Libya’nın Petrol Üretememesi Dünya Piyasalarını Nasıl Etkiliyor?

Libya'da darbeci General Halife Hafter'in petrol üretimini engellemesi sonucunda ülkenin yıl başından bu yana kaybı 6 milyar doları aştı. Libya'nın piyasadan uzaklaştırılmasının etkilerini konunun uzmanlarına sorduk.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünün (OPEC) üyesi ve Afrika’da keşfedilmiş en fazla gaz rezervine sahip Libya, yıl başından bu yana darbeci general Halife Hafter’in petrol ihracatına yönelik engellemelerinden dolayı 6 milyar doları aşan bir kayba uğradı.

OPEC’in verilerine göre, ülkenin petrol üretimi, 2019’da yaklaşık 1,1 milyon varil seviyesindeyken, 2020’de 80 bin varile düştü.

Libya’nın dışındaki diğer petrol üretici ülkelerin de gelirinde bu süre zarfında petrol fiyatlarının çökmesiyle büyük düşüş yaşandı. Ancak bu düşüşün arkasındaki sebepler Libya’dakinden farklıydı.

Koronavirüs pandemisi (COVID-19) ve bunun sonucunda küresel piyasalardaki petrole yönelik talebin düşmesi, Suudi Arabistan’ın vanalarını açarak fiyatları sert bir şekilde aşağıya doğru çekmesi, petrol fiyatına büyük bir darbe indirmişti. Öyle ki varil fiyatı 20 doların altını görmüştü.

OPEC+ ülkelerinin üretimi kısmak için nisan ayında yeni bir anlaşmaya varması ve dünyada koronavirüs ile mücadele sürecinde normalleşmelerin başlaması, petrol fiyatlarında toparlama medyana getirdi.

Petrol varilinin 40 doların üstüne çıktığı son günlerde, Libya Ulusal Petrol Kurumu (NOC), ülkede petrol üretiminin yeniden artırılması için ciddi çabaların olduğunu duyurmuştu. Uluslararası toplumca meşruiyeti kabul edilen Ulusal Mutabakat Hükümetine (UMH) bağlı kurum, bu konuda bölge ülkeleriyle yürütülen müzakerelerden umutlu olduğunu ifade etmişti.

Peki Libya’da petrol üretiminin engellenmesinin dünya piyasalarına ne gibi yansımaları oldu? Bundan faydalanan taraflar var mı?

Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Enerji Uzmanı Dr. Yunus Furuncu ile eski Libya Yatırım Kurumu Başkanı Dr. Muhsin Dureyce TRT Haber’in sorularını yanıtladı.

İşte soru ve cavaplar:

Libya yaklaşık 1,1 milyon varil petrol üreten bir ülkeydi. 2020’nin başında Hafter’in talimatıyla petrol sahalarındaki vanalar kapatıldı ve ülkenin petrol gelirleri hızlı bir şekilde düştü. Libya’nın uğradığı maddi kayıp milyarlarca dolarla ifade ediliyor. Libya’nın enerji piyasasından uzaklaştırılması bu piyasaya ve fiyatlara bir etkisi oldu mu?

Yunus Furuncu: Petrol fiyatları son zamanlarda çok esnek bir eğilim içerisindeydi. Bir anda 5-10 hatta 20 dolarlık yükselişler veya inişler yaşanıyor. Ama son zamanlarda küresel ekonomideki büyümenin yavaşlamasıyla beraber petrol fiyatları çok fazla düşmeye başladı.

COVID-19 salgınından dolayı talebin çok hızlı bir şekilde düşmesi sonucunda negatif fiyatları gördük. Bu pandemiden önceki piyasalara baktığımızda yaklaşık 100 milyon varillik bir üretim olduğunu söyleyebiliriz. Libya’nın bu piyasadaki payı yaklaşık yüzde 1. Bundan dolayı Libya’da petrol üretiminin durması, küresel piyasaya büyük bir etkisi olmadı. Çok cüzi bir etkisi olmuş olabilir. Bu, genel itibarıyla başta Rusya ve Suudi Arabistan olmak üzre piyasadaki diğer büyük aktörlerin işine yarıyor.

Petrol üretememenin, dünya piyasasından ziyade Libya’nın ekonomisine büyük yansımaları oldu. Çünkü Libya ihracatının yüzde 90’ı petrolden oluşuyor.

Varil fiyatı ortalama 50 dolar iken Libya’nın petrolden geliri yaklaşık 14-17 milyar dolar seviyesindeydi. Ülke ekonomisi böyle bir gelirden mahrum oldu.

Muhsin Dureyce: Libya’da petrol üretiminin istikrarsız olması, sürekli bir vana kaptma-açma durumunun ortaya çıkması ve bu durumun bazen uzun süreler sürmesi, ülkenin itimatsız bir ham petrol kaynağı olarak değerlendirilmesine neden oldu. Bu, Libya petrolunun piyasa fiyatından 1-2 dolar daha düşük bir fiyatla satılmasına neden oldu.

Libya petrolüne olan talep ve bu petrolün küresel piyasadaki önemi, piyasanın genel durumuyla ilgili olarak değişmekte. Küresel piyasada talebin ve dolayısıyla fiyatların da yüksek olduğu dönemlerde Libya petrolüne olan ilgi artıyor. Çünkü, Libya petrolünün arz mekanizmasına katılması fiyatların yükselmesini engelliyor.

Küresel piyasadaki talebin ve dolayısıyla fiyatların düştüğü dönemlerde ise Libya petrolünün önemi azalıyor.

Koronavirüs pandemisi, küresel piyasada azalan talep ve Suudi Arabistan’ın aşırı üretim politikası etkisiyle mart ve nisan aylarında petrol fiyatlarında büyük bir düşüş yaşandı, varil fiyatı 20 doların altına inmişti. Bugün ise varil 40 dolar civarında… Libya’daki üretimin engellenmesi hangi üreticilerin işine yaradı? Libya’nın ana ihraç piyasası neresiydi? Şimdi o müşteriler petrolü hangi ülkelerden ithal ediyor?

Yunus Furuncu: Burada hangi firmalar Libya petrolünü işliyor ve satıyor sorusu önem arz ediyor. Baktığımız zaman İtalyan Eni Firması ve Fransız Total şirketi ön plana çıkıyor.

Ülkedeki petrol üretememe sorunu, petrolü kimin yöneteceğiyle ilgili. Petrolden ziyade ülkenin başındaki yönetimin kime yakın olacağı ile ilgili bir mücadele yaşanıyor. BAE, Suudi Arabistan ve Mısır, ülkenin Hafter tarafından yönetilmesini istiyor çünkü bu durumda Libya ile müttefiklik ililişkileri daha iyi gidecek. Bundan dolayı mevcut UMH hükümetine petrol sattırmayarak ekonomik olarak zayıflatmaya çalışıyorlar.

Burada önemli bir nokta var. Libya 1 milyon varil üretiyor olabilir ancak dünya küresel rezervine baktığımızda Libya bu rezervin yüzde 4’üne sahip. Dolayısıyla ortalama olarak üretim 4 milyona kadar çıkabilir.

Bu, varil ortalama fiyatının 50 dolar olarak baz alındığında 60 milyar dolarlık bir gelire tekabül ediyor. Ülkenin doğal gaz bakımından da zengin olduğunu unutmamak gerek. Henüz keşfedilmemiş kaynaklarının olabileceğini de düşünürsek, aslında Libya’nın mevcut petrol üretiminin ötesinde, sahip olduğu rezervler açısından önemli bir ülke.

Türkiye’nin mevcut tüketimi yaklaşık 1 milyon varile tekabül ediyor. Yani Libya’nın üretimi aslında Türkiye’nin tüketimini fazlasıyla karşılama kapasitesine sahip.

Daha önce Libya’nın petrolünü satın alan müşterilerin şu an ihtiyaçlarını hangi alternatif satıcılardan temin ettiği konusunu ele almak biraz farklı. Petrol piyasalarında uzun dönemli anlaşmalar oluyor veya spot piyasadan direk kontrat oluyor.

Müşteriler her zaman istediği şirketten alabiliyor. Uzun vadeli anlaşmalarda bazı avantajlar yakalanabilir. Ancak Suudi Arabistan ile Rusya arasında yaşanan krizde Riyad, üretimi de artırarak petrolüne 5 dolarlık iskonto uyguladı. Böylelikle çok fazla müşteriyi kendine çekti. Yani ülkelerin müşteri portföyü her zaman değişiklik arz edebilir.

Muhsin Dureyce: Suudi Arabistan ile Rusya arasında yaşanan petrol üretim krizi sırasında Moskova’nın üretimin daha fazla kısılması konsunda OPEC ile anlaşmaya yanaşmamasına karşın Riyad, üretimi büyük ölçüde artırmak suretiyle (fiyatları aşırı derecede düşürerek) Moskova’yı kararından vazgeçirdi. Böylelikle ham petrol fiyatlarının seviyesini yüksek tutmak amacıyla üretimin düşürülmesini öngören anlaşmayı kabul etmesini sağladı.

Bu krizin, koronavirüs pandemisiyle eş zamanlı yaşanması, Suudi Arabistan’ın üretim artışının etkisini katladı ve bundan dolayı başta ABD’de olmak üzere tüm dünyada fiyatların çökmesine neden oldu. Burada Libya petrolünün piyasada olmaması, fiyatların daha çabuk toparlanmasından yana rol oynadı. Çünkü Libya’nın yaklaşık 1 milyon varil kapasitesinin devre dışı olması, fiyatları yukarıya doğru çeker.

İtalya, Fransa, Almanya ve Çin gibi Libya petrolünün ana müşterisi konumundaki ülkeler, ihtiyacını Libya petrolünün benzerini üreten diğer ülkelerden karşılamaya alıştı. Bu üretici ülkeler, daha fazla petrol satarak karını özellikle fiyatların yüksek olduğu dönemlerde katlıyor.

Halife Hafter’in kontrolündeki Doğu Libya’dan petrolün kaçak olarak ihraç edildiği iddia edilmişti. Bu iddialar ne kadar gerçekçi? kimlere satıldığı biliniyor mu? Doğruysa bu ne anlama geliyor?

Yunus Furuncu: Halife Hafter’in bu girişimleri, savaşını destekleyecek maddi kaynaklar üretmeyi amaçlıyordu. Burada kaçak olarak satılan petrolün fazla bir etkisinin olduğunu düşünmüyorum.

Muhsin Dureyce: Libya’nın tüm bölgelerinde, kısıtlı ölçüde, petrol ürünleri kaçakçılığı yapılmaktadır. Bu faaliyetler, organize gruplar tarafından yürütülmekte. Ancak, Hafter’in savaş faaliyetlerini desteklemek için ülkeden büyük miktarlarda petrol kaçırma girişimleri tespit edilmişti.

Uluslararası toplum bu girişimlere şiddetle karşı çıktı ve kaçak petrolün satışını engelledi. Ülkenin doğusundaki limanlardan petrol ihracatına de izin verilmedi. Daha önce petrol limanlarını elinde bulunduran silahlı gruplar tarafından girişilen benzer adımlar da başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Geçtiğimiz dönemde sahada önemli kazanımlar elde eden UMH, Şarara petrol sahasını yeniden devreye sokmaya hazırlanırken Wagner milisleri üretim tesisini bastı ve bölgeyi ele geçirdi. Uzun aradan sonra açılan vanalar tekrar kapatıldı… Bu ne anlama geliyor sizce? Rusya Libya’nın petrol satamamasından yararlanıyor mu?

Yunus Furuncu: Buradaki amaç, Sarrac hükümetinin gelir elde etmesini engellemek. Bunun enerji piyasasıyla alakalı olduğunu düşünmüyorum. Tamamen UMH’nin gelirini sabote etmeye yönelik bir hamle.

Muhsin Dureyce: UMH hükümeti, Şerara petrol sahasında üretimi yeniden başlatmayı denedi. Ancak sahada bu konuyla ilgili ciddi bir çekişme vardı. Zira, üretimin sürdürülmesine karşı olan ve bu konuyu UMH’ye karşı şantaj kozu olarak kullanmak isteyen taraflar vardı.

Wagner milislerinin bölgeye girişi, Tobruk Parlamentosu Başkanı Akila Salih’in siyasi çözüm ve petrolün yeniden başlatılmasından yana bir tavır sergilemesinden sonra geldi. Burada amaç, petrolün yeniden üretilmesi ve ihraç edilmesinin önünü açacak olası bir anlaşmayı önlemek.

Libya doğal gazının ihracatı halihazırda devam ediyor. Çünkü gaz üretiminin çoğu Hafter ve Wagner gibi Hafter ile çalışan diğer silahlı milislerin kontrolünün dışında.

Wagner’in petrol denklemine müdahil olması, ABD ve Avrupa’ya büyük rahatsızlık verdi. Özellikle Libya’nın güneyindeki ülkeleri kendi nüfuz alanı olarak gören Fransa, Rusya’nın nüfuz alanından bu kadar yaklaşmasından hoşlanmıyor.

Fransa, Mısır ve BAE gibi Hafter’i destekleyen diğer ülkeler bu anlamda sahadaki durumdan yarar sağlıyor mu?

Yunus Furuncu: (Nisan ayında) OPEC+ ülkeleri aralarında anlaşarak üretimi kısmaya karar verdiler. Bunun sonucunda üretiminde 9 milyon varil eksilme hasıl oldu. Yani petrol üretici ülkeler, fiyatları yükseltmek için kendilerini de kısıtladılar.

Suudi Arabistan 11 milyon varil üretebiliyorken şu an yaklaşık 8,5 milyon varil seviyelerinde. Yani bu ülkelerin Libya’daki müdahaleleri, petrol piyasasıyla alakalı değil, Libya’daki yönetimin kendilerine yakın olması amacıyla yapılıyor.

Fransa’nın Total firması Libya’da çok aktif. Eğer oradaki yönetim Paris’e yakın olursa bu firmanın çıkarları korunacak ve belki daha fazla enerji kaynaklarına ulaşabilecek. Bu durum Türkiye için de geçerli. Eğer ki Hafter bu savaşı kazanırsa, Libya’daki Türk firmaların çıkarları sekteye uğrayabilir.

Muhsin Dureyce: Hayır, bence tam tersi. Örnek olarak Mısır’ı ele alalım. Savaştan önce yaklaşık 1 milyon Mısırlı işçi Libya’da çalışıp ülkesine yüz milyonlarca doları gönderiyordu. Bu Mısır ekonomisi önemli bir gelir kaynağıydı. Libya’daki istikrarsızlık Mısır’ın güvenliği ve ekonomisi açısından kötü bir durum.

Libya ve BAE de Libya’da istikrarın sağlanmasından karlı çıkabilir. Fransa’nın Total ve doğal gaz şirketi (Gaz de France) Libya’daki faaliyetlerini dondurmuş durumda. Oysa ki ABD’nin ‘Marathon’ petrol şirketini satın alan Fransız Total şirketi Libya’nın önemli petrol ortaklarından biri.

Gaz de France, Gadames ve Merzuk bölgelerindeki gaz sahalarında arama çalışmaları vardı. Özellikle Fransa ve Mısır’ın Libya’da istikrardan yana tavır takınması çok mantıklı bir adım olurdu. Çünkü bu sadece ekonomik değil güvenlik çıkarlarını da sağlayan bir durum.

Mısır, Libya’ya komşu bir ülke. Fransa’nın ise Libya’yla karşılıklı sahilleri var. Libya’nın güneyindeki ülkeler de Fransa için ayrı önemli bölgeler.

Libya’nın hemen kuzeyindeki Avrupa, petrol ve doğalgaz ihtiyacını hangi üreticilerden temin ediyor? Libya’nın üretim mekanizmasından çıkması Avrupa’yı nasıl etkiledi?

Muhasin Dureyce: Libya’nın doğal gazı birinci derecede Libya için önemli. Çünkü, iki ülke arasında (Akdeniz üzerinden) boru hattı bulunuyor. İtalya, Libya’nın önemli petrol müşterilerinden biri. Buna karşın, Libya İtalya’dan çok çeşitli ürünler ithal ediyor.

İspanya, Almanya ve Fransa da Libya petrolünün önemli müşterilerinden. Tüm bu devletler, aynı zamanda Libya’da petrol üretilmesinden kar eden ülkeler. Çünkü bu ülkelere ait şirketler, Libya petrolünün üretim sürecine farklı oranlarla katkı sağlıyor. Libya’da petrol üretiminin engellenmesi, Avrupa ülkelerini alternatif kaynaklara yönlendirdi. Bundan dolayı, yukarıdaki cevaplarda bahsettiğim gibi, Libya petrolü, müşterileri teşvik etmek için piyasa değerinden daha düşük fiyata satılıyor.

[TRT Haber, Röportaj: Ola Karakurt, 3 Temmuz 2020]

Etiketler: