20 Mayıs 2023 | Japonya'nın Hiroşima kentindeki G7 Liderler Zirvesi ikinci gününde devam ediyor. Liderler, ortak açıklamada, Ukrayna krizi dahil çeşitli konulara değindi. (Fotoğraf: David Mareuil / AA)

G7’nin Rusya ve Çin’e Mesajları

Ukrayna lideri Zelenski’nin Hiroshima’daki G-7 zirvesine katılması oldukça simgesel bir öneme sahip. Hiroshima tercihi nükleersiz bir dünya mesajı verirken Zelenski’nin zirveye sürpriz katılımı Rusya’nın nükleer silah kullanma ihtimaline de dikkat çekmiş oluyor. Bu vurguya ilaveten G-7 ülkelerinin Zelenski’ye açıktan destek vermesi ve Biden’ın F-16 açıklaması da Rusya’ya gözdağı niteliğinde siyasi gelişmeler olarak öne çıktı. Tayvan konusunda Çin’e de ‘sakın ha’ mesajı gönderilerek G-7 oluşumu bugüne kadarki en fazla siyasi mesaj içeren toplantısını yapmış oldu.

Ukrayna lideri Zelenski’nin Hiroshima’daki G-7 zirvesine katılması oldukça simgesel bir öneme sahip. Hiroshima tercihi nükleersiz bir dünya mesajı verirken Zelenski’nin zirveye sürpriz katılımı Rusya’nın nükleer silah kullanma ihtimaline de dikkat çekmiş oluyor. Bu vurguya ilaveten G-7 ülkelerinin Zelenski’ye açıktan destek vermesi ve Biden’ın F-16 açıklaması da Rusya’ya gözdağı niteliğinde siyasi gelişmeler olarak öne çıktı. Tayvan konusunda Çin’e de ‘sakın ha’ mesajı gönderilerek G-7 oluşumu bugüne kadarki en fazla siyasi mesaj içeren toplantısını yapmış oldu.

Zirveye Brezilya, Hindistan, Endonezya, Kore ve Avustralya gibi ülke liderlerinin de katılarak Zelenski’yle görüşmeleri, Rusya açısından endişe vericiydi. Ukrayna’nın işgali konusunda çekimser kalan ‘Küresel Güney’ ülkelerinin Zelenski’yle görüşmeleri Ukrayna’ya desteğin sadece Batı’yla sınırlı olmadığını gösteren nitelikteydi. Rusya Bahmut’u ele geçirdiğini ilan ederek Zelenski’nin zirvedeki etkisini kırmaya çalışsa da Ukrayna’ya destek mesajları savaşın kısa vadede bitmeyeceğine ve Rusya’nın ödeyeceği maliyetin artacağına işaret ediyor.

Dünyanın en büyük ekonomilerinin bir araya geldiği G-7 zirvesine Ukrayna konusunda tarafsız kalmaya çalışan Hindistan ve Brezilya gibi ülke liderlerinin çağırılması Zelenski açısından ayrı bir fırsat yarattı. Geçen hafta Suudi Arabistan’a giden Ukraynalı lider, Modi ve Lula gibi Batı’yla ilişkileri önemseyen ancak Rusya’yı karşısına almak istemeyen liderleri ikna etmeye çalıştı. Bu liderlerin Rusya karşısına geçmelerini beklemek gerçekçi olmaz ama Zelenski’yle görüşmeleri dahi Moskova’ya mesaj için yeterli sayılabilir.

Başkan Biden’ın Ukraynalı pilotlara F-16 eğitimi verilmesi konusunda Avrupa’yla birlikte çalışacağını ve müttefiklerin F-16 tedarikine karşı duruşundan vazgeçtiğini açıklaması Zelenski için önemli bir zafer sayılır. Batı’dan sürekli ağır ve daha sofistike silahlar isteyen Ukraynalı liderin talepleri Rusya’yı nükleer silah kullanmaya veya çatışmaları kontrolsüz bir noktaya taşıma kaygılarına takılıyordu. Rusya’nın doğrudan hedef alınmayacağı garantisi karşılığında yapılan F-16 eğitimi ve tedariki açıklaması savaşın seyri açısından kritik önem taşıyor.

Bugüne kadar hava savunma sistemleri Rusya’nın hava üstünlüğünü engelliyordu, F-16’lar ise Ukrayna’nın hava sahasını etkin bir biçimde korumasını sağlayabilir. F-16’ların gönderilmesi zaman alacaktır ve savaşın halihazırdaki seyrine kısa vadede etki etmeyebilir. Ancak bu adımla Rusya’nın savaşa ara verip ileride tekrar işgal girişiminde bulunması senaryosuna da şimdiden hazırlık yapılmış oluyor. NATO entegrasyonu sorunu bulunmayan F-16’lara sahip olması Ukrayna’nın bu ittifaka üyeliğinin altyapısını da hazırlamış olacak.

Zelenski G-7 zirvesinde çevirim içi katılım önerilerini reddederek dünyanın ekonomik liderleriyle bizzat bir araya gelmekte ısrar etti. Suudi Arabistan gezisinin hemen sonrasında tarafsız kalmaya çalışan ülkeleri ikna çabasını sürdürmek için fırsat buldu. F-16 açıklamasıyla askeri yardım konusunda önemli bir stratejik kazanım elde eden Zelenski’nin diplomatik atağı Rusya’nın uluslararası arenada yalnızlaştığı görüntüsünü vermeyi belli oranda başarmış oldu. Buna karşın Rusya’nın önümüzdeki günlerde diplomatik bir karşı atak geliştirmeye çalışması şaşırtıcı olmaz.

Biden yönetiminin Ukrayna’nın işgalinin başından beri Rusya’ya karşı tavır alma konusunda birçok tereddüde ve zaman zaman yaşanan sorunlara rağmen Avrupa’yı bir arada tutmayı başardığı söylenebilir. G7 zirvesinde yaşananlara bakıldığında bundan sonra Rusya’ya karşı denge politikası izleyen güçlerin ikna edilerek cephenin genişletilmesi hedeflendiği söylenebilir. Ancak Biden’ın içeride yaşadığı borç limiti krizi küresel liderlik konusunda elini zayıflatırken Rusya’ya ve Çin’e verilen mesajların diğer ülkeler üzerinde ne kadar etkili olacağı şüpheli.

2014’te Kırım’ın ilhakı sonrasında Rusya G8’den çıkarılmıştı. G7 son yıllarda özellikle Çin’e karşı ortak tavır geliştirmeye çalışırken Ukrayna liderinin boy göstermesi ‘zenginler kulübünün’ Rusya-Çin birlikteliğine gitgide daha açıktan karşı koymak istediğini gösteriyor. Rusya Ukrayna’ya desteği sadece Avrupa ve ABD’ye mahsus ve dünyanın geri kalanından yoksun Batılı bir inisiyatif olarak mahkûm etmeye çalışırken Çin de Batı’yı yeni bir Soğuk Savaş peşinde olmakla suçluyor. G7’nin Zelenski’nin ve ‘Küresel Güney’ liderlerinin katılımıyla bu iki tezi boşa çıkarmaya çalıştığı açık.

Biden’ın Rusya ve Çin’e karşı çabalarına Avrupa’yla birlikte diğer müttefiklerini ve dahası tarafsız ülkeleri dahil etmeye çalışma çabasının kalıcı olup olmayacağı iç siyasi gelişmelere de bağlı olacak. Borç limiti krizi yanında Cumhuriyetçi başkan aday adaylarının parti içi yarışta öne çıkmak için Ukrayna’ya desteği ve Rusya’yla köprülerin atılmasını eleştireceği bir döneme giriyoruz. ‘Topal ördek’ döneminde Kongre’den ciddi bir destek alması zor görünen Biden’ın ABD’nin küresel liderlik iddiasının kalıcı olması için hem bütçe sorununu çözmesi hem de 2024 seçimlerini kazanması gerekecek. Zira Trump ve DeSantis gibi muhtemel Cumhuriyetçi adayların Biden’ın hedeflediği NATO ve G7 gibi çok uluslu ittifaklar üzerinden küresel liderlik iddiasını paylaşmadıkları ortada.

[Yeni Şafak, 24 Mayıs 2023]

Etiketler: