CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu

FETÖ ile Mücadelede CHP İyi Bir Sınav Verdi mi?

'FETÖ’nün siyasi ayağı' önergesinin gerçekten samimi olup olmadığını anlamak için CHP’nin 15 Temmuz’dan bu yana FETÖ konusundaki duruşuna bakmak yeterli.

CHP, TBMM Başkanlığına “FETÖ/PDY’nin siyasi ayağının ortaya çıkarılması” için araştırma önergesini gündeme getirdi.

CHP’nin verdiği bu önerge, gerçekten FETÖ’nün siyasi ayağının ortaya çıkarılmasını amaçlamıyor. CHP, FETÖ ile mücadelenin her yönüyle yapılması için kararlı bir siyasi duruş falan da göstermiyor.

İlaveten, devletin FETÖ’den arındırılması ile ilgili bir kaygı taşıdığı için “siyasi ayak” tartışmasını da başlatmış değil.

Bunları söylerken, ezbere konuşarak CHP’ye haksızlık yaptığım düşünülmesin. Niçin böyle düşündüğümü daha önceki yazılarda bu köşede ifade etmiştim. Bazı hususları, bir kez daha vurgulayayım.

CHP adına bugüne kadar açıklama yapanlar, genellikle devletin FETÖ’den arındırılması ve mücadele sürecini, FETÖ’cülerin “mağduriyetler oluştu” algısına katkı yapacak şekilde sundular.

 “Tiyatro” ve “kontrollü darbe” nitelendirmesini CHP ve yöneticilerinden önce FETÖ elebaşının kullandığını bilmeyen yok. Bu ifadeleri dolaşıma sokan CHP, bu durumu pekâlâ farkındaydı.

FETÖ’cüler, kendi tezlerinin CHP tarafından tekrarlanmasını, uluslararası alanda bir propaganda malzemesi için bulunmaz bir fırsat olarak gördüler. CHP’lilere bu aklı verenler, zaten bunu planlamışlardı.

Bugüne kadar, FETÖ ile mücadele konusunda CHP iyi bir sınav vermedi. Aksini düşünenler, 15 Temmuz öncesine falan gitmeden, şu konularda çok basit bir araştırma yapsınlar.

Her konuştuklarında, sözü muhakkak FETÖ’cülere getirip, onların mağdur edildiğini söyleyen CHP’liler, FETÖ’nün mağdur ettiklerini ve şehit yakınlarının haklarını aynı kararlılıkla savunmuşlar mı?

15 Temmuz’da eşi, evladı, annesi ya da babası şehit olanların yanında kaç kez görünmüşler?

Kaç kez darbe davalarının duruşmalarına gidip şehit yakınları ile dayanışma içinde bulunmuşlar?

Mahkemelerde şov yapan FETÖ’cülere tepki gösterip bir kez olsun, “haddinizi bilin” demişler mi?

Bugüne kadar, mahkemelerde pişmanlık duyan, nedamet getiren yanlış yapmışız diyen FETÖ’cünün olmamasını sorun etmişler mi? Bu konuda, kamuoyuna yönelik bir açıklamada bulunmuşlar mı? Bunun ne anlama geldiğini algılayarak, bu konuda inisiyatif alıp, FETÖ’nün iç yüzünün ortaya çıkarılması için sorumluluk üstlenmişler mi?

Her gün KHK ile devletten uzaklaştırılanların haklarından bahsederken, aynı kararlılıkla geçmişte FETÖ kumpası ile hayatları kararan insanların haklarını savunmuşlar mı?

KHK mağduru diye soyut ifadeler üzerinden kamuoyu oluştururken, bunların kaç kişi olduğu ve mağduriyetinin nereden kaynaklandığı ile ilgili somut rakamlarla meseleyi toplumun önüne koyma zahmetinde bulunmuşlar mı?

 “FETÖ’nün siyasi ayağı” önergesinin gerçekten samimi olup olmadığını anlamak için CHP’nin 15 Temmuz’dan bu yana FETÖ konusundaki duruşuna bakmak yeterli.

“Kontrollü darbe” konusunda ısrar ederek, FETÖ ile mücadeleden bahsetmek samimi bir duruş değildir.

 “Siyasi ayak” önergesi Meclis’te kabul edilse, FETÖ’nün söylemleri ve argümanları yine TBMM Genel Kurulunda birileri tarafından dile getirilecek. “Kontrollü darbe” söylemleri havada uçuşacak.

CHP, “siyasi ayak” meselesinde samimiyse, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun daha önce dile getirdiği “Elimde dosyaları var. 180 milletvekili ve dört bakan ByLock kullanıcısı” iddiasını ispatlayarak işe başlayabilir. Hem böylece, samimiyet konusundaki eleştirilere de cevap vermiş olur.

[Türkiye, 23 Ocak 2020]

Etiketler: