Kimlik Siyaseti mi Milli Kimlik Tartışması mı?

Evet bir kimlik siyasetine tanık olacağız ancak bu 'milli çıkarları' koruyan kapsayıcı bir milli kimlik tartışması olmaya aday.

Seçim dönemlerinde “kimlik siyaseti” olgusunu tartışmaktan geri durmuyoruz.

Önceki seçimlerde dindar-seküler, Sünni- Alevi ya da Türk-Kürt ayrımları etrafında bazen açık bazen örtük polemikler seçmeni etkilemek için seferber edildi.

Suriyeli sığınmacılar konusu önümüzdeki seçimlerin ana konularından birisi olacak gibi görünüyor. Ancak yine de son günlerde muhalefet çevrelerinin CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “Alevi kimliğini” sorunsallaştıran açıklamaları, Kürt meselesi ve Alevi- Sünni farklılığının 2023 seçimlerinde siyasetin merkezine oturup oturmayacağı merakını uyandırdı. Yine, bu kimlik konuları ile irtibatlı bir diğer mesele de dış politika, güvenlik ve terörle mücadele meseleleri etrafında ülkemizin “milli çıkarlarının korunması” tartışması.

***

Ülkemizdeki kimlik tartışmasının farklı iki kimlik düzleminde yürüdüğü görüşündeyim.

İlk düzlem seküler-dindar, Sünni-Alevi ve Türk-Kürt farklılıklarının ayrıştırıcı ve ötekileştirici bağlamda ele alınması.

Geçmişte CHP, dindarların demokratik haklarını reddeden bir siyaset yürütmüştü.

AK Parti iktidarının başörtüsü ve dini eğitim alanlarında muhafazakârların taleplerini gerçekleştirmesi üzerine son zamanda CHP helalleşme söylemine geçiş yaptı.

Bu söylemin bazı öfkeli sekülerlerin rövanşist duygularını örtmediği açık. Bazı milletvekillerinin ya da yorumcuların muhafazakârlara yönelik tehditlerindeki “ötekileştirici dil” bu duyguları açık ediyor.

Aslında Kılıçdaroğlu “kavga ve hesaplaşmadan” bahsettiğinde bu kesime de mesaj veriyor. Yine de CHP’nin seçimlerde kendisini başörtüsüne hoşgörülü bir yerde konumlandıracağı anlaşılıyor.

***

Sünni-Alevi ayrımının da seçimlerde bir kimlik siyaseti unsuru olmasını beklemiyorum.

Olası cumhurbaşkanı adaylığı konusunda Kılıçdaroğlu’nun kimliğini sorun edenlere yönelik iktidar ve muhalefetten verilen tepkiler bunu gösterdi.

Farklı mezhepten olmayı ayrımcılık malzemesi yapanlar siyaseten zarar görür.

Benzer bir durum Kürt kimliği ile ilgili de geçerli. Cumhur İttifakı, PKK ve HDP ile Kürtler arasında çok açık ve geniş bir mesafe koyuyor. PKK ve HDP’nin Kürtlere zarar verdiğini söylüyor.

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, Van’daki açılış töreninde Kürtlerin haklarını ve çözüm süreci dönemi pozisyonunu sahiplenen güçlü mesajlar verdi: “Benim için Kürt kardeşlerimle Türk kardeşlerim arasında herhangi bir fark yok. Çünkü biz yaradılanı yaradandan ötürü seviyoruz. Ayrım yapamayız.

Dün yapmadık, bugün yapmıyoruz, yarın da yapmayacağız… Birileri terör örgütlerinin arkasına sığınarak, demokrasi istismarı yaparken biz sizlere ananızın ak sütü gibi helal olan hak ve özgürlüklerinizi kazandırmanın mücadelesini verdik… Ağızlarını her açtıklarında sizlerin kimliğinizin istismarını yapanların gördüğünüz her yerde yakalarına yapışın ve ‘Yeniden silaha sarılarak çözüm sürecini bitirmenizi sizden kim istedi?’ diye sorun.”

***

Seçim döneminde kimlik tartışmalarının ikinci düzleminde (milli kimlik) ise yoğun tartışmalara tanık olacağız.

Dış politika ve güvenlik konularının milli çıkarlarımız/kimliğimiz açısından nasıl ele alındığı iktidar ve muhalefet arasında kıyasıya bir söylem rekabetine dönüşecek.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğinin veto edilmesi, Yunanistan ile adaların askerileştirilmesi, Suriye ve Irak’ta PKK-YPG’ye yönelik operasyonlar ve bu konularla ilgili Batı başkentleri ile yürüyen süreç ilk akla gelen konular. Yine, Türkiye’yi önümüzdeki yüzyıla hangi milli çıkar ve kimlik tanımlamasının taşıyabileceği gündem olacak.

Uluslararası sistemde büyük güç rekabetinin savaşlara dönüştüğü (Ukrayna Savaşı bir başlangıç) ve güçlenen milliyetçiliklerin yeni belirsizlikler oluşturduğu bir dönemde “milli çıkarların korunması” söylemi basit bir “beka söylemi” olarak ele alınamaz.

Siyaset kurumunun “milli kimlik ve çıkarları koruma” söylem yarışmasını ülkemizdeki farklı kimlikleri ötekileştirmeden yapması gerekir. Türkiye’nin renkleri olan farklı kimlikleri ayrımcı dille ele alan parti ya da adaylar kendi kapsayıcı milli çıkar tanımını da seçmene benimsetemez.

Evet bir kimlik siyasetine tanık olacağız ancak bu “milli çıkarları” koruyan kapsayıcı bir milli kimlik tartışması olmaya aday.

[Sabah, 14 Haziran 2022]

Etiketler: