SETA > Yorum |
Ha George Ha Selahattin

Ha George, Ha Selahattin!

HDP, sadece Türkiye'de değil, uluslararası alanda da PKK'nın sözcülüğünü yapıyor. Devletin, teröre karşı meşru savunma hakkını, "devlet terörü" olarak pazarlamaya çalışıyor.

George iÅŸ görüÅŸmesine gitmiÅŸ. GörüÅŸme gayet güzel geçmiÅŸ. Söz gelmiÅŸ ücrete. Bizimki "elime ne geçer" diye sormuÅŸ. "2000 dolar ile baÅŸlarız, iÅŸler iyi giderse 3 ay sonra 3000 olur" cevabını alıvermiÅŸ.
George, cebinden hesap makinesini çıkarmış, toplamış, çıkarmış, bölmüÅŸ, bir ÅŸeyler yapmış. Sonra telefonla sağı solu aramış, müzakerelerde bulunmuÅŸ. Ardından ayaÄŸa kalkmış, ÅŸaÅŸkın ÅŸaÅŸkın kendisine bakan ÅŸirket yetkilisine dönüp "ben 3 ay sonra geleyim" demiÅŸ. Sonra ne olmuÅŸ peki? Bilmiyorum, ama bildiÄŸim George halen iÅŸsiz.
***

Dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan olma hali iÅŸte. Fakat bir baÅŸka hal daha var burada. "Hatice'ye deÄŸil, neticeye bak diyen" kolaycılık hali. Süreci yok sayıp, sonuç elde etme konformizmi. Gayret göstermeden, yük yüklenmeden, inisiyatif almadan, bedel ödemeden kazanç elde etme beklentisi.
***

Bugünkü terör ortamına bakıp da bunun nedeninin çözüm süreci olduÄŸunu söylemek tam da böylesi bir konformizm. Bununla güya "çözüm süreci olmasaydı bugünkü terör ortamı olmazdı" denmek isteniyor. Çözüm süreci olmasaydı, terör ortamı çok daha derinleÅŸmiÅŸti. Türkiye bütün bileÅŸenleriyle Suriye iç savaşının parçası haline getirilmiÅŸti. Dahası devletin PKK terörü ile savaÅŸmak için uluslararası arenada bir meÅŸruiyeti olmayacaktı. Elbette, bunu söyleyenlerin maksadı, çözüm sürecini baÅŸlatan siyasi iradeyi ötekileÅŸtirmek, kara propaganda malzemesi devÅŸirmek.
***

Fakat bizim George'un hali en çok Selahattin Bey'in durumuna benziyor. O da müzakerelerini etti. 40 yıldır siyasi baÅŸarı namına hiçbir halt elde edememiÅŸ Türkiye sosyalistleriyle. ErdoÄŸan'dan nefret eden beyazlatılmış Türklerle... Siyasetçilere 13 yıldır "siz hancısınız biz yolcu" diye posta koyamayan medya spekülatörleriyle... Paralel yapı unsurlarıyla... Sonra da, "ben ÅŸimdi masadan kalkayım, daha iyi ÅŸartlar saÄŸlandığında gelirim" dedi.
***

Bugünlerde ÅŸunu çok duyar olduk: "HDP, PKK baskısından bir kurtulsa iÅŸte o zaman demokratik bir siyasi aktöre dönüÅŸür." Ne yazık ki dönüÅŸemez. HDP, PKK'nın varlığından çok fayda gördü. PKK'nın silahlı gücü, HDP için DoÄŸu'da imkân, Batı'da bahane olarak iÅŸ gördü. Hâlâ da görmeye devam ediyor. HDP'nin siyasi misyonu, PKK'nın sözcülüÄŸünü yapmak, onun fiillerini meÅŸrulaÅŸtırmaktır.
***

HDP, sadece Türkiye'de deÄŸil, uluslararası alanda da PKK'nın sözcülüÄŸünü yapıyor. Devletin, teröre karşı meÅŸru savunma hakkını, "devlet terörü" olarak pazarlamaya çalışıyor. PKK'yı devlet tarafından bitirilmeye çalışılan bir "halk hareketi" olarak yansıtıyor.
Arada sırada kendince inandırıcı olmak için PKK'ya da mesafeli olduÄŸu izlenimi uyandırmaya çalışıyor. Fakat bu zaman zaman Kandil'de rahatsızlık uyandırıyor. EÄŸer bu rahatsızlığın farkına varılırsa derhal "yanlış anlama" düzeltiliyor. Farkına varılmazsa Kandil'den "ayar" gecikmiyor.
***

Son olarak Selahattin Bey, Financial Times'a bir röportaj verdi. Röportaj, Selahattin Bey'i beyaz gömlekli bir barış meleÄŸi olarak sunmaya çalışan paralel yapı ve beyazlaÅŸtırılmış Türk medyasını çok memnun etti. Keyifle "DemirtaÅŸ: PKK'nın misilleme taktikleri kirli dedi" baÅŸlıklı haberlerini yaptılar.
Çok deÄŸil, 1 saat sonra HDP genel merkezinden düzeltme geldi: "EÅŸbaÅŸkanımız DemirtaÅŸ öyle demedi!" "EÅŸbaÅŸkanımız" PKK'ya hiç kötü söz söyler miydi? Gerçekten de dememiÅŸti.
DemirtaÅŸ, Ceylanpınar'da yatağında uyuyan iki polisin PKK tarafından ÅŸehit edilmesi olayını, PKK'nın üstlenmiÅŸ olmasına aldırmadan, "provokasyon kokan kirli bir eylem" olarak niteliyordu. Aklınca onu da devlete yıkmaya çalışıyordu.
***

Siyasal hedonizmin her yanı sardığı bir ortamda Schmidt'in ÅŸu sözünü ÅŸifa niyetine aktarayım: "Mutluluk önemlidir ama anlam daha önemlidir..."

[Sabah, 6 AÄŸustos 2015]