HDP / PKK

YILLARDIR gereksiz bir ayrıştırma çabası var. PKK ve HDP’nin farklı türler olduğu iddia edilir.
Aslında iddia edilmez. Öyle ümit edilir.
Çünkü sivil siyasete imkân tanımak istiyoruz. Terörden çok çekmiş bir toplumda güvenlik ve huzur arayışı nedeniyle insanlar yutkunuyor. Terörle ilişkisi bu kadar organik olan bir kuruma bile siyasetin içinde kalması telkin ediliyor.
HDP’nin Türkiye partisi olması gerektiği lafı yıllarca söylendi. Halbuki bırakın bir Türkiye partisi olmayı HDP parti bile olmayı beceremedi. Bırakın becermeyi zaten hiç istemedi.
HDP’nin siyasi bir parti olmak ve siyasi çözüm arayışı sürdürmek gibi bir hedefi hiç olmadı. Baştan beri bir terör örgütünün uzantısı olmak dışında hiçbir işlevi olmadı.
Normalde terörün siyasi bir hedefi olur. Terör örgütleri siyasi hedefleri gerçekleştirmek adına silahlı birimlerini kurarlar. Yani terör siyasi hedefin bir amacı olarak anlatılır.
Ancak PKK-HDP arasında bu ilişki tersinden kurulmuş.
Siyasi kanat askeri kanat için oluşturulmuş.
Yani siyaset şiddetin bir aracı haline dönüşmüş.
PKK terörü öylesine uzun bir tarihi döneme yayıldı ki ve bu süre zarfında öylesine başarısız oldu ki, bir yerlerde ayrılıkçı ve siyasi bir hedefi varsa dahi onu da unuttu. Kendi varlığını sürdürmek için şiddet üreten profesyonel bir örgüte dönüştü.
Şiddetle tek başına yürüyemediği için ve varlığını sürdüremediği için siyaseti bir aparat olarak kurdu. Türkiye’nin içinde de bunu sanki sivil siyaset arayışı varmış gibi sundu. Terörden bıkmış bir toplumda da bu arayış zaman zaman ciddiye alındı. Şans verildi. Ama her seferinde bu siyasetin gerçek olmadığı ortaya çıktı.
PKK şiddet için yaşan bir örgüttür. HDP de onun siyasi dilidir. PKK amaçsızca şiddet üretir. HDP şuursuzca PKK’yı savunur. Kimse kendini kandırmasın. Ne HDP ne PKK siyasi müzakereyi akıllarından bile geçirmiyor. Savaş için yaşayan bu kurumlar her ne olursa olsun savaşmaya devam edecektir. Hak ve hukuk arayışı falan yoktur.
Belki eskiden olsa bu söylediklerim tartışmaya açık olurdu. Ancak çözüm sürecini yaşamış bir toplumda hala aynı teraneyi söyleyen adamın iyi niyetinden şüphe ederim.
Türkiye tarihinin en ciddi ve kapsamlı demokratikleşme projelerinden biri olan bu sürecin nasıl sömürüldüğünü ve kötüye kullanıldığını hep beraber izledik.
Çözüm arayışını PKK silahlanmak için bir fırsat olarak gördü. HDP ise yine ona araç olmaktan vazgeçmedi.
Geçemez de.
Tarihinin en yüksek oyunu alan HDP hendek siyasetini destekledi.
Siyaset karşıtlığı sergiledi. Şiddeti savundu. HDP’nin en üst düzey yetkilileri bugün birçok cinayetin azmettiricisi konumunda yargılanıyor.
Hepsi PKK cenazelerini terör şovuna çevirdi. Türkiye’yi ve Türk halkını açıktan tehdit etti. “Sırtımızı PKK’ya dayıyoruz” demekten çekinmedi.
Bazı eylemlerin legal alanda duruyormuş gibi olması onun legal olduğu anlamına gelmiyor. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir devlet HDP gibi bir partinin PKK gibi örgütü bu kadar açıkça desteklemesini kabullenemez.
Gözümüzün içine baka baka yapılan bu terör destekçiliğine karşı devlet kendini ve vatandaşlarını korumak zorundadır. AK Partililer’e Suruç’ta yapılan silahlı saldırı bunun en son göstergesidir.
Ne HDP ne PKK siyasetin içinde.
İkisi de boğazına kadar terör ve şiddete gömülmüş durumda. Bildiği tek dil şiddet dili. İkisi de birbirinden farklı değil. Kimse kimseyi kandırmasın.
HDP siyasi parti falan değil. PKK şiddetinin legal alandaki göstergesidir.

.

[Takvim, 17 Haziran 2018]