını açıkladı.

Erdoğan, DEAŞ dahil terörle mücadelede ve Suriyeli mültecilere sahip çıkmadaki farkımızı dünya liderlerine ve temsilcilerine anlattı.

Dış politikamızda “girişimci diplomasiye” yapılan vurguyu önemsiyorum.

Türkiye içe kapanabilecek bir ülke değil.

Terörle mücadelemiz ve sert güç kullanmak zorunda kaldığımız alanlar bizi normalleşme arayışından geri bırakmamalı.

Türkiye kapasitesini dünya ile entegre ederek geliştiren bir ülke.

Savunma sanayisinde Katar, Azerbaycan ve Ukrayna ile ürettiğimiz işbirliği modelleri buna bir örnek.

Yine Mısır, Fransa ve ABD ile Libya’da ortak çıkar arayışı da diğer bir örnek.

Biden-Erdoğan Görüşmesinden Rahatsız Olanlar

Washington ve Ankara’daki bazı çevrelerin Erdoğan-Biden görüşmesinin olumlu geçmesinden rahatsız olması gözden kaçmıyor.

Bazı Türkiye karşıtı “uzmanlar”, Biden’ın “insan hakları ve demokrasi” eleştirisi ya da S-400 anlaşmazlığı üzerinden Erdoğan ile kavga etmesini bekliyorlardı.

Bunun için hayli yoğun bir kampanya yürütmüşlerdi.

Uzmanlıklarını “Erdoğan düşmanlığı” ile yoğuranlar diplomasinin realizmini küçümsüyorlar.

Marjinalleştiklerini fark ettiklerinde ise daha saldırgan hale geliyorlar.

Biden ile Erdoğan’ın olası gerilmesinin kendi işlerine geleceğini düşünen muhalefet çevreleri de hayal kırıklığına uğradı.

Türkiye milli çıkarlarını koruyarak ilişkilerini normalleştirebilecek kapasiteye ve liderliğe sahip durumda.

Şucu ya da bucu ideolojik yaklaşımlarla belirlenen değil, “Türkiye merkezli” aktif diplomasiyi yükseltmek durumundayız.

Antalya Forumu’nun sağlamaya çalıştığı zeminin de bu olduğunu düşünüyorum.

[Sabah, 19 Haziran 2021]

Etiketler: