Popülist Siyasetin Sistematik Provokasyon Malzemesi: Suriyeli Sığınmacılar

Başını FETÖ'nün çektiği bu ajitasyon, provokasyon ve dezenformasyon kampanyası son dönemde Türkiye'nin iç barışını ve istikrarını tehdit eden bir milli güvenlik sorunu haline gelmiş durumda. Türkiye'nin bu sorunu görmezden gelme lüksü yok.

Bir önceki yazımda belirttiğim gibi sayıları 3.5 milyonu bulan Suriyeli mültecilere yönelik toplumda genel bir rahatsızlığın olması doğal.

Devlete ve yerel idarelere yanlış anlaşılmaların giderilmesi ve sorunların büyümeden çözülmesi konusunda büyük iş düşüyor.

Buna rağmen son dönemde Suriyeli mültecilere yönelik sosyal medya üzerinde sürdürülen nefret kampanyasının toplumdaki genel rahatsızlığı aşan sistematik bir provokasyonun ürünü olduğu açık ve net.

Bu bağlamda Gezi kalkışmasından beri terör, ekonomik saldırı ve FETÖ üzerinden Türkiye’ye boyun eğdirmeye çalışan ama bunda başarısız olan iç ve dış mihrakların devreye soktuğu en son kartın mülteci meselesi olduğu görülüyor.

Bu çerçevede Suriyeli mülteciler ile ilgili neredeyse tamamı yalan ve yanlış bilgiler dolaşıma sokularak tam bir dezenformasyon, ajitasyon ve provokasyon kampanyası yürütülüyor.

Bu kampanya sırasında Suriyelilere maaş bağlandığından tutun da her Suriyeliye ücretsiz konut verildiğine kadar akla hayale gelmedik yalanlar devreye sokularak toplumun sinir uçlarına dokunulmaya çalışılıyor.

Dikkatle bakıldığı zaman bu dezenformasyon ve provakosyon kampanyasının arkasında dört kesimin bulunduğu görülüyor.

Birinci kesimin Türkiyeyi istikararsızlaştırmak ve Türkiye’den intikam almak için her fırsatı kullanan FETÖ olduğu kesin. Zira FETÖ’nün geçmişi provokasyon üretme ve toplumun sinir uçlarına dokunma konusunda ne kadar mahir olduğunun örnekleri ile dolu.

İkinci kesim Esed rejiminin içimizdeki uzantıları olan mezhepçi çevreler. Bu çevreler Türkiye’de bir iç karışıklığı körükleyerek hem mültecilerden hem de Türkiye’den intikam almak istiyorlar.

Üçüncü kesim ise ırkçı bir ideolojiden hareket eden ve Suriyelilerden sadece Arap olduğu için nefret eden kafatasçılar. Daha çok bir muhalefet partisi etrafında toplanan bu ırkçıların temel gayesi mülteci düşmanlığı üzerinden siyasi rant devşirmek. Kendilerine Batı’daki Le Pen, Strache ve Wilders gibi ırkçıları örnek alıyorlar. Onların söylemlerini kopyalayarak başarılı olacaklarını düşünüyorlar.

Dördüncü kesim ise Suriyelilerden hem Müslüman hem de Arap olduğu için nefret eden İslamdüşmanları. Türkiye’deki militan laikçi islamofobik ideolojinin temel taşıyıcısı olan bu kesimler İslam’ı hatırlatan her şeyden nefret ediyor. Suriyeliler üzeriden Türkiye’nin Müslümanlaştığını düşündükleri için de mültecilere şiddetle karşılar.

Dolayısıyla başını FETÖ’nün çektiği bu ajitasyon, provokasyon ve dezenformasyon kampanyası son dönemde Türkiye’nin iç barışını ve istikrarını tehdit eden bir milli güvenlik sorunu haline gelmiş durumda. Türkiye’nin bu sorunu görmezden gelme lüksü yok.

[Fikriyat, 14 Ocak 2019]

Etiketler: