İş Gücüne Katılımda Toparlanma Var

Türkiye’de işsizlik rakamları salgın döneminde gelişmiş ülkelerdeki kadar dramatik bir değişiklik göstermedi. Yaz aylarında başlayan toparlanma kendini işgücü piyasasında da göstermeye başladı

Türkiye’de işgücü piyasası oldum olası kırılgan bir yapıya sahip. Ekonomik büyümenin güçlü performans gösterdiği dönemlerde bile işsizlik oranını tek haneli rakamlara indirmede zorluk yaşadık. Son yıllarda daha sıkıntılı bir tabloyla karşılaştık. 2018’deki kur şokunun reel sektör üzerindeki olumsuz etkilerinden dolayı işsizlik oranı yüzde 14’e kadar çıkmıştı. Kur şokunun işgücü piyasası üzerindeki etkilerini bertaraf edemeden üzerine bir de koronavirüs şoku geldi. Böylesi devasa bir şok haliyle istihdamı negatif etkiledi.

Kısa çalışma ödeneği ve işten çıkarmaların geçici süreliğine yasaklanması gibi politikalar, istihdam üzerinde oluşabilecek daha büyük tahribatların önüne geçti veya zamana yayılmasını sağladı. Özellikle kısa çalışma ödeneği salgın döneminde verilen desteklerin belki de en anlamlısı. Yapılan anketler de şirketlerin bu politikadan oldukça memnun olduklarını gösteriyor. Bu politikalar neticesinde Türkiye’de işsizlik rakamları salgın döneminde gelişmiş ülkelerdeki kadar dramatik bir değişiklik göstermedi. Ancak, yine de işgücü piyasasına dönük olarak dikkatle takip edilmesi gereken bazı dinamikler mevcut. Tıpkı işgücüne katılım oranında yaşanan düşüş gibi.

İş Gücüne Katılım

FRENLEYİCİ FAKTÖRLER

Ekonominin uzun süre potansiyelinin altında bir performans sergilemesi, işlerini kaybeden insanların yeni iş bulmak için harcadıkları sürenin uzamasına neden olur. Süre uzadıkça iş aramaktan bunalan bazı insanların işgücü piyasasını geçici veya kalıcı biçimde terk ettikleri görülebilir. Kur şoku ve koronavirüs salgını gibi faktörlerden dolayı Türkiye ekonomisi 2018’den bu yana potansiyelinin altında bir performans sergiliyor. Bu durumun bir yansıması olarak salgının ilk dalgasında işgücüne katılım oranında hissedilir bir gerileme yaşandı. Bundan dolayı da istihdamda yaşanan kayıplara rağmen işsizlik oranındaki artış sınırlı kaldı. İşten çıkarma yasağı ve kısmi çalışma ödeneği işsizlik oranındaki artışı frenleyen diğer faktörler.

Yaz aylarında başlayan ekonomik toparlanma kendini işgücü piyasasında da göstermeye başladı. İşgücüne katılım ve istihdam rakamlarında artış var. İşsizlik oranında sınırlı da olsa bir geri çekilme yaşanıyor. Salgının etkisiyle yüzde 51’den 47’ye kadar gerileyen işgücüne katılım oranı yeniden yüzde 50’yi gördü. Bu arada işgücüne katılımda yaşananların sadece bize has olmadığını bilelim. Örneğin, ocakta yüzde 63.4 olan ABD’de işgücüne katılım oranı, nisanda 60.2’ye geriledikten sonra ekonomik toparlanmayla birlikte yüzde 61.5’e çıktı.

Mevsimsel etkilerden arındırılmış (MEA) verilere göre, Türkiye’de yılın başından ekonomik aktivitede dibin görüldüğü nisan ayına kadar geçen sürede 1.9 milyon istihdam kaybı yaşandı. Sonraki aylarda 1.5 milyon yeni istihdam oluşturuldu. Ocak-nisan döneminde işgücü piyasasını terk eden 1.8 milyon insan varken, sonraki aylarda ise işgücüne katılımda 1.3 milyonluk artış yaşandı. MEA verilerine göre, ocakta yüzde 12.8 olan işsizlik haziranda yüzde 14’le zirveyi gördükten sonra eylülde 12.7’ye geriledi.

Çok boyutlu ve koordineli politikalar

İşgücü göstergelerinde toparlanma yaşansa da işsizlik rakamları halen makul görülebilecek seviyelerin çok üzerinde. İşten çıkarma yasağının kaldırılmasından sonra bu sayıların daha da artma riski var. Enflasyonla mücadeleyi merkeze alan bir ekonomi politikası anlayışına geçiş yaptık. Ama bu tercih, işsizlikle ilgili yapısal problemlerin çözümüne dönük politikalar için engel teşkil etmiyor. Ekonomik toparlanmanın toplumun geneli tarafından hissedilmesini sağlayacak politikalara ihtiyacımız var. Salgın sonrasında yükselişe geçmesi beklenen dijitalleşme ve otomasyon eğilimlerinin istihdam üzerindeki olası olumsuz etkilerini hesaba katarak şimdiden kapsamlı politikalar geliştirmeliyiz. Mevzu bahis istihdam olunca eğitim, teknoloji ve ekonomi politikalarını birbirinden ayıramazsınız. Dolayısıyla, işsizliğe yönelik geliştirilecek politikaların çok boyutlu ve koordineli biçimde tasarlanıp devreye sokulması gerekiyor.

[Sabah, 13 Aralık 2020]

Etiketler: