Her Şey Değişirken Siyasal Partiler Aynı Kalamaz

Türkiye siyasetinin mevcut durumunda, AK Parti’nin siyaset tarzını, anlayışını, dönüşüm ve değişim taleplerini diğer partilerin konumu ile karşılaştırarak ortaya koymak meselenin anlaşılmasını çok daha kolaylaştırır.

Bir önceki yazıda, iktidar dönemleri açısından AK Parti’nin yönetme pratiğini dört dönem üzerinden ele almıştım. Bu yazıda ise on altı yıllık dönemde AK Parti’nin süreklilik arz eden “siyaset etme tarzı”nı tartışacağımı belirtmiştim.

Altını çizmekte fayda gördüğüm bir husus var. Son günlerde AK Parti analizlerinin çoğunda, sanki on altı yıllık dönemde diğer her şey sabit, sadece AK Parti’nin siyaset yapma tarzında bir değişiklik olduğu gibi bir kabul var.

Nasıl bir siyaset izlemesi gerektiğine yönelik tavsiye verenlerin bazıları, AK Parti’nin “2001’deki fabrika ayarlarına dönmesini” söylüyorlar.

Kastettikleri, “kuruluş ruhu” ya da “dava şuuru” ise bunun bir anlamı olabilir.

Ancak, 2001’deki siyaset anlayışı ve tarzına dönmekten bahsediliyorsa, bunu tavsiye edenlerin kendisine, “siz 2002 öncesi Türkiye’sine dönmek ister misiniz” diye sormak gerekiyor.

On altı yıllık AK Parti iktidarı döneminde dünyadaki siyasi anlayışlar, parti siyasetleri, toplumların siyasetten beklentileri ve siyasete yaklaşımları değişti.

Çünkü küresel düzendeki altüst oluşlar, terörün küreselleşmesi, güvenlik anlayışlarındaki radikal değişiklikler ve ekonomik krizler seçmenlerin siyasete bakışını ve siyasetten beklentilerindeki önceliklerini değiştirdi.

Küresel düzendeki tüm krizlerin, Türkiye’nin bulunduğu bölge ve coğrafyada çok daha yoğun yaşanması ve travmatik sonuçlara yol açması Türkiye’yi, başta siyasal partiler olmak üzere, tüm alanlarda çok daha derinden etkiledi.

Küresel oyuncuların Orta Doğu merkezli kendi bölgesel politikalarını dizayn etmek için Türkiye’ye karşı her türlü kriz senaryosunu devreye sokmaları da, Türkiye’de hem iktidarın hem de muhalefetin normal siyasetin sınırlarını zorlamasına yol açtı.

AK Parti tüm bu krizlerle baş edebilmek ve Türkiye’nin bu krizlerden en az zarar görmesini sağlamak için birçok manevra yapmak zorunda kaldı.

Bu süreçlerde ana muhalefet partisi CHP ve FETÖ gibi bazı örgütlerin uluslararası çevrelerin Türkiye’ye yönelik her kriz senaryosunu AK Parti’nin iktidardan düşmesi için desteklemesi, siyasetin tüm dinamiklerini etkiledi.

Dolayısıyla, AK Parti’ye yönelik değişim ve dönüşüm taleplerini ve beklentilerini, on altı yılda Türkiye’nin içinden geçtiği siyasal, toplumsal ve ekonomik anlamdaki dönüşümü de göz önünde bulundurarak değerlendirmek gerekiyor.

Türkiye siyasetinin mevcut durumunda, AK Parti’nin siyaset tarzını, anlayışını, dönüşüm ve değişim taleplerini diğer partilerin konumu ile karşılaştırarak ortaya koymak meselenin anlaşılmasını çok daha kolaylaştırır.

***

Genel, yerel ve halk oylamaları dahil toplam 12 seçimde toplumun çok farklı kesimlerinden oy alması dikkate alındığında, “siyasi ve demokratik konsensüs” konusunda, AK Parti’ye nazaran diğer partiler çok daha fazla dışlayıcıdır.

Bu anlamda, AK Parti’nin siyasette “toplumsal meşruiyet arayışı” diğer partilerden fazladır.

Yine diğer tüm partilerin toplamından daha fazla oy alıyor olması dikkate alındığında, farklı kimliklere ve toplumun farklı katmanlarına ulaşma bağlamında AK Parti daha kapsayıcıdır. Yani farklı grup çıkarlarının uzlaştırılmasında  başarılıdır.

Birden fazla çok katmanlı politika geliştirme becerisi ile “ekonomik ve sosyal politikalardaki başarısı”, uzun dönem siyasette kalıcılığını garanti etmektedir.

İktidara gelmesinin ardından, siyasi alanı normalleştirmesi ve demokratikleştirici birçok adım atması, son birkaç senedir muhalefetin AK Parti’ye yönelik “anti demokratik uygumalar” ve “otoriterlik” bağlamındaki eleştirilerini toplumsal düzlemde etkisizleştirmektedir.

Karizmatik liderlik etrafında AK Parti’nin kenetlenmesi, muhalefetin siyaset yapma kapasitesini düşürmektedir. “Erdoğan siyaseti”nin çıtasının yüksek olması, seçmen nezdinde diğer muhalefet liderlerine yönelik beklentiyi de yükseltmektedir. Dolayısıyla, AK Parti karşıtı seçmenler sürekli bir “ideal lider arayışı” ile kendi partilerini de önemsizleştirmektedir.

Muhalefetin 12 seçimdir başarısız olmasından dolayı kendi iç çekişmelerine odaklanması, toplum için uzun dönemli alternatif politika  önerisi geliştirmesini engellemektedir.

Bu açılardan bakıldığında, AK Parti’nin siyaset tarzı ve bunun Türkiye siyasetini şekillendirme kapasitesi daha kolay anlaşılır.

[Türkiye, 19 Ağustos 2017]

Etiketler: