Türkiye Hem Sahada Hem Masada | Gündem Belirleyen Söyleşiler

Bu kitapla birlikte okuyucu Türkiye’nin yakın tarihini Kriter’deki söyleşilerden hareketle okuma imkânına sahip olacak. Ayrıca geçmişin muhasebesi bugünden yapıldığında Mayıs 2016’dan bu yana yapılan söyleşilerin yayımlandığı dönemin nabzını tuttuğu ve geleceğe dönük sağlam öngörülerde bulunduğu görülüyor.

SETA Vakfı ürettiği sağlam içeriklerle Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu çet­refilli konuların aşılması hususunda güçlü bir çaba içinde. Hem içeride hem de dı­şarıda oluşan zor ajandaya rağmen Türkiye’nin pozitif bir gündemle yoluna devam edebilmesi konusunda üzerine düşen entelektüel sorumluluğu yerli ve milli bir an­layışla yerine getiriyor. Bunun bilinciyle yoluna devam ediyor. Bu kapsamda SETA güncel siyasetten dış politikaya, ekonomiden medyaya, güvenlik çalışmalarından strateji çalışmalarına kadar uzanan geniş bir alanda içerik üretiyor.

SETA kitap, rapor, analiz ve perspektif yayınlarına Mayıs 2016 tarihi itibarıyla Kriter dergisini ekledi. Aylık olarak okuyucu ile buluşan dergi güncel meseleleri daha açık, anlaşılır, popüler ve dikkat çekici bir yaklaşımla ele alıyor.

Kriter, Mayıs 2016’da ilk sayısını yayımladığında Türkiye’de siyaset, toplum ve ekonomi bağlamında yayın yapan dergi sayısı oldukça azdı. Kriter bu anlamda ço­raklaşan dergicilik alanına soluk aldırdı ve alana dair yeni yayınların öncüsü oldu.

Bu kitapla birlikte okuyucu Türkiye’nin yakın tarihini Kriter’deki söyleşilerden hareketle okuma imkânına sahip olacak. Ayrıca geçmişin muhasebesi bugünden yapıldığında Mayıs 2016’dan bu yana yapılan söyleşilerin yayımlandığı dönemin nabzını tuttuğu ve geleceğe dönük sağlam öngörülerde bulunduğu görülüyor.

Söyleşilerin okunmasını kolaylaştırmak için rahat bir tasarım yapılmasına dikkat ettik. Fotoğraflar ve spotlarla okuyucunun işini kolaylaştırmaya çalıştık.

Öte yandan kitabın ismini oluşturan “Türkiye hem sahada hem masada” ifadesi aslında Kriter’in Kasım 2016’da yayımlanan yedinci sayısının manşeti. O dönemde bu manşetin tercih edilmesinin arka planındaysa terör örgütleriyle mücadele için Suriye’nin kuzeyine başlatılan Fırat Kalkanı Harekatı yer alıyor. Kuşkusuz liderini bulan milletin 15 Temmuz’da şaha kalkması sürecin ana omurgasını oluşturuyor. Dönemin iklimini anlayabilmek için 15 Temmuz destanının bir dönüm noktası ol­duğunu unutmamak gerekir. Türkiye 15 Temmuz 2016’da FETÖ tarafından ger­çekleştirilen darbe girişimini püskürttükten sonra hem içeride hem de dışarıda milli bekasını tehdit eden unsurlara karşı atağa geçti. Bu bağlamda bir taraftan diplomasiyi etkin şekilde kullanırken diğer taraftan sert gücünü sahada göstererek kalıcı sonuçlar elde etme konusunda önemli adımlar attı. O tarihten bu yana Türkiye aynı kararlı­lığını sürdürüyor. Bu yüzden genel olarak bakıldığında birbirlerinden farklı konuları ihtiva eden söyleşilerin aslında güçlenen Türkiye vurgusuna odaklandığı görülüyor. Somut başarılara odaklanarak yoluna devam eden Türkiye’nin önümüzdeki süreçte de hem sahada sert gücünü hem de masada diplomasiyi kullanarak daha belirleyici bir pozisyon elde edeceği muhakkak.

Obama döneminde başlayan ve Trump döneminde belirginleşen liberal yaklaşım­ların ve büyük anlatıların kriz belirtileri küre ölçeğinde iyice hissedilmeye başlandı. Batılı demokrasiler adeta ölümcül bir kriz döneminden geçiyor. Avrupa ve ABD arasında yaşanan söylem ve eylem kırılmalarının giderek sertleşmesi bunun en büyük göstergesidir. Böylesi bir zaman diliminde Türkiye’nin eş zamanlı şekilde sahada ve masada bulunması güçlü bir Türkiye’nin inşası yolunda hayati derecede önemlidir.

Keyifli okumalar.

Etiketler: