Fransız Araştırmacı Léonard Faytre Sarı Yelekliler Hareketini Yorumladı

Paris'teki 'Sarı Yelekliler'in gösterileri giderek şiddetleniyor. Fransız polisinin göstericilere karşı sert müdahelesi sonucu olaylar giderek büyümeye devam ediyor. SETA Avrupa Araştırmacısı Leonard Faytre, Fransa'dan bütün Avrupa'ya yayılan olayların arka planını yorumladı.

1-Fransa’da 2 haftadır devam eden protesto gösterileri var. Çok sayıda kişi bu eylemlerde gözaltına alındı. Olayların başına gidersek, bu eylemler neden başladı?

“Olaylar ilk başta sosyal medyada akaryakıt fiyatlarının pahalılığına karşı bir hareket ile başlamıştır. Mayıs 2018’de Priscillia Ludosky adında bir aktivist “change.org” platformunda akaryakıt fiyatlarının inmesini talep etmeye yönelik bir dilekçe hazırlayarak imza toplamaya başladı. Ardından 17 Eylül’de Macron Hükümeti Fransa’nın 2019 bütçesi kapsamında dizel ve benzin için ekstra vergiler koyacağını ilan etti. Birkaç gün içinde Ludosky’nin dilekçesini imzalayanların sayısı 10.000’den 500.000’ne kadar yükseldi. Bunun üzerine Eric Drouet adında bir tır sürücüsü Facebook üzerinden 17 Kasım’da bütün Fransa’da yol kapatma ve eylemler düzenlenmesi çağrısı yaptı. Bu çağrının sosyal medyada farklı mecralarda paylaşmasıyla beraber “Sarı Yelek” sembolünü kullananan hareket ortaya çıktı. 17 Kasım’daki ilk protestolardan itibaren öne çıkan bazı şahıslar Sarı Yelekli protestolarının “sözcüleri” olarak kabul edilmeye başlanmıştır. 17 Kasım’dan bugüne kadar hem hafta içi ve hafta sonunda eylemler düzenlemeye devam etmektedir. Ludosky’nin siber dilekçesi ise bügüne kadar 1 milyondan fazla imzaya sayısına ulaşmıştır.”

2- Macron yönetimi de bu protestolar karşısında geri adım atmıyor. Eylemleri gerçekleştiren bu Sarı Yelekliler kimlerden oluşuyor ve tam olarak ne istiyorlar?

“Herhangi bir sendika veya siyasal parti tarafından organize edilmemekle birlikte kendilerine “Sarı Yelekliler” adını veren göstericiler toplumun farklı kesimlerinden gelmektedir. Ancak protestocularla ilgili röportaj ve haberlere bakıldığında protestocuların daha çok sağ, orta ve işçi sınıfından geldiği görülmektedir. Bu kesimde yer alanlar aslında Trump seçmeninin sosyolojisi ile benzerlik göstermektedir. Bu sosyolojiyi daha çok orta sınıfın yer aldığı şehirler ve köylerdeki beyaz ve işçi sınıfı Fransızlar olarak tanımlayabiliriz. Bunların yanı sıra, bazı orta sınıf solcu kesim de protestolara destek vermektedir. Bu iki kesim ise otuz yıldan beri süren sanayileşmede gerileme ve 2008 ekonomik krizinden ciddi manada etkilenmişlerdir. Gösterilere katılan Fransızların kullandıkları sloganları incelendiğinde protestoların hayat pahalılığı, vergi artışı ve devlet yardımlarının kısıtlanmasına karşı Fransız toplumundaki genel öfkeyi temsil ettiği görülmektedir. En son anketlere göre Fransızların %80’si bu protestoları desteklemektedir.”

3- AB ve BM’den eylemlere karşı hiçbir tepki gelmedi. Batı’daki kurumlar ve medya neden bu olayların üstüne çok fazla gitmiyor?

“Bu tamamen uluslararası ilişkilerdeki güç mücadelesiyle ilgilidir. Fransa, diğer Batılı ülkeler gibi, ne olursa olsun Batı’daki kurumlar ve medya açısından demokratik bir ülke imajından faydalanmaktadır. Ayrıca Fransa’da sürekli grev ve protesto düzenlendiği için yeni bir eylem çıktığı anda medya hemen olaylara ilgi göstermez. Ancak, Fransız polis ve eylemciler arasındaki çatışmalar çok uzun süre devam eder ve şiddetlenirse Fransa’nın söz konusu demokratik imajı kaçınılmaz bir şekilde zedelenecektir. Şu anda Fransız Hükümeti zor bir denge tutmaya çalışmaktadır. Bir yandan toplumsal güvenlik ve kamu düzenini sağlamak için olaylara sert bir biçimde müdahale etmek zorunda olan hükümet öte yandan dış dünyaya kötü görüntüler verilmemesi için çalışmaktadır.”

4- Paris’te başlayan eylemler önce Belçika’ya şimdi ise Hollanda’ya kadar uzandı. Bu durum, AB içinde genel bir kriz olduğunu mu gösteriyor?

“Kesinlikle. Son aylarda bütün AB üyesi ülkelerde toplumsal öfke ve popülizmin yükselişi görülmektedir. İngiltere’nin Brexit referandumu ile başta olmak üzere İtalya’daki Beş Yıldız Hareketi ve aşırı sağcı Lig partisinden oluşan yeni ulusal Hükümeti, Almanya’daki neo-nazi AfD partisinin meclise girmesini ve Avusturya’daki aşırı sağcı hükümetinin iktidara gelmesi gibi gelişmeleri, hayat pahalılığı, sanayileşmede gerileme ve orta sınıftaki fakirleşmeye karşı Avrupa toplumlarının bir tepkisi olarak okumak gerekir. Bunlara paralel olarak Müslüman ve göçmen karşıtlığı da büyümeye devam etmektedir. Kısacası, Avrupa’daki krizinin çok boyutlu olması nedeniyle orta vadede Avrupa’daki liberal ve merkez partilerin çöküşüne şahit olabiliriz.”

5- Macron, AB ordusunun kurulması gerektiğini ifade etmişti. Protesto gösterilerinin bu açıklamalardan sonra artarak şiddetlenmesi ne ifade ediyor?

“Bana göre bu iki olay arasında direkt bir bağlantı yok. Aslında Sarı Yelekliler’in protestolarının nedeni uzun süren ekonomik durgunluk, elitlere güvensizlik ve göçmen karşıtlığından kaynaklanmaktadır. Ayrıca AB ordusunun (PESCO) orta vadede gerçekçi bir alternatif olmaması ve NATO’nun bütün üyeleri için önemli bir güvenlik şemsiyesi olduğu için ABD’nin Fransa’daki kaostan hiçbir çıkarının olmadığı iddia edebilebilir. Bunun yanında olan Macron Hükümeti birkaç söylemi hariç şu ana kadar Trump’ın politikalarına ciddi bir biçimde meydan okumadı. Zira hem dış politika konusunda (Suriye, Kudüs, İran yaptırımlar) hem de ekonomi konusunda (ticaret anlaşmaları, gümrük) Macron ABD’nin çıkarlarına karşı çıkmamaktadır.”

6- Sosyal medyada örgütlenen eylemcilerin gösterilerde gün geçtikçe daha da kalabalıklaştığı gözleniyor. Bu eylemler nasıl son bulabilir?

“Sarı Yelekliler’in toplumsal hareketi ile Fransız elitleri arasındaki anlaşmazlığın büyümesi halinde protestoların bastırılması veya hükümetin düşürülmesi şeklinde iki senaryo ortaya çıkmaktadır. Bu iki aşırı senaryo dışında halkın öfkesinin yatıştırılmasına yönelik bir seçenek hükümet nezdinde geniş yer bulmamakla birlikte Sarı Yelekliler’in talepleri hakkında bir referandumun organize edilmesi ve yeni Ulusal Meclis seçimlerinin düzenlenmesi Fransız muhalefet partileri tarafından teklif edilmiştir. Diğer yandan, eğer protestolar kendiliğinden hafiflerse ne protestoların bastırılması ne de hükümetin düşürülmesi gerekecek. Fakat yine de yapılan protestoların Fransa ve Avrupa’daki liberal dengeye karşı keskin bir tesiri olacaktır.”

7- Bu eylemlerinin organizasyon biçimi Türkiye’deki Gezi olaylarına benzetiliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

“Eylemcilerin metotlarına ve taleplerine bakıldığında Sarı Yelelikler’in protestoları ile Gezi olayları kıyaslanabilmektedir. Özellikle Fransa’daki eylemlerin bütün ülkede yayılması, toplumun çeşitli kesimlerinin katılması, eylemlerin bir sendika veya parti tarafından organize edilmemesi ve protestocuların Hükümete karşı isyanı, iki olayda bulunmaktadır. Ancak sosyolojik bir açıdan gençler, öğrenciler ve solcu kesimler Fransa’daki protestolarına Gezi olaylarından daha az katılmaktadır. Protestocularla ilgili röportaj ve haberlere bakıldığında protestocuların daha çok toplumun sağ ve alt sınıftan geldiği görülmektedir. Bu bir detay değil. Sarı Yeleklilerin her şeyden önce hayat pahalığına karşı yeni politikaların geliştirilmesini talep ettiklerine işaret etmektedir.”

8- Türkiye’deki Gezi olaylarında Avrupa medyası günlerce canlı yayın yaparak eylemcileri tahrik etmişti. Ama aynı hassasiyeti eylemcilere aşırı şiddet uygulayan Fransız ve Belçika polisine karşı göstermediklerine şahit oluyoruz. Bu çifte standardı nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Daha önce söylendiği gibi ülkelere göre medyanın yaklaşımının farkları ve çifte standardını anlamak için uluslararası ilişkilerindeki güç mücadelesine incelenmek gerekmektedir. Genellikle Fransa ve Belçika’nın uluslararası ilişkilerinde güçlü bir pozisyona sahip olmalarından dolayı Batı medyasının sempatik yaklaşımından yararlanmaktadır. Türkiye ise her ne kadar Batılı ülkelerdeki benzer sorunlarla karşılaşsa da Batı’daki kurumların derin oryantalist yaklaşımından dolayı asla aynı çerçevede incelenmemektedir.”

[Sabah, 2 Aralık 2018]

Etiketler: