Perspektif: İstanbul Seçimlerinin Yenilenmesi | Tartışmalar ve Gerekçeler

31 Mart İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerine neden itiraz edildi? Seçimlerin iptal edilmesi hangi gerekçelere dayanmaktadır? Sandık kurulu başkanlarının Kanun’a aykırı olarak belirlenmesinin nasıl bir hukuki önemi bulunmaktadır?

Meşrutiyet dönemi bir kenara bırakılacak olursa Türkiye’de çok partili siyasi yaşam tam anlamıyla 1946’da başlamış ancak 1946 seçimlerinin açık oy-gizli tasnif gibi uygulamaları sebebiyle gerçek anlamda demokratik hayata 1950 seçimleriyle geçilmiştir. Denilebilir ki bu tarihten bugüne Türkiye’nin askeri darbeler ve vesayet gibi türlü eksikliklerine rağmen demokratik bir devlet
olarak nitelendirilmesinin en önemli sebebi halkın iradesini sağlıklı bir şekilde yansıtabilen serbest ve dürüst seçimlerdir. 1950’de seçimlerin adil bir şekilde gerçekleşebilmesi için çıkarılan 5545 sayılı Seçim Kanunu ile genel, eşit, serbest, gizli oy ve açık tasnif ilkeleri kabul edilmiş ve bu ilkelerin hayata geçirilebilmesi için seçimlerin yargının gözetimi ve denetimi altında gerçekleştirilmesi
öngörülmüştür. Bu maksatla Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ve il-ilçe seçim kurulları oluşturulmuştur. 1961 ve 1982 anayasaları ise seçim güvenliğini Anayasal bir mesele olarak ele almış ve seçimlerin serbest, eşit, gizli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre yapılacağını temin etmiştir. Ayrıca 1961 Anayasası ile YSK Anayasal bir kurum haline gelmiştir. Getirilen bu güvenceler ve halkın her defasında güçlü katılımı sayesinde seçimler Türk demokrasisinin ayakta kalmasında kilit bir rol oynamıştır. Seçim güvenliğinin
temin edilmesi siyasal krizlerin sandığa başvurularak aşılmasını mümkün kılmıştır. Seçimlerin tarafsız sonuçlar üretmesine neredeyse hep şahit olunmuştur. Türkiye’de çok partili siyasi hayatta en uzun süre tek başına iktidarda kalan parti olan AK Parti döneminde de sandık iktidardan bağımsız neticeler üretmeye devam etmiştir. AK Parti uzun yıllar sahip olduğu parlamento çoğunluğunu iktidarı döneminde iki kez 7 Haziran 2015 ve 24 Haziran 2018 seçimleriyle kaybetmiştir. Ayrıca 1994 yerel seçimlerinden bu yana AK Parti ve onun selefleri tarafından yönetilen Ankara büyükşehir belediye başkanlığı son yerel seçimlerde el değiştirmiştir. Bu hususlar tüm
kötü niyetli eleştirilere rağmen Türkiye’de sandığın AK Parti döneminde de iktidarı belirlemeye devam ettiğini göstermektedir. Cumhurbaşkanı ve AK Parti yetkilileri bu seçim döneminde de sonuç hangi yönde olursa olsun milli iradeye saygı gösterileceğini vurgulamışlardır.

31 Mart İstanbul Seçimlerinde İtiraz Süreci

31 Mart 2019’da Türkiye genelinde mahalli idarelerin belirlenmesi için sandık başına gidilmiştir. Hemen her seçimde olduğu gibi seçim sonuçlarının netlik masından hemen sonra birçok siyasi parti ve adayı tarafından çeşitli itirazlar yapılmıştır. Ancak itirazlar en çok Türkiye’nin en büyük metropolü İstanbul’da yoğunlaşmıştır. Zira 8,8 milyon seçmenin oy kullandığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) başkanlığı için yarışan iki aday olan Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu arasında binde üç gibi (27 bin 889)1 çok küçük bir fark ortaya çıkmıştır. Bu farkın seçim sürecinde yapılan birtakım hataların düzeltilmesiyle kapanması ihtimali olağan ve
olağanüstü itiraz yollarının taşıdığı önemi artırmıştır…

Etiketler: