Sınıra Dayanan Geleceğimiz: Tehditler ve Fırsatlar

Türkiye de karmaşık bir sahnede yer alıyor: Bir yandan muhitimizdeki değerimiz artarak daha iyi anlaşılıyor. Diğer yandan da, yan bahçedeki kavga çitlerin üstünden topraklarımıza taşırılmak isteniyor.

Çekler ne güzel söylemiş:
“İyi komşu, mülkünün değerini arttırır”.
Tabii tersi de geçerli. Sorunlu komşu da, mülkün değerli olsa da tedirginlik yaratır.
Türkiye de karmaşık bir sahnede yer alıyor: Bir yandan muhitimizdeki değerimiz artarak daha iyi anlaşılıyor. Diğer yandan da, yan bahçedeki kavga çitlerin üstünden topraklarımıza taşırılmak isteniyor.

Bu haftayı, topraklarımıza sıçratılan terör hadiseleriyle acılı bir şekilde geride bırakıyoruz. Yüreklerimizi yakan şehitlerimize Mevla’dan rahmet diliyorum. Ateşin düştüğü yerlere, şehitlerimizin yakınlarına da en kalbi sabır dileklerimi sunuyorum.
Biz; ülke istikrarlı bir yönetime kavuşsun da önümüze bakalım diye beklerken, rahat verilmiyor ve kaotik bir Türkiye tablosu çizilmeye çalışılıyor. Bölgedeki karmaşanın içine Türkiye’nin de çekilmeye çalışıldığını, ne zamandır görüyoruz. Hâlbuki bugün Türkiye’nin bölgede giderek güçlenen bir aktör olma şansı büyüyor. Özellikle de nükleer anlaşma sonrasında…

Kızışacak rekabet aklımızın bir köşesinde sabitlenmekle beraber, İran ile işbirliği yaparak gücümüze güç katma imkânımız da azımsanacak gibi değil. İşte bu bağlamda kaç gündür İran’ı konuşuyoruz. Konuşmaya da devam etmemiz gerek. Zira biz kaosun içine çekilmek istenirken, fırsatlar sınırımızda bekliyor.

İRAN ŞAHLANIRKEN

Geçen hafta İran’ın petrol zaferini ele almıştım. Malumunuz, doğalgaz da İran enerjisinin diğer ayağı. İşte Türkiye ve İran arasında önemli bir işbirliği de tam burada yatıyor.

Batı’nın İran’la el sıkışması, Avrupa’nın Rusya’ya enerji bağımlılığından kurtulması açısından önem arz ediyor. Kaynak çeşitliliğine ulaşmış bir AB’nin, bilhassa ABD’nin Rusya’ya karşı elini rahatlatacağına da şüphe yok. Çin ve Rusya yakınlaşmasıyla güçlenen Avrasya işbirliğinden hoşlaşmayan ABD için, İran’ın başını biraz da batıya döndürmek iyi bir hamle sayılabilir.

Öte yandan İran, bundan sonra başını nereye döndüreceğini aslına bakarsanız şaşıracak. Nitekim AB bir yana, Asya’da da doğalgazı bekleyen büyük fırsatlar var. Ne de olsa İran, trilyonlarca metreküp gaz rezerviyle dünya 2.si. İran mevcut durumda kendine yetecek bir gaz üretiminin yanı sıra, yasaklar nedeniyle kısıtlı bir ihracat yapabiliyor. Yeni dönemde ise potansiyelini gün yüzüne çıkartacağı ortada… Bunun hemen yarın olmasını beklemiyoruz. Özellikle boru hatları vakit alacağından, taşların yavaş yavaş yerine oturacağını göreceğiz. Elbette ilgili planlar, çoktan yola koyuldu bile.

ASYA’NIN GÖZÜ İRAN’DA

Plancıların başında, enerji ihtiyacı giderek büyüyen Asya ülkeleri var. Kapı komşu Pakistan, yıllardır hayata geçirilemeyen İran-Pakistan (IP) boru hattı ile bir taşla iki kuş vurma niyetinde: Bir yandan enerji açlığını doyurmak bir yandan da hattan geçiş yolu olarak nemalanmak istiyor. Zira hat Hindistan’a da uzanabilir. Ne zamandır hayal edilen İran-Pakistan-Hindistan (IPI) hattı, yeniden akıllara düştü bile.

Tabii İran gelişmelerine göz koyan Hindistan için, tek fırsat IPI değil. İran’dan Umman’a ve oradan Hindistan’a ulaşacak doğalgaz da (IOI), diğer bir alternatif olarak akılları çeliyor. Hatta bunun başına Türkmenistan da eklemlenebilir. Nitekim işin içinde bir de, bir türlü yoluna giremeyen TAPI var. Türkmen gazını, Afganistan, Pakistan ve Hindistan’a ulaştıracak TAPI yerine TIOI neden olmasın?
İlgili kararlarda, hiç şüphesiz Hindistan-Pakistan ilişkileri de rol oynayacak. IPI olsa da olmasa da, aynı zamanda Pakistan’ın Çin’e uzanma planını da hatırlayalım. Çin’in IP’ye maddi-manevi destek verdiğini de biliyoruz. Çin’in bu hamlesini, OBOR planının bir parçası olarak görebiliriz. Dolayısıyla, alternatif hatlarından biri de, İran-Pakistan-Çin (IPC) olarak düşünülebilir.
Haritada gördüğümüz bu ve benzeri karmaşık detaylar bir yana, bölgeye şöyle tepeden bir baktığımızda, İran gazının orta vadede Asya’nın şekillenmesinde elverişli bir araç olacağı ortada.

ENERJİDE KİLİT ROL

İşin Türkiye’yi ilgilendiren kısmına nihayet dönecek olursak; İran gazının Avrupa’ya aktarılması noktasında Türkiye kilit rol oynayabilir. Var olan Tebriz-Ankara boru hattı, bu anlamda alternatif bir güzergâh. Bir diğer seçenek ise, İran’ın G. Pars Sahası’ndan çıkıp Türkiye üzerinden Avrupa’ya enerji iletecek hat. İran’ın TANAP’a entegre olması planları da, ayrıca bir süredir masada.

Tüm bu alternatifler önümüzdeki birkaç yılda belirginleşerek bölgenin enerji haritasını şekillendirecek. Türkiye’nin enerji koridoru olma planlarını da… Bu arada, resmin içine İran-Irak-Suriye hattının karıştırılabileceğinin de altını çizeyim. Öte yandan tüm gelişmeler, Rusya’yı da yakından alakadar edecek ancak daha fazla detaya giremeden son cümleleri yazmam gerekiyor.
Demek istediğim o ki; şeytanı düşmanı barışan dünya geleceğini kurarken, fırsatların köşesindeki Türkiye’nin ise canı yakılıyor, dikkati dağıtılıyor.

O halde gün, millet için birlik olma, devlet için ise gücünü gösterme günüdür.
Geleceğimizin sınırlarını, fırsatlar mı yoksa tehditler mi çizecek?
Acilen toparlanıp harekete geçmemiz gerekiyor.

Not: Yazıma son noktayı koymuş gazeteye göndermek üzereyken, gelen yeni şehit haberleriyle sarsıldım. TSK’nın da operasyona geçtiği şu dakikada, tam anlamıyla “başımız” sağ olsun, devletimiz daim olsun.

[Yeni Şafak, 24 Temmuz 2015]

Etiketler: