Sistem Arayışı: Başkanlık Sistemi

Kamuoyunda yeniden tartışılmaya başlanan “Başkanlık Sistemi” tartışmalarını daha iyi anlamak için SETA uzmanlarının analizlerini ve SETA’da yayımlanan raporları bir arada sunuyoruz.

“Başkanlık Sistemi” tartışmaları Türk Siyasal tecrübesinde değişen yoğunlukta gündeme gelmektedir. Güçlü tek parti iktidarlarının olduğu dönemlerin ise ayrılmaz bir parçasıdır bu tartışma. AK Parti iktidarı döneminde de 2011 sonrası özellikle de Recep Tayyip Erdoğan’ın 2014’te halkoyuyla cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra hem 7 Haziran seçimlerinde giden süreçte hem de 1 Kasım seçimlerini takiben tartışmanın yoğunlaştığı görülmektedir. Ancak başkanlık sisteminin farklı ülke tecrübelerinde ne tür farklılıklar arz ettiğinin ve Türkiye’nin sosyo-politik perspektifine en uygun sistem modelinin nasıl geliştirebileceğinin yeterince tartışılmadığı söylenebilir. Sistem tartışmalarının daha yapısal ve kurumsal düzlemde tartışılması gerekmektedir. SETA da farklı ülke örneklerini ve Türk Siyasal tecrübesinin yapısal dinamik ve sorunlarını göz önünde tutarak söz konusu tartışmaya katkı sunan yayınlar yapmaktadır.

Kamuoyunda yeniden tartışılmaya başlanan “Başkanlık Sistemi” tartışmalarını daha iyi anlamak için SETA uzmanlarının analizlerini ve SETA’da yayımlanan raporları bir arada sunuyoruz.2

baskanlikRapor

Türkiye’de Başkanlık Sistemi Tartışmaları
Salih Bayram, 4 Ocak 2016

Türkiye’de Başkanlık Sistemi Tartışmaları raporu 2010-2015 yılları arasında cereyan eden başkanlık sistemi tartışmalarında köşe yazarlarının başkanlık konusunu hangi argümanlar ve pozisyonlar üzerinden tartıştığını konu edinmektedir. Bu uzun zaman dilimi içerisinde seçilen örneklem dâhilindeki ulusal gazetelerde yazan köşe yazarlarının başkanlık sistemine yaklaşımları, tutum değişiklikleri ve kullandıkları argümanlar rapor tarafından değerlendirilmektedir. Raporun ulaştığı sonuçlar 1 Kasım 2015 seçimi sonrasında tekrar başlayan sistem değişikliği tartışmasının daha sağlıklı bir zeminde ilerlemesi için kanaat önderlerine, gazetecilere, akademisyenlere ve politikacılara önemli katkılar sunma amacındadır.

Dünyada Başkanlık Sistemi Uygulamaları
Nebi Miş, Ali Aslan, Hazal Duran, M. Erkut Ayvaz | 26 Mayıs 2015

Bu çalışmanın birbiriyle ilişkili üç hedefi bulunmaktadır: Başkanlık sistemini parlamenter sistemden ayıran ve tüm başkanlık sistemlerinde ortak olan noktaları tespit etmek, başkanlık uygulamalarında gözlemlenen farklılaşmaları ortaya koymak ve son olarak da mevcut başkanlık uygulamalarını göz önüne alarak Türkiye’de başkanlık uygulamasına yönelik bazı çıkarımlarda bulunmak.

Bir siyasal sistemin başarılı örneklerinin modelleştirilmesinde, ülkelerin geçmişte yaşadığı siyasal problemler ve sistemin kriz halleri öncelikle göz önünde bulundurulmalıdır. Türkiye özelinde ise, siyasal istikrar, temsilde adalet ve etkin yönetim konusunda yaşanan kronikleşmiş sorunlar göz önünde bulundurularak, demokratik sistemi inşa edecek ve kuvvetler ayrılığını sağlayacak bir modellemeye gidilmelidir. Kuşkusuz bu modellemeyi ortaya çıkarırken dünyada başkanlık sistemini demokratik kurumsal yapıda uygulayan ve yönetimde istikrarı sağlamış gelişmiş ülkelerin deneyimlerine bakılmalıdır. Ancak modelleme yapılırken, Türkiye siyaset sosyolojisinin dinamiklerini göz önünde bulundurmak hayati derecede önemlidir.

baskanlikanaliz

Türkiye İçin Başkanlık Sistemi: Demokratikleşme, İstikrar, Kurumsallaşma
Ali Aslan, 5 Nisan 2015

Bu çalışma temel olarak başkanlık sistemine yönelik otoriterleşme, bölünme ve sistemin kilitlenmesi itirazlarının bu sorunları ortaya çıkaran asıl yapısal problemi, yani siyasi otorite meselesini göz ardı ederek başkanlık sistemine yüklendiklerini iddia etmektedir. Bu noktada siyasi otoritenin, ortak toplumsal zeminin ve “ortak iyi” arayışının zayıflığı veya olmaması durumunda benzer sorunların parlamenter sistemde çok daha sert bir şekilde görüleceği ve başkanlık sisteminin sunduğu mekanizmaların otorite üretme ve ortak bir toplumsal zemin kurma konusunda parlamenter sisteme bariz üstünlüğünün olduğunu iddia etmektedir. Ayrıca parlamenter sistemin başlıca zaafları da bu analiz kapsamında ortaya konulmaktadır.

Erdoğan Siyaseti ve Kurucu Cumhurbaşkanlığı Misyonu
Nebi Miş, Ali Aslan | 9 Eylül 2014

1990’lı yıllar Batı-merkezli dünyanın çöküşü, modern liberal siyasetin krizi ve 1945 sonrası dönemin siyasetine rengini veren kapitalizm-komünizm çatışmasının sona ermesini kapsayan büyük kırılmalara sebep oldu. Modern Türkiye’ye zemin teşkil eden bu yapılardaki sarsıntılar, ülkenin yapısal sorunlarıyla da birleşerek Türkiye siyaset alanında derin bir krize neden oldu. Bu çapta yapısal kırılmaların yaşandığı geçiş dönemleri, reformist siyasi aktörlerin doğuşuna uygun bir zemin hazırladı.

Recep Tayyip Erdoğan bu siyasi ortamda reformist bir siyasi aktör olarak ortaya çıktı ve zaman içerisinde gerçekleştirdiği atılımlarla Türkiye siyasi tarihinin en önemli aktörlerinden birisi haline geldi. Erdoğan’ı bu kadar önemli kılan husus, büyük bir siyasi krizle karşı karşıya kalan Türkiye siyasetinin restorasyonunu gerçekleştirmiş olmasıdır. Bu durum, Türkiye’de Erdoğan’ın siyasi fonksiyonunun tam olarak “düzen kurucu” bir rol oynamak olduğunu göstermektedir.

Erdoğan’ın liderlik ettiği restorasyon süreci bir taraftan geçmişi temsil eden vesayet ile mücadele, diğer taraftan da yeni yapıların inşa edilmesi şeklinde cereyan etti. Bu mücadele sonucunda Erdoğan, çevreyi merkeze taşıyarak devlet-millet buluşmasını gerçekleştirdi, ülkenin siyasi sisteminin demokratikleşmesini sağladı. Aynı şekilde, ekonomi alanındaki atılımlar neticesinde ülkenin ekonomik kalkınmasını hayata geçirdi. Uluslararası alanda da Türkiye’yi aktif bir ülkeye dönüştürerek merkezi bir konuma taşıdı.

Erdoğan’ın “kurucu” cumhurbaşkanlığı, yeni yapıların inşasının daha da ileri bir boyuta taşınacağı bir dönem olacaktır. “Yeni Türkiye” olarak adlandırılan bu projenin merkezinde bağımsızlık, demokrasi ve kalkınma hedefleri bulunmaktadır. Bu hedefler, yerel değerler temelinde kapsayıcı bir milletin inşa edilmesi, bu milleti taşıyabilecek yeni bir siyasi birimin ortaya konması ve bu iki hedefin yansıması olan demokratik-çoğulcu bir uluslararası toplumun yaratılması ile ete kemiğe bürünecektir.

Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı’nın Demokratikleşmesi
Nebi Miş, Ali Aslan, Abdullah Eren | 8 Ağustos 2014

Türkiye’de cumhurbaşkanlığı makamının demokratikleşmesi iki adımda gerçekleşti. İlk adım 2007 yılında muhafazakâr-dindar Abdullah Gül’ün Türkiye’nin 11. cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte “ideolojik uyum” şartının ortadan kalkmasıyla atıldı. İkinci adım ise, 12. cumhurbaşkanının direkt halk tarafından seçilmesiyle atılacak.

Vesayet döneminde cumhurbaşkanının seçiminde “ideolojik uyum” şartı aranıyordu. Buna göre, sadece seküler-milliyetçi kimliğe sahip siyasi aktörler cumhurbaşkanı seçilebiliyordu. Cumhurbaşkanının meclis tarafından seçilmesinde ise, halk devre dışı kalıyor ve cumhurbaşkanı meclis ile vesayet güçlerinin müzakereleri sonucunda belirleniyordu. Bu müzakerelerde vesayet güçleri, özellikle de ordu belirleyici taraftı.

Bu süreçlerden sonra, cumhurbaşkanlığı makamına oturan siyasi aktörler ister istemez vesayetin siyasi amaçlarına uygun bir şekilde davranıyorlardı. Bu siyasi amaçların en önde geleni, devletin halktan korunmasıydı. 12. cumhurbaşkanının göreve başlamasıyla birlikte bu makama seçilecek siyasi aktöre kimlik dayatılmadığı ve doğrudan halk tarafından seçileceği için, siyasi fonksiyonu da önemli ölçüde değişecek. Böylece, cumhurbaşkanı devleti halktan koruyan bir makam olmaktan çıkıp, devlet ile halk buluşmasının gerçekleştiği demokratik bir makam haline gelecek. Gerçekten de, 12. cumhurbaşkanlığına aday olan siyasi aktörlere baktığımızda, cumhurbaşkanlığı makamının değişen anlamını ve demokratikleşmesini görebiliyoruz. Adaylar toplumun içerisinden, daha önce Kemalist devletin ötekisi olan muhafazakâr-dindar veya Kürt kimliklerine sahipler.

baskanlikpanel

baskanlikyorum

Sağ ve Sol Başkanlık Modelleri
Ali Aslan, 6 Şubat 2016

Sol model toplumsal özgürlük ve farklılaşmaya, sağ model ise toplumsal özdeşim ve istikrara ağırlık vermektedir.

Türk Tipi Başkanlığın ABC’si
Fahrettin Altun, 1 Şubat 2016

Başkanlık sistemi tartışması normalleşiyor, rayına giriyor. Sisteme yönelik toplumsal destek artıyor. Peki tartışma normalleştikçe neleri müzakere edeceğiz?

Türkiye Modeli Başkanlık ve Yeni Kemalist Korku
Burhanettin Duran, 30 Ocak 2016

Onların gözünde “Türkiye biçimi başkanlık” arayışı Necip Fazıl Kısakürek’in “Başyücelik devleti” isteğidir. “Başyücelik devleti” Kemalizm’e verilen bir tepkinin adıdır.

Güneş Balçıkla Sıvanmaz
Fahrettin Altun, 30 Ocak 2016

Başkanlık sisteminin en güçlü yanını, “kuvvetler ayrılığını en yüksek oranda mümkün kılma özelliği”ni hiçe sayıp, “yetkinin tek elde toplanacağı” yalanını uydurdular.

AK Parti Neden Hep Bir Adım Önde?
Burhanettin Duran, 29 Ocak 2016

Birçok siyasi polemik, ideolojik suçlama ve tarafgirlik başkanlık taraftarlığı veya karşıtlığı kamplarına bölünecek. Uluslararası kamuoyundaki Türkiye algısı da kaçınılmaz şekilde bu tartışmayla irtibatlanacak.

Başkanlık Sistemini Nasıl Savunmalı?
Ali Aslan, 24 Ocak 2016

Önümüzdeki süreçte “Nasıl bir toplum? Nasıl bir başkanlık? ve Başkanlık nasıl savunulmalı?” sorularının giderek daha iç içe geçeceğini beklemek gerekir.

Başkanlık Sistemi ve Siyasal Kültür
Nebi Miş, 23 Ocak 2016

Başkanlık sistemi tartışmalarını yürütürken, siyasal kültürün demokratik ve istikrarlı bir yapıyı ortaya çıkarabilecek yönüne yoğunlaşmalıyız.

Başkanlık Sistemini Doğru Anlamak
M. Erkut Ayvaz, 11 Ocak 2016

Hem başkanlık hem parlamenter sistemlerde yasama erki, hükûmetin ihtiyacı olan finansal kaynakları aktarmadığında siyasal sistem içerisinde bir kriz veya tıkanıklık kaçınılmaz hale gelebilmektedir.

Türkiye Tipi Başkanlık Sistemi Arayışı Sahici Bir Mesele
Medaim Yanık, 9 Ocak 2016

İster psikiyatri/psikoloji alanını, ister mimari alanı, isterse de siyasal sistemlerin karşılıklı incelenmesini ele alalım; hem evrenseli hem de yerele şartlara eş zamanlı dikkate almak zorunluluk gibi görünüyor. Bu sebeple Türkiye tipi başkanlık sistemi arayışı sahici bir mesele.

Türkiye Sistem Krizinin Eşiğinde
İsmail Çağlar, 27 Aralık 2015

AK Parti’nin mecliste 317 sandalye kazanmasının bir diğer açıdan, herhangi bir anayasa değişikliğini halk oylamasına sunmak için yeterli olan 330 sınırına ulaşamadığı anlamına geliyor.

Sistem Değişikliğini Neden Tartışmak Zorundayız?
İsmail Çağlar, 14 Aralık 2015

Mevcut sistem sorununun ortaya çıkardığı maliyetli siyasi ve ekonomik sorunlar 2002’den beri devam eden AK Parti’nin tek başına iktidarı ile bir derece ortadan kalkmış olsa da, sistem sorunu henüz giderilememiştir.

Başkanlık Sistemine mi Geçelim Parlamenter Sisteme mi?
Ali Aslan, 13 Aralık 2015

Türkiye’de hukuki anlamda bir sistem değişimi yaşanması ve bu konunun netlik kazanması gerekmektedir.

Türk Tipi Başkanlık Sisteminde Denetim ve Denge
Nebi Miş, 12 Aralık 2015

Etkin yönetim, siyasal istikrar, demokratik işleyiş bakımından, Türkiye’nin siyaset sosyolojisi ve kültürüne uygun başkanlık sisteminin denetim ve denge mekanizmasının olmazsa olmazları neler olmalıdır?

Sistem Değişimini Sadece AK Parti mi Tartışacak?
Burhanettin Duran, 8 Aralık 2015

Bırakın başkanlık ya da yarı başkanlık modeli sunabilmeyi muhalefet kendi parlamenter sistem önerisini bile getirebilmiş değil. Hem etkin yürütme sorununu çözen hem de daha “demokratik” olduğunu düşündükleri hükümet modelleri üretebilirler.

Yeni Sistem Arayışı
Ali Aslan, 5 Aralık 2015

Devlet ve siyaset kurumunu zayıf tuttuğunuzda, bireysel hak ve özgürlüklerin küreselleşmiş sermaye ve özel sektör tarafından çiğnenmesinin önüne nasıl geçilecektir?

Başkanlık Sistemine Karşı 10 Temelsiz İddia
Ali Aslan, 22 Kasım 2015

Nasıl bir başkanlık modeli uygulanacağı küresel demokratik normlar ile yerel toplumsal-siyasi şartlar birlikte göz önüne alınarak belirlenmek zorundadır.

Başkanlık Tartışması Ertelenemez
Burhanettin Duran, 20 Kasım 2015

AK Parti’nin 1 Kasım seçimlerinden 317 milletvekili ile çıkması üzerine başkanlık sistemi tartışması yeniden gündeme geldi.

Bir Süreç Olarak Başkanlık Sistemi Arayışı
Burhanettin Duran, 26 Mayıs 2015

AK Parti’nin başkanlık sistemine geçebilecek çoğunluğu bulması durumunda hemen seçim ertesinde, bulamaması durumunda ise 2019 seçimlerine kadar yeni siyasal sistem arayışını konuşacağız.

Koalisyoncu Cephenin Yanılgısı
Nebi Miş, 9 Mayıs 2015

Koalisyoncu cephe, batı Avrupa koalisyonlarına da atıfta bulunarak, koalisyonla yönetilmeyi demokratikleşme sosu ile gerekçelendirmekteler.

Başkanlık Modellemesinde Denetim ve Denge
Nebi Miş, 2 Mayıs 2015

Modelleme tartışırken yapmamız gereken, başkanlık sisteminde, etkin yönetim ve gelişmiş bir demokratik sistem için ‘denetim ve denge’ mekanizmasının nasıl daha iyi dizayn edilmesi gerektiğidir.

Başkanlık Modeli Tartışmalarına Nereden Başlamalıyız?
Nebi Miş, 25 Nisan 2015

Geçmiş tecrübelerin de ortaya çıkardığı, siyasal sistemde iyileştirme ya da değişim çabalarının konjonktürel siyasi pozisyonların ötesinde tartışılmasının gerekli olduğudur.

2015 Seçimleri ve Başkanlık
Ali Aslan, 18 Nisan 2015

Başkanlık sistemi demokratik bir yönetime doğru atılan bu adımın daha da ileri götürülmesini ve yönetim sisteminin halkın iradesini devlete en iyi şekilde yansıyacak biçimde düzenlenmesini öngörmektedir.

Başkanlık Sistemine Geçilmeden Türkiye “Merkez Ülke” Olamaz
Ali Aslan, 29 Mart 2015

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile hükümet arasında bir dizi konuda gözlenen fikir ayrılıkları AK Parti içerisinde derin ayrışmalar olduğu yönünde değerlendirmelere yol açtı.

9 Maddede Başkanlık Sistemi
Ali Aslan, 14 Mart 2015

Başkanlık sistemi yasama, yürütme ve yargının birbirinden net bir şekilde ayrıldığı güçler ayrılığı ilkesine ve periyodik serbest seçimlere dayanan demokratik bir yönetim sistemidir.

Başkanlık Sistemi ve Kalıplaşmış İtirazlar
Nebi Miş, 22 Şubat 2015

Türkiye’de siyasal sistem tartışmaları gündeme geldiği dönemlerde, konunun siyasal alanda ve akademik çevrelerde tartışılması genellikle tartışmayı başlatan aktörler üzerinden yürütüldüğünden, başkanlık ve parlamenter sistemle ilgili kalıplaşmış yargılar oluşmuştur.

Başkanlık Sisteminin Siyasal Anlamı
Ali Aslan, 21 Şubat 2015

1960 darbesinden sonra parlamento daha çok halkın seçtiği zayıf yürütme organının bürokratik oligarşi tarafından kontrolüne hizmet etti.

Türkiye Modeli Başkanlık Sistemini Aramak?
Burhanettin Duran, 20 Şubat 2015

Türkiye modeli başkanlık demokrasimizi konsolide edecek bir perspektifle düşünülmeli. Sadece yürütme etkinliği üzerinden değil aynı zamanda hukukun üstünlüğü, Meclis’in önemi ve güçler ayrılığı prensipleri üzerinden konuşulmalı.

Başkanlıkta Türkiye Modeli?
Nebi Miş, 7 Şubat 2015

Başkanlık sisteminin ‘otoriter’ bir yönetimi ortaya çıkaracağını söylemek, en basitinden başkanın yüzde ellinin üzerinde oy alarak seçileceğini bile dikkate almamak demektir.

Başkanlık Sistemini Tartışmanın Anlamı
Burhanettin Duran, 6 Şubat 2015

Muktedir olmak için başkanlığa en az ihtiyacı olacak siyasetçi Erdoğan’dır. Asıl soru “nasıl bir başkanlık sistemi?” olmalıdır.

Başkanlık Sistemi Neden Gerekli?
Fahrettin Altun, 5 Şubat 2015

Bundan böyle Türkiye’nin değişim ihtiyacını Erdoğan karşıtlığıyla perdelemenin imkânı kalmamıştır. Muhalefet Erdoğan karşıtlığını yükselttikçe, başkanlık sistemi Erdoğan’ın şahsıyla ilişkilendiriliyor.

5 Soru: Demokratik Siyaset ve Siyasi İstikrar İçin Başkanlık Sistemi
Ali Aslan, 5 Şubat 2015

Başkanlık sisteminin ayrıntılarını değerlendiren SETA Siyaset Araştırmacısı Ali Aslan, “Başkanlık sisteminin hem güçlü yürütmeyle istikrarın sağlanmasına hem de demokratik siyaseti güçlendirerek siyasetin normalleşmesine hizmet etme potansiyeli var.” yorumunda bulundu.

Demokrasinin Serüveni, Parlamenter Sistemin Krizi
Ali Aslan, 25 Ocak 2015

Başkanlık sistemi parlamenter sistem ile karşılaştırıldığında başkanlık sisteminde çok daha keskin bir güçler ayrılığı düzeni ve liderden bağımsız bir siyasi parti yapısı vardır.

Türkiye’nin ‘Başkanlık’ İhtiyacı
Ali Aslan, 24 Ocak 2015

Türkiye’de parlamenter sistem fikirlere değil çıkarlara odaklanan kırılgan yapısı nedeniyle otorite sorunlarına yol açıyor. Başkanlık sistemi siyasi tarafların olgunlaşarak ortak iyiye yönelmelerini, yönetimin istikrarlı ve etkin hale gelmesini sağlayabilir.

Erdoğan’ın Başkanlığı
Fahrettin Altun, 19 Ocak 2015

Statükocu entelektüeller bugünün Türkiye sosyo-politik gerçekliğini kendi pozisyon kayıpları üzerinden okuyorlar. Ve bu kayıpların kaynağı olarak da Erdoğan’ı görüyorlar. O nedenle ona öfke duyuyorlar.

Seçilmiş Cumhurbaşkanı Ne İfade Ediyor?
Hamza Taşdelen, 30 Ağustos 2014

Önümüzdeki süreçte cumhurbaşkanı seçilen aktörlerin cumhurbaşkanlığı makamına kendi rengini katmalarını beklemek son derece doğal.

Yeni Sistem Arayışı ve Başkanlık Tartışmaları
Hatem Ete, 19 Mayıs 2012

Türkiye, her siyasal tartışmanın rejim bekasıyla ilişkilendirilerek anlamlandırıldığı kesif siyasal geleneği geride bıraktığının bir işareti olarak, bugün, siyasal sistem arayışını, rejim kaygısı parantezine mahkûm etmeden sürdürmek zorunda.

Etiketler: