AK Parti dile kolay 18 yıldır iktidarda. AK Parti %40-45, lideri Erdoğan ise %50-55 bandında bir seçmen desteğine sahip. Erdoğan’ın politikalarını, liderliğini, Türkiye’nin çıkarlarını savunmasını onaylayıp hayat tarzı farklılıkları nedeniyle Erdoğan’a oy vermeyen kesimi de hesaba kattığınızda ciddi bir destek oranı ortaya çıkıyor. Bu büyük destekçi kitlesinin içerisinde siyasi yelpazenin farklı noktalarında yer alan seçmenler var. Atatürkçü, liberal, milliyetçi, Kürt… Öte taraftan bu kitlenin ana omurgasını muhafazakar seçmenler oluşturuyor. Zaten bu nedenle AK Parti’ye muhafazakar bir parti diyoruz.
SAADET PARTİSİ LİDERİ TEMEL KARAMOLLAOĞLU İLE KONUŞUYORUM BU AKŞAM .
Neden? Çünkü İktidarı en çok zorlayacak parti .. Saadet tabanın oylarından çok korkuyorlar . Kilit partilerde Saadet Partisi Cumhurbaşkanlığı seçiminde kimi aday olarak görmek istiyor? Saat 20:00 de pic.twitter.com/pQX1WSZCXk— Sirin Payzin (@siring) 16 Eylül 2020
Yani sorunumuz birilerinin AK Parti tabanına hitap ederek siyaset yapması değil. Meşrudur, yapılabilir; başarılı yahut başarısız olurlar. Ama bunu yaparken düşülen zillet gerçekten can acıtıcı. Bir örnekle ifade edeyim; Şirin Payzın Halk Tv’deki programında Saadet Partisi genel başkanı Temel Karamollaoğlu’nu konuk ediyor. Programı sosyal medya hesabından duyururken Saadet Partisi’nin “iktidarı en çok zorlayacak parti” olduğunu ve bu nedenle Temel Bey’in programa davet edildiğini söylüyor. Yani Temel Bey’in ve partisinin tek başına bir önemi yok. Şirin Hanım iktidarı zorlayacaklarını varsaydığı için araçsal bir önem veriyor. Dahası Şirin Hanım’ın takipçilerinden birisi Saadet Partisi’nin oy oranının çok düşük olduğunu hatırlatarak iktidarı zorlamasının mümkün olmadığını söylüyor. Payzın’ın cevabı ibretlik; “50+1 gerekiyor iktidara. Başkanlık sistemi! Oyunun ne kadar olduğu önemli değil. AKP’den kaç oy götürdüğü önemli”. Misafir edeceği genel başkandan azıcık nezaketi esirgiyor. Temel Bey şu an karşımda olsa yaşına, geçmişte verdiği mücadeleye, az da olsa temsil ettiği seçmene hürmeten bu kadar üstten, kaba ve nobran konuşamam onunla. Karşılığında ise Temel Bey’in Şirin Hanım’a gösterdiği beşeri nezaketin onda biri dahi hisseme düşmez. Niyet okumuyorum; Temel Bey’in son zamanlarda kimlere hiddetini, kimlere nezaketini gösterdiği ortada. Mesele sadece Temel Bey’le ve Saadet Partisi ile alakalı değil. Ahmet Davutoğlu ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun son görüşmesinden yansıyan görüntülere bir bakın.
Tekrar edelim; ikisi de namaz kılıyor, içki içmiyor, zinaya karşı çıkıyor ve aynı yaşam tarzına sahipler diye Temel Bey veya başkası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklemek zorunda değil. Ayrı parti de kurabilirler, başka ittifakta da yer alabilirler. Hatta CHP’den daha sert eleştirileri dile getirebilirler. Bunların hepsi meşrudur, analarının ak sütü gibi helaldir. Ama paylaştıkları değerlere düşmanlıkları tescilli olan kişilerin kayığına sığıntı muamelesini peşinen kabul ederek binmek… Buna razı olunmaz. Bu ne siyasettir ne de muhalefet. Ne olduğunu müsaadenizle söylemeyeceğim. Çünkü Şirin Payzın hangi nedenle Temel Bey’e saygı duymuyorsa ben aynı nedenle kendisine saygı duyuyorum.
[Takvim, 18 Eylül 2020]
Etiketler:
- Siyaset
- Toplum ve Medya
- Yorum
- 28 Şubat 1997 Post-Modern Darbesi
- 28 Şubat Süreci
- 50+1
- Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti)
- Başkan Recep Tayyip Erdoğan
- CHP Genel Başkanı
- CHP-HDP-İYİ Parti-SP-DP-DEVA-GP İttifakı
- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)
- Dijital Medya
- Halk TV
- İktidar
- Kemal Kılıçdaroğlu
- Millet İttifakı
- Muhafazakar Seçmen
- Muhafazakar Topluluk
- Muhalefet
- Recep Tayyip Erdoğan
- Saadet Partisi (SP)
- Şirin Payzın
- Sosyal Medya
- Temel Karamollaoğlu