Yapay Zekaya İlişkin ABD Başkanlık Emrinin Küresel Perspektiften Değerlendirmesi

30 Ekim 2023’te ABD Başkanı Joe Biden yapay zeka (YZ) teknolojisinin sunduğu potansiyelden yararlanmayı ve neden olabileceği riskleri minimalize etmeyi amaçlayan bir başkanlık emri imzalayarak YZ teknolojilerinin ABD’de kullanımına dönük bir rotanın oluşturulmasında önemli bir adım atmıştır. Başkan Biden’ın bu direktifinin öncesinde (2019 ve 2020’de) eski Başkan Donald Trump’ın iki yürütme emrini imzaladığı da unutulmaması gereken önemli bir detaydır. Trump’ın imzaladığı bu emirler Amerikan tarihinde YZ teknolojisinin yönetimine dönük bir başkan tarafından alınan ve sonuçlanan ilk iki resmi girişim olmuştur. Bu kararlarda ABD’nin alan dahilinde lider konumunda kalabilmesi için hükümetin YZ’yi nasıl kullanabileceği ve ne gibi stratejiler geliştirmesi gerektiğine odaklanılmıştır. Buna karşın göreve geldiği günden beri Biden hükümetinin konu bağlamındaki resmi yaklaşımı ise ağırlıklı olarak YZ teknolojisinin etik ve sorumlu kullanımını vurgulamak olmuştur. Biden’ın konu dahilinde öncelediği başlıklar incelendiğinde YZ uygulamalarında özellikle Amerikan vatandaşları üzerindeki yansımalarda etik standartlara ve toplumsal sorumluluğa bağlı kalınmasını sağlamaya odaklandığı görülmektedir.

30 Ekim 2023’te ABD Başkanı Joe Biden yapay zeka (YZ) teknolojisinin sunduğu potansiyelden yararlanmayı ve neden olabileceği riskleri minimalize etmeyi amaçlayan bir başkanlık emri imzalayarak YZ teknolojilerinin ABD’de kullanımına dönük bir rotanın oluşturulmasında önemli bir adım atmıştır. Başkan Biden’ın bu direktifinin öncesinde (2019 ve 2020’de) eski Başkan Donald Trump’ın iki yürütme emrini imzaladığı da unutulmaması gereken önemli bir detaydır. Trump’ın imzaladığı bu emirler Amerikan tarihinde YZ teknolojisinin yönetimine dönük bir başkan tarafından alınan ve sonuçlanan ilk iki resmi girişim olmuştur. Bu kararlarda ABD’nin alan dahilinde lider konumunda kalabilmesi için hükümetin YZ’yi nasıl kullanabileceği ve ne gibi stratejiler geliştirmesi gerektiğine odaklanılmıştır. Buna karşın göreve geldiği günden beri Biden hükümetinin konu bağlamındaki resmi yaklaşımı ise ağırlıklı olarak YZ teknolojisinin etik ve sorumlu kullanımını vurgulamak olmuştur. Biden’ın konu dahilinde öncelediği başlıklar incelendiğinde YZ uygulamalarında özellikle Amerikan vatandaşları üzerindeki yansımalarda etik standartlara ve toplumsal sorumluluğa bağlı kalınmasını sağlamaya odaklandığı görülmektedir.

Başkan Biden başkanlık emrini imzalamadan önce ülkesinin kilit teknoloji yöneticilerinden Elon Musk, Mark Zuckerberg ve Sundar Pichai gibi önemli isimlerin de dahil olduğu bir dizi toplantı gerçekleştirmiştir. Toplantıların sonrasında YZ’nin devlet tarafından denetlenmesinin gerekliliğinde hemfikir olunduğu iletilmiştir. Bahsi geçen devlet denetiminin yöntemi ve metodu konusunda ise fikir birliğinden bahsedilememekte ve farklı bakış açılarının savunulduğu bilinmektedir.

Biden yönetimi bahsi geçen toplantıların sonrasında “Yapay Zekanın Emin, Güvenli ve Güvenilir Gelişimi ve Kullanımına İlişkin Başkanlık Emri”ni zaman kaybetmeden yayımlamıştır. Washington bu kararıyla bir önceki yörüngesinden önemli bir sapmanın ve YZ teknolojisinin gelişiminde daha proaktif katılımının işaretlerini vermiştir.

Başkanlık Emrinden Önemli Çıkarımlar

Biden’ın başkanlık emri üretken YZ gelişmelerinin hız kazandığı ve YZ’nin olası uygulamalarının tartışıldığı bir dönemde gerçekleştirilen büyük bir hamleyi işaret etmektedir. YZ’nin olası geniş kullanım alanları ve beklenilen çok boyutlu etkilerinin bir yansıması olan bu başkanlık emri, konu bağlamında çeşitli alanlara dönük kapsayıcı birçok öneriyi içinde barındırmaktadır. Başkanlık emri Amerikan halkının YZ’nin neden olabileceği potansiyel risklere karşı korunması amacını taşıyan YZ güvenliğine dönük yeni standartlar sunmaktadır. Ayrıca Kongreyi vatandaşların mahremiyetini güven altına alacak olan çift taraflı veri gizliliği yasasını kabul etmeye davet etmektedir. Diğer taraftan başkanlık emri eşitlik ve medeni hakların geliştirilmesine de öncelik vermektedir. Bu bağlamda YZ’nin sorumsuzca kullanımı sonucunda adalet, sağlık ve barınma gibi kritik temel sektörlerde ayrımcılık, ön yargı ve istismarın şiddetlenebileceğini de vurgulamaktadır. Başkanlık emri kapsamında ele alınan diğer bir odak noktası ise YZ kullanımı ile iş ortamında artabilecek işçilere karşı sınırsız gözetim, ayrımcılık ve potansiyel geniş çaplı işten çıkarma kararları ile ilişkili tehlikelerdir.

Başkanlık emri her ne kadar ağırlıklı olarak ulusal meseleleri ele alıyor olsa da kararların etkileri bağlamında küresel başlıkları da kapsayan bir yaklaşıma sahiptir. Bu bağlamda ABD’nin uluslararası liderliğinin desteklenmesi için YZ kapsamında iş birliği sağlayan ikili, çok taraflı ve çok paydaşlı platformlarda gerek duyulan temasların genişletilmesine dikkat çekmektedir. Ayrıca uluslararası ortaklar ile koordineli olarak YZ standartlarının oluşturulmasının gerekliliğine vurgu yapılmıştır. Karar dahilinde YZ teknolojilerinin ulusal çapta hız kaybetmeden gelişimini sürdürebilmesi ve rekabetçi bir ortamın sağlanabilmesi için kritik alanlarda rol oynayabilecek üst düzey vasıflı yabancılara ve/veya göçmenlere dönük ABD’de eğitim, yerleşme ve çalışma fırsatlarının genişletilmesinin önemi özellikle vurgulanmıştır.

Başkanlık Emri Üzerine Tartışmalar

Başkanlık emrinin duyurulmasından bu yana çeşitli bakış açıları gelişmeye başlamıştır. Bunların bazıları Biden hükümetinin bu girişiminden övgüyle bahsederken bazıları ise bu girişimi eleştirmektedir. Kararnameyi eleştiren görüşler, YZ sistemlerinin temelini oluşturan modellerin hedef alınmasının teknolojik gelişimin hızında olumsuzluklara neden olacağını, YZ’nin yaygınlaşmasını ve inovasyonunu yavaşlatacağını ileri sürmektedir. Devletin YZ gibi yeni gelişen bir teknoloji üzerindeki denetimini sıkılaştırmasının geliştiricilerin inovasyon alanını daraltabileceği ve bu durumun ABD’nin bu alanda geride kalmasına yol açabileceği iddia edilmektedir.

Farklı uzmanlar başkanlık emrinin sektör üzerinde hukuksal bir yük oluşturmayacağını belirtmektedir. Bu gibi fikir ayrılıkları nedeniyle sürecin efektifliği Kongrenin ileride nasıl ilerleyeceğine bağlı olarak gelişecektir. Başkanlık emrinin etkileri ve sonuçları ise gelecekteki yasama faaliyetleri ve tepkilere dayalı olarak netleşecektir. Bahsi geçen yaklaşımın temellerini oluşturan argüman ise sosyal medya örneğinde görünür hale gelen Kongrenin yeni teknolojileri düzenlemede üstlendiği sınırlı yaklaşımdır. Teknolojik gelişmeler üzerinde Kongrenin sınırlı söz hakkına sahip olması teknoloji şirketlerinin büyümek ve yayılmak için sürekli faydalandığı hukuksal bir boşluk oluşturmuş ve böylece gerekli yasa ve düzenlemeler olmadan teknoloji endüstrisi özerk ve kontrolsüz bir şekilde büyümüştür. Bu durum ise veri gizliliği ve kullanıcı hakları gibi kritik toplumsal yansımalara sahip konularda endişelere yol açmıştır.

Başkanlık Emrinin Uluslararası İlişkiler Açısından Analizi

Teknik tartışmalar her ne kadar başkanlık emrinin ve yansımalarının daha iyi anlaşılması için önemli bir değere sahip olsa da konunun uluslararası ilişkiler merceğinden analiz edilmesi de gerekmektedir. Başkanlık emri incelendiğinde görüldüğü üzere sadece iç meselelere değinmemekte, ABD’nin YZ alanında küresel liderliğini destekleyecek müttefikler arası iş birliğini de ele almaktadır.

İlk olarak Biden yönetiminin YZ konusunu ele almasının kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunu belirtmek gerekmektedir. “Bekle ve gör” yaklaşımını benimseme lüksüne sahip geçmiş yönetimlerin aksine mevcut yönetim bu ayrıcalıktan yoksundur. Geçmişte bazı denemeler yapılmış olsa da ABD, YZ ile ilgili önemli düzenlemeleri yasalaştırmaya karşı direnmiştir. Diğer birçok devlet ve kurum ile karşılaştırıldığında ABD’nin bu konuda geride kaldığı söylenebilmektedir. Konu dahilinde bir örnek olarak AB, YZ’nin riskli olarak algılanan uygulamalarını sınırlandıran YZ yasasını tamamlamanın eşiğindedir. Benzer şekilde Washington’ın YZ alanında önemli bir rakibi olan Pekin’in de YZ geliştirme çalışmaları ve uygulamalarına dönük çeşitli düzenlemeleri işler konumdadır. İngiltere ise YZ alanında lider bir güvenlik merkezi haline gelmeyi hedefleyen çalışmalara imza atmaktadır. Küresel arenadaki bu manzara kayda alındığında ABD’nin alan dahilinde bir an önce harekete geçmesi gereken bir yol ayrımında olduğu söylenebilmektedir. YZ yönetimi ve konu bağlamında yasal düzenlemelerde kilit rakipler ve büyük kuruluşların kaydettiği ilerleme ABD’nin YZ alanında öne çıkması için zamanının azaldığını vurgular mahiyettedir.

İkinci olarak her ne kadar açıkça belirtilmese de taraflar arasında standartları belirlemek için konuşulmayan bir rekabet yaşanmaktadır. YZ teknolojisinin standartlarını belirleyen ve en kısa sürede geniş coğrafyalara yaymayı başaran taraf, teknolojinin geliştirilmesi ve uygulanmasında diğer aktörlere kıyasla avantajlı bir konuma sahip olacak ve bir adım önde bulunacaktır. Teknolojinin nasıl ve hangi amaçlar çerçevesinde kullanılabileceğini belirlemek YZ yarışına hakim olmayı beraberinde getirecektir. ABD’nin hedeflediği şey ise küresel liderliğine katkı sağlayacak küresel bir YZ yönetimi oluşturmak ve bu sistemi yaygınlaştırmaktır. Bu nedenle başkanlık kararnamesi konu dahilinde ABD’nin müttefikleriyle sahip olduğu iş birliğine büyük önem vermektedir. Nitekim bu yaklaşım Biden’ın dış politikasının diğer başlıklarında da görülebilen ortak bir politikadır.

Başkanlık kararnamesinde kayda değer bir diğer husus da alanın Savunma Üretim Yasası’na dahil edilmesidir. Bahsi geçen yasa dahilinde sivil ve askeri amaçlar için kullanılabilen dual-use kabiliyetine sahip güçlü YZ geliştiricilerinin ulusal güvenlik, ekonomik güvenlik ve halk sağlığına dönük riskler oluşturduğu düşünüldüğünde araçlarının/uygulamalarının kritik ayrıntılarını ve güvenlik test sonuçlarını ABD hükümetine ifşa etmesi gerekli kılınmaktadır. Bu konu çerçevesinde belirtilmelidir ki Savunma Üretim Yasası kriz ve ulusal acil durum zamanlarında devlet başkanına yerel sanayi tabanını şekillendirmeye dönük geniş bir yetki vermektedir. 1950’de Kore Savaşı sırasında çıkartılan bu yasa temelde ulusal savunma için ihtiyaç duyulan kritik ürün, ekipman ve hizmetlerin erişilebilirliğinin güvenliğini hedeflemektedir. Savunma Üretim Yasası özellikle savaş zamanları, ulusal acil durumlar veya ulusal güvenlik çıkarlarının tehlikede olduğu durumlarda ülkenin endüstriyel ve teknolojik kabiliyetlerini yönlendirmek için kullanılan bir araç görevi üstlenmektedir.

YZ gibi dual-use teknolojilerinin böyle bir yasanın altında konumlandırılması, YZ teknolojisini ulusal güvenlik mekanizmaları içine dahil ederek teknolojiyi yerelden küresel bir ölçeğe yükseltmektedir. Biden’ın başkanlık emri ABD ve Çin’in kritik oyuncular olarak görüldüğü YZ rekabeti bağlamında değerlendirilmelidir. Ayrıca ABD’nin bu yeni yaklaşımının Çin’de uygulanan ve merkezi yönetimin herhangi bir ulusal güvenlik çıkarının tehlike altında olduğu tespitinin sonrasında temel teknoloji yönelimlerini/kararlarını etkileyebildiği teknoloji stratejisiyle büyük bir paralellik gösterdiği dikkat çekmektedir.

Türkiye için Çıkarımlar

Türkiye son yıllarda önemli teknolojik gelişmelere tanık olmakta ve kendini küresel teknoloji trendlerine katkı sağlayan devletler arasına dahil etmeyi hedeflemektedir. Türkiye bu statüye ulaşma vizyonuyla çeşitli politikalar oluşturmaktadır. 2021’de ulusal YZ stratejisini (Ulusal Yapay Zeka Stratejisi 2021-2025) açıklayarak alan dahilinde önemli adımlar atmıştır. Birçok ülke ve kuruluşun YZ yönetimine odaklandığı ve kendi ulusal standartlarını oluşturduğu günümüz konjonktüründe Türkiye en kısa sürede kendi yönergelerini geliştirmeyi tamamlamalı ve bu düzenlemeleri bir an önce uygulamaya koymalıdır.

Ancak bu bağlamda Türkiye inovasyonu teşvik etmek ile sorumlu YZ kullanımını sağlamak arasında hassas bir denge kurmak gibi kritik bir durumla karşı karşıyadır. Bu denge Türkiye’nin gelişmiş ülkeler arasına dahil olurken vatandaşlarını ve ulusal güvenlik çıkarlarını korumasını sağlayacak temel bir etkendir. Bundan dolayı Türkiye’nin inovasyon çalışmalarını besleyen ve YZ’nin sorumlu kullanımını sağlayan stratejik bir yaklaşımı en kısa sürede geliştirmesi gerekmektedir.


Etiketler: