TURKEY/

İsrail ve Akdeniz

Akdeniz'deki oyunun aktörleri arasında, İsrail'in enerji işbirlikleri tesis etmeye çalıştığı Mısır ve GKRY de var. Her ikisi de, civarlarında keşfettikleri gazı önce kendi çaplarında tüketmek, sonra da ihraç etmek istiyor.

Malumunuz, geçtiğimiz hafta dış politikada hareketli günler geçirdik. Bu bağlamda bugün, ilgili gelişmeleri kaleme aldığım “Acı ve Umut” başlıklı yazının kaldığı yerden devam edeceğim. Nitekim havadisleri irdelerken, sayfalar çevriliyor demiş ancak İsrail’e detaylı girememiştim.

Uzun zamandır süren Türkiye-İsrail krizinin çözülerek diplomatik ilişkilerin tedaviye alınması, elbette ki arkasında çeşitli bölgesel dinamikler barındırıyor. Türkiye açısından, Ortadoğu’nun sıcak ve eriyen zemininde sağlam durabilmek, dostları artırma yaklaşımını kaçınılmaz kılıyor. Her bir el sıkışma ise, pek tabii artı ve eksilerle dolu bir paket olarak önümüze geliyor. Kanaatimce esas olan, büyük resimdeki kazanca odaklanmak…

TİCARET VE TURİZM

Tel Aviv ile ilişkilerin tazelenmesinin, çeşitli sektörlerde ikili işbirliklerine çanak tutacağı ortada… Lakin belirtmem gerekir ki; İsrail ile ticari bağlarımız söz konusu süreçte, mesela bir Rusya krizinde gördüğümüz gibi tahribata da uğramadı. Bununla birlikte, krizsiz yeni ortamın, münasebetleri sıkılaştırma potansiyeli taşıdığını ifade etmek mümkün.

Öte yandan, geride bıraktığımız soğuk dönemde turizm sektörümüzün dargınlıktan olumsuz etkilendiği bir gerçek. Zira çıkış yapan ziyaretçi verilerine göre, 2008 yılında 455 bin civarı olan İsrailli sayısı, 2011’de 82 bine çakılmıştı. İsrailli ziyaretçi sayısında son yıllarda bir toparlanma olsa da, 2015 yılında varılan 206 bin dolaylarındaki seviyenin, eski furyayı hala arattığını söylemek mümkün. Umuyoruz ki tamir olan ilişkiler, morali bozuk turizm sektörümüze yavaştan da olsa destek çıkar.

İSRAİL’İN ENERJİSİ

İsrail ile gelinen noktanın teknolojik işbirliklerini de beraberinde getirmesi konuşulurken, bu köşenin ara ara misafir ettiği bir konu olan Akdeniz enerjisini de ziyaret etmek önem taşıyor. Bu doğrultuda, 2015 sonlarında “Akdeniz’deki Kilit” başlıklı yazımda, Mısır’ın Zohr’daki doğalgaz keşfiyle enerji oyununun kızıştığını ve Türkiye’nin pek çok açıdan bölgedeki denklemlerde kilit rolde olduğunu anlatmıştım. Ve bu bağlamda, İsrail’in Türkiye’ye yakınlaşma güdüsünün arkasında, enerjinin de hatırı sayılır yeri olduğuna dikkat çekmiştim.

İşte yeni döneme girmenin bayramı ve hatta arifesinde de, Tel Aviv’in en heveslendiği meselenin bu olduğu gözden kaçmıyor. Bakınız; İsrail Enerji Bakanı Steinitz’in, Leviathan doğalgazının Türkiye pazarını hedeflediğine ve projenin hızla gerçekleştirilebileceğine dair söylemleri.

Peki, İsrail için Türkiye hattı neden kritik önem arz ediyor?

Hatırlayacaksınız; Akdeniz’deki oyunun aktörleri arasında, İsrail’in enerji işbirlikleri tesis etmeye çalıştığı Mısır ve GKRY de var. Her ikisi de, civarlarında keşfettikleri gazı önce kendi çaplarında tüketmek, sonra da ihraç etmek istiyor. Bunun için de bir süredir, Yunanistan’ı da eklemleyerek dayanışmanın yollarını aramaktalar. İsrail özelinde bakacak olursak da; öteden beri tartışılan birkaç alternatifi hatırlamakta yarar var:

* Bu alternatiflerden biri, Leviathan gazının Mısır’da LNG’ye dönüşerek oradan Avrupa’ya ulaştırılması ancak bu seçenek, gerek rekabet dezavantajı gerekse Zohr sonrası söz konusu sıvılaştırma tesislerinin nazlanma ihtimali nedeniyle pek cazip gelmiyor.

* Bir diğer opsiyon ise, son tahlilde Yunanistan’a varıp İtalya’ya uzanacak bir boru hattı fakat burada da vakit ve nakit açısından dezavantajlar aşikar.

* Yunanistan menzili, ayrıca bir alt şık olarak, Kıbrıs’ta konumlanacak Vasilikos LNG tesisleri üzerinden de konuşulmakta olsa da, açıkçası bu seçeneklerin hiç biri İsrail’e Türkiye güzergâhı kadar makul gelmiyor.

* Bu bağlamda, Leviathan’dan Türkiye’nin güney sahillerine döşenecek bir boru hattı, mesafe ve maliyet avantajı kazandıracakken, Türkiye’ye ve sonraki aşama olarak da buradan Avrupa’ya açılmayı planlıyor. Bizim için ise, hem kaynak çeşitlendirme hem de enerjide köprü olma avantajı vaat ediyor.

YA KIBRIS?

Bununla birlikte, işbirliği önündeki bir ilgili engebe, Kıbrıs olmaya devam ediyor. Nitekim İsrail’den Türkiye’ye uzanacak boru hattı, Lübnan ve Suriye sularını diskalifiye edecekse, Kıbrıs’ın ekonomik bölgesinden geçmek durumunda… Bu ise, zaten tartışmalı olan mevzu gereğince, GKRY tarafının mızıkçılık yapmasını göz önüne almak anlamına geliyor. Tabii bu noktada, süregelen İsrail-GKRY enerji dostluğu ve arayışları, Türkiye’yi de işe entegre eden ortak bir işbirliğine gidebilir mi sorusu akla gelmiyor değil. Sorunun cevabı ise, büyük ölçüde adadaki gelişmelere de bağlı olacak.

Sonuç olarak ise, enerji meselesinin, Akdeniz’deki rüzgârların yönünü belirlemede güçlü bir etken olacağına şüphe yok. Ve geride bıraktığımız süreçte İsrail’in Türkiye ile enerji yakalamasına soğuk bakan Rusya ve Mısır’la ilişkilerimizin yumuşamasının, bölgede müstakbel işbirliklerinin realize edilebilmesi adına anlam taşıyacağını da ekleyelim.

İsrail uzlaşmasının ekonomik fırsatları bu şekilde özetlenebilecekken, anlaşmanın heyecanıyla yola çıkan Lady Leyla da önceki gün Aşdod’a ulaşmış. Geminin taşıdığı yardımlar, umuyoruz ki, Gazze halkına bir yudum bayram tadı verebilir. Bu vesileyle, Gazze’den Türkiye’ye tüm İslam âleminin bayramını, en içten birlik ve huzur dualarıyla kutlarım.

[Yeni Şafak, 5 Temmuz 2016]

Etiketler: