5 Ağustos 2022 | Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin'in Rusya'nın Soçi kentindeki görüşmesinde, liderlerin, Suriye'de tüm terör örgütlerine karşı mücadelede dayanışma ve eş güdüm içinde hareket etme kararlılıklarını teyit ettikleri bildirildi. (Fotoğraf: Murat Kula – AA)

Soçi Görüşmesi Neden Önemli?

Türkiye'nin Rusya politikası ideolojik bir zemine değil, milli menfaatlerin rasyonel ve dinamik dengelenmesine dayanıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın heyetiyle birlikte dün Soçi’deydik.

Ukrayna Savaşı’nın hızlandırdığı büyük güç rekabetinin yeni dünyasında gerçekleşen bu ziyaret birçok açıdan önemli.

Tahıl koridorunun sağlıklı şekilde işlemesi ve Rus-Ukrayna Savaşı’nın ileride ateşkes ile sonuçlanabilmesi için NATO üyesi Türkiye’nin Rusya ile müzakere edebilen denge politikasını sürdürmesi değerli.

Bölgesel ve ikili ilişkiler açısından ise bu ziyaret, 19 Temmuz’daki Tahran Zirvesi sırasındaki Erdoğan-Putin görüşmesinin devamı olarak görülebilir. Soçi görüşmesinin içeriği Tahran Zirvesi’nde neticelendirilemeyen konuların ve yeni önerilerin sonuçlandırılma müzakerelerinden oluşuyor.
Bunlar arasında Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin olası operasyonu ve ikili ekonomik işbirliği konuları yer alıyor.

Seyahatte Dışişleri ve Savunma bakanları ile MİT ve Savunma Sanayii başkanlarının olması, güvenlik-savunma alanlarındaki müzakerelere işaret ediyor.

Yine Hazine ve Maliye, Ticaret, Enerji ve Tarım bakanlarının yanı sıra Merkez Bankası Başkanı’nın da olması görüşmenin ekonomik gündeminin çok boyutlu olduğunu gösteriyor.

Ziyarette heyetler arası görüşme ile birlikte baş başa görüşme ve çalışma yemeği de yer alması dikkat çekiyor.

***

Avrupa’da Merkel gibi liderlerin eksikliği hissedilirken, Erdoğan ve Putin, yirmi yılı aşan tecrübeleriyle öne çıkıyor.

Aslında Erdoğan ve Putin’in 2005’ten bu yana yürüttükleri lider diplomasisinin kendine has özellikleri var.

Her şeyden önce bu ilişki, işbirliği kadar rekabet ve gerilimi de yönetebilme geçmişine sahip.
Son yıllarda giderek daha sık görüşen iki lider sadece ülkeleri arasındaki ilişkileri derinleştirmek ve Libya, Suriye ve Karabağ gibi kriz alanlarını yönetmekle meşgul olmuyorlar.
Aynı zamanda uluslararası gelişmeleri nasıl değerlendirdiklerini de baş başa görüşme fırsatı buluyorlar.

Soçi görüşmesi öncesi iki ülke heyetleri ilişkilerin tüm boyutlarını ele aldı.
Çalışılan konulara son şekli liderler verdi.

Bu geniş işbirliği çerçevesi enerjiden (Akkuyu, Türkakım) tarıma, turizme ve ticarete uzanan spesifik programları içeriyor.

Erdoğan’ın belirttiği ve ortak açıklamada da görüldüğü üzere, Türkiye ve Rusya arasında “çok farklı bir sayfa” açılmıştır.

Benzer şekilde, Türkiye ve Rusya’nın yürüttüğü stratejik projelere işaret eden Putin’in şu cümleleri çarpıcıydı: “Avrupa, Rusya’dan kesintisiz doğalgaz akışı nedeniyle Türkiye’ye minnettar olmalıdır.”

***

Son dönemde Türkiye ve Rusya arasında genişleyen işbirliğini muhalefet daha sık eleştirmeye başladı.

Soçi zirvesi sonrası CHP ve İP’in öne çıkardığı bu eleştirilerin artması sürpriz olmaz.
Türkiye’nin Rusya politikası ideolojik bir zemine değil, milli menfaatlerin rasyonel ve dinamik dengelenmesine dayanıyor.

Elbette denge politikasının riskleri de bulunuyor.

Hem Batı İttifakı içerisinde etkili olmaya çalışan hem de bölgesindeki Rusya gerçekliği ile yüzleşen Türkiye’den kategorik tepkiler beklenmemeli.

Türkiye’nin terör örgütü PKK/YPG’yi destekleyen ama ihtiyaç duyduğunda SİHA, füze veya uçak alamadığı Batılı müttefikleri var. Suriye’de karşı karşıya olduğu komşuları ve partnerleri var.

Bu çoklu çelişen ilişkiler düzleminde Türkiye’den tipik blok takipçisi politikalar beklemek jeopolitik gerçeklerle uyuşmaz.
Hele hele çok kutupluluğa giden bir dünyada…

***

Türkiye birçok kez ABD ve AB ile ilişkilerini daha derinleştirme arayışında bulundu.

Bu arayışların karşılığı Suriye krizinde yalnız bırakılmak ya da Doğu Akdeniz ve Ege’de Yunanistan’ın maksimalist taleplerine destek verilmesi olmamalı.

Ankara’nın Suriye’deki operasyonlarına yaptırımlarla cevap verilmemeli.

Mevcut uluslararası denklemler, Türkiye’nin Rusya ile istisnai bir politika yürütmesini gerektiriyor.
Batı başkentleri bu denklemleri görerek Ankara’ya yeni işbirliği, yatırım ve entegrasyon politika önerileri ile gelmeli.

[Sabah, 6 Ağustos 2022]

Etiketler: