Reform İradesi ve Dördüncü Yargı Paketi

Yargı reformunda iradenin devam ettiğini ve uygulamadan kaynaklanan bazı sorunlara rağmen öngörülen faaliyetlerin teker teker hayata geçirildiğini görüyoruz.

Kamuoyunda 4. Yargı Paketi olarak anılan “Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edildikten sonra bu hafta Genel Kurul gündemine geldi. Teklifin önümüzdeki hafta Genel Kurul safhasını tamamlayıp yasalaşması bekleniyor. Üçüncü Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin açıklanmasının üzerinden geçen iki yıl bir aylık süre sonunda üç tane yargı paketi, çok sayıda idari düzenleme ile uygulama hayata geçirildi. Ayrıca 2 Mart 2021 tarihinde İnsan Hakları Eylem Planı açıklandı.

Temel hak ve özgürlükler, hukuk eğitimi, ceza ve hukuk muhakemesi usulüne odaklanan daha önceki bu üç yargı paketinden sonra 4. Yargı Paketi 18 Haziran tarihinde AK Partili 65 milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığına sunulmuştu. Teklifte İdari Yargılama Usulü Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu gibi temel kanunlarda önemli değişiklikler yapılması öngörülmektedir. Bu değişikliklerin içeriği ve amaçları şu başlıklar altında özetlenebilir:

İdari başvurulara cevap verme süresi altmış günden otuz güne, cevap verme süresinin kısaltılmasına bağlı olarak kesin olmayan cevaplar için öngörülen bekleme süresi de altı aydan dört aya indirilmektedir. Böylece kişilerin hukuki durumlarının bir an evvel belirgin hale gelmesi ve mahkemeye erişim hakkının kuvvetlendirilmesi sağlanarak hukuk devleti ilkesinin geliştirilmesi ve birey odaklı yönetim anlayışının kuvvetlendirilmesi amaçlanmaktadır. Anayasa Mahkemesi ve AİHM’de en çok ihlal kararına konu olan yargılamada yaşanan gecikmelerin önüne geçilmesi ve makul sürede yargılanma hakkı ile hak arama hürriyetinin daha etkin korunması amacıyla, idari yargı mercilerince verilen nihai kararların gerekçesiyle birlikte en geç otuz gün içinde yazılması hükme bağlanmaktadır. Uygulamada alınan kararların gerekçesinin yazılması bazen aylar sürebilmekteydi.

Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişikle kadına karşı şiddetle daha etkin mücadele edilmesi ve caydırıcılığın sağlanması amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama, eziyet ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarının fail tarafından boşandığı eşine karşı işlenmesi hali, suçun nitelikli halleri arasına alınmaktadır. Bu suçların eşe karşı işlenmesi zaten ağırlaştırıcı sebep iken boşanmış eşe karşı işlenmesi durumunda da cezası ağırlaştırılmaktadır.

Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının ya da banka veya kredi kartlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen suçlarda, davaya bakma yetkisi bakımından suçun işlendiği yer mahkemesine ilave olarak mağdurun yerleşim yeri mahkemelerinin de yetkili hale getirilmesi sağlanmaktadır. Burada davayı takip etmek ve duruşmalara katılmak açısından suçun mağdurlarını koruma amacını güden bir düzenleme öngörülmektedir.

İfadesi alınmak amacıyla düzenlenen yakalama emri üzerine mesai saatleri dışında yakalanan ve belirlenen tarihte yargı mercii önünde hazır bulunmayı taahhüt eden kişinin Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda serbest bırakılabileceği düzenlenmektedir. Böylelikle, kişilerin özgürlüğünü kısıtlayan koruma tedbirlerinden olan yakalama emrinin, telafisi güç zararlar doğurmasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.

Yargı reformunun kritik hedeflerinden birisi olan tutuklamayı istisnai bir tedbir olarak düzenleme amacını güden düzenlemelere, bu pakette de yer verildiği görülüyor. Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin hâkim veya mahkeme kararlarında, mevcut koşullara ilave olarak adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını gösteren delillerin de somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Ayrıca tutuklamaya ilişkin uygulamada yaşanan tereddütleri gidermek amacıyla, tutuklamaya ancak somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde başvurulabilmesi koşulu, 5271 sayılı Kanunun 100. maddesinin üçüncü fıkrasındaki katalog suçlar için de açıkça düzenlenmektedir.

Kişi özgürlüğünü sınırlama sonucunu doğurması yönünden konutu terk etmeme yükümlülüğü şahsî hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak, bu yükümlülük altında geçen her iki günün, cezanın mahsubunda bir gün olarak dikkate alınacağı hükme bağlanmaktadır.

Adlî kontrol tedbiri için suçun niteliğine göre azami süreler belirlenmekte ve adlî kontrol yükümlülüğünün devamının gerekip gerekmeyeceği hususunun yargı mercilerince belirli aralıklarla incelenmesi zorunlu hale getirilmektedir. Ayrıca çocuklar için bu süreler yarı oranında uygulanacaktır. Böylece adlî kontrol tedbirinin ölçüsüz olarak uygulanmasının önüne geçilmesi ve kişi özgürlüğünün güvence altına alınması amaçlanmaktadır.

Özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkının korunması amacıyla beraat kararı verilmesi halinde tespit veya dinlemeye ilişkin kayıtların hâkim denetimi altında yok edileceği kabul edilmektedir. Böylelikle, soruşturma aşamasında tespit veya dinlemeye ilişkin kayıtların yok edilme usulü, kovuşturma aşamasında beraat kararları bakımından da uygulanacaktır. Ayrıca aynı gerekçe ile iddianamede olayların delillerle ilişkilendirilerek açıklandığı bölümde, yüklenen suçu oluşturan olaylar ve suçun delilleriyle ilgisi bulunmayan bilgilere yer verilemeyeceği hüküm altına alınmaktadır.

Görüldüğü üzere 27 madde olarak hazırlanan ve Komisyon’da 28 maddeye çıkarılan teklif adil yargılanma hakkı, makul sürede yargılanma hakkı, hukuki güvenlik, yargıya erişim, kişi özgürlüğü, özel hayatın ve aile hayatının korunması ve mağdur hakları gibi birçok konuda düzenleme içermektedir. Ayrıca kadına karşı şiddetle mücadele amacıyla suçların ağırlaştırıcı sebepleri artırılmaktadır. Açıklanmasının üzerinden iki yılı aşkın bir süre geçen yargı reformunda iradenin devam ettiğini ve uygulamadan kaynaklanan bazı sorunlara rağmen öngörülen faaliyetlerin teker teker hayata geçirildiğini görüyoruz.

[Sabah, 3 Temmuz 2021]

Etiketler: