Faizi Artırmak veya Artırmamak

Tüm bu faktörler göz önüne alındığında, bütün meselenin faiz artırmak veya artırmamaktan ibaret olup olmadığı tartışılıyor haklı olarak.

Haftanın ilk yarısında kurdaki oynaklık son 2 günde duruldu gibi görünüyor, ancak ben yine de önümüzdeki günleri düşünerek bir dizi öneri paylaşmış olayım istedim. Gündemi yeniden ve yoğunlukla işgal eden bu tür kur ve fiyat oynaklıkları ile mücadelede faydalı olmasını umuyorum. Hafta içi paylaşımlarımda da altını çizdiğim çözüm önerilerim ile ilgili ilk ipucunu da baştan belirtmiş olayım: Bir an önce kararlar verilerek, ivedi aksiyon alınmalı.

Ancak, bu noktadaki daha önemli konu ise Türkiye’nin potansiyeline güvenmemiz gerekiyor. Bu ülkenin temelleri sağlam. Türkiye’nin geleceği parlak, uzun vadeli ekonomik beklentiler ve gelecek projeksiyonları umut aşılıyor. Nitekim, OECD, yakın zamanda Türkiye’nin büyüme tahminini yükseltti, Dünya Bankası’na göre de Türkiye, pozitif ayrışacak. IMF’in son büyüme tahmini de depreme rağmen %2,7 idi. OVP’ye göre de 2023 büyüme tahminimiz %5.

Yine de Türkiye’de kısa vadeli oynaklıklar bir realite. Türkiye, özellikle de son 20 yılda, reel büyümesini ve yapısal dönüşümünü sürdürürken; dış dengesini ise henüz arzu edildiği gibi sağlayamadı. Reel altyapı ve yapısal dönüşümün meyveleri henüz toplanamadan; konjonktür kaynaklı dış açıklar, dış bağımlılık ve nominal volatilite tekrar artmaya başladı.

Daha büyük resimde ise Türkiye, 100 yıl önceki siyasal bağımsızlığın ardından bugün, (özellikle de son 20 yılda atılan adımlarla) ekonomik bağımsızlığını da sağlamaya hiç olmadığı kadar yakın. Ancak, finansal bağımsızlık da bir sonraki hedef olmalıdır. Finansal bağımsızlık ise sermaye hareketlerine kapıların kapatılması anlamına gelmemeli. Daha çok, iç tasarrufların artırılması, dış finansman gereksinimin azaltılması ve piyasa manipülasyonları, spekülasyonları ile mücadele gibi bir dizi önlem olarak algılanmalıdır.

Türkiye, finansal piyasaların insafına bırakılamayacak kadar büyük bir ülke. Finansal bağımsızlık bu yüzden hayati önem arz-eder.

Hızlı Karar Verilerek, İvedi Aksiyon Alınmalı

Bu noktada yapılacak temel şey de hızlı kararlar verilerek, ivedi aksiyon alınmasıdır. Ama, nasıl? Daha önemlisi, kurdaki bu mevcut volatilite, yönetilen kurdan, piyasanın belirlediği kura geçişin sancıları olabilir mi? Peki, denge kuru nerede olacak? Politika yapıcılar, önce doları serbest bırakıp; sonra faiz artırımı mı yapacak? Yabancı sermayeyi çekebilmenin tek yolu bu mu?

Kesin olan ‘kur’un ineni de çıkanı da zararlıdır. Kurun seviyesi değil, ancak volatilitesi olumsuz bir imaj çizer. Yanisi, kurun şu an nerede olduğu değil, nasıl hareket ettiği ve edeceği önemlidir. Türkiye’nin mevcut durumdaki en büyük sorunu da bu kur volatilitesidir. Enflasyondan dahi daha öncelikli, ama daha uzun vadeli çözümler düşünülmelidir. Nitekim, kur hareketleri, beklentileri ve beklentiler de diğer fiyatları hareketlendirebilir; süreç gittikçe içinden çıkılmaz bir hal alabilir.

Yükselen veya Gelişmekte Olan Ülkelerin maruz kaldığı faiz artışlarının getirdiği finansal risklere de dikkat edilmelidir. Teorik faiz paritesi yaklaşımının yanında bu oynaklığın ve artan belirsizliğin, CDS ile ölçülen ulusal risk hesapları da dikkate alınmalıdır. Kısa vadeli riskleri gösteren Türkiye’nin CDS risk primi geriliyor. Ancak, kurda volatilite yüksek. Riskler azalırken, oynaklığın artması ise yeni bir denge arayışı, belki de finansal piyasalardaki fiyatlama davranışı bozukluğuna işaret etmektedir.

“Kontrol altında”, “bilgi dahilinde”, “olması gerektiği gibi” veya “sınırlı” gibi yorumların aksine kur oynaklığı faydadan çok zarar getirir. Kur hareketleri, fiyatlama mekanizmasını bozabilir. Yeni maaş zamları, yeni mal ve hizmet zamları kaçınılmaz olur. Apple’ın Türkiye’deki ürünlerinin ani fiyat artışlarından da okunabilir bu. Yeni fiyatlar, yeni bir denge arayışı getirecek. Bu arayış da farklı yeni fiyatlamaları tetikleyebilir.

Öte yandan, Türkiye’nin resmi bir dolar kuru hedefi yok malum. Ancak, kur istikrarı, finansal istikrar açısından önemlidir. Ülkelerin yaşadığı ekonomik, finansal sorunların başlangıç noktası da çoğunlukla bu kur oynaklıklarıdır. Devamında gelen hayat pahalılığı, ekonomik belirsizlikler de insanları bezdirir.

Dahası, kurdaki mevcut volatilite sonrası, KKM de (oluşturacağı maliyet nedeniyle) büyük risk taşıyor. Kur oynaklığı, enflasyonla mücadeleyi de zorlaştırır.

Öneriler

Peki ne yapmalı?

Tüm bu faktörler göz önüne alındığında, bütün meselenin faiz artırmak veya artırmamaktan ibaret olup olmadığı tartışılıyor haklı olarak. Her küçük sorunda hemen faizi konuşma veya IMF’yi göreve çağırma yerine benim alternatif önerilerim ise şunlar:

  • Türkiye’nin mevcut durumda önemli bir kur volatilitesi sorunu var. Bunu kabul etmeli. Kur hareketleri, beklentileri ve beklentiler de diğer fiyatları hareketlendirebilir,
  • Enflasyon ciddi anlamda gerilediği ve %25-30’luk yıl sonu beklentileri gerçekçi göründüğü halde, kur oynaklığı için aynı iyimserlik zor. Bu yüzden de KKM, hemen kaldırılmamalıdır,
  • Güven ve istikrarın gereğini yerine getirmek için şeffaflık, hesap verilebilirlik, öngörülebilirlik, tutarlılık ve uluslararası normlara uyumluluğa sıkı sarılmalı. Retorikten uygulamaya geçilmelidir,
  • Yüksek geçici dış açığın finansmanı için dışarıdan yeni finansman (yeni SWAP anlaşmaları, mevduat, körfez sermayesi ve faizsiz finansal fonlar gibi) bulunmalı, bulunduğuna dair güçlü mesajlar paylaşılmalı,
  • İletişim: Piyasa ile iletişim çok sınırlı görünmekte. Yönlendirme ve beklenti yönetimine hızla başlanmalı,
  • Güçlü sinyaller ve ileriye dönük yönlendirme araçları etkin kullanılmalıdır. Gerçekçi olmayan beklentilerin, fiyat oynaklıklarına yol açmaması için tüm kanallar etkin kullanılmalı,
  • Sözle yönlendirmeler bir an önce ve daha etkin devreye girmelidir,
  • Güçlü bir ekonomi takımı ivedilikle oluşturulmalı, mevcut kadrolar güçlendirilmeli, işin uzmanlarından daha etkin yararlanılmalıdır,
  • İstikrar: Ekonomiyi yönetecek kadroların isimleri ile birlikte, bu yeni kadroların uygulayacağı modelin kalıcılığına yönelik işaretler de bir o kadar önemli olacak. Nitekim, geçici gibi görünecek politika uygulamalarının etkisi de en iyi ihtimalle sınırlı olacak,
  • Güven verecek yeni bir ekonomi programı, yeni bir yol haritası ve eylem planı ivedi olarak ortaya konmalı,
  • Yöntem ve yaklaşım üzerinde, uzun bir süre önce uzlaşıldığı kanaatindeyim, bu yönlü güçlü ve yetkin mesajlar paylaşılmalı,
  • Günü kurtaracak, kısa vadeli standart yaklaşımlar yerine, uzun vadeli yaklaşımın şifreleri okunabilmeli,
  • Cumhurbaşkanlığı sisteminin ivedi ve etkin karar alma özelliği, ilgili kurumsal altyapının oluşmasında da kendisini gösterebilmeli,
  • Cumhurbaşkanlığı sisteminin getirdiği mevcut kurullardan daha etkin faydalanılmalı,
  • KKM, kur istikrarı ve rezerv birikimi sağlanıncaya dek mutlaka devam ettirilmeli,
  • Piyasa bozucu hareketlerin yol açabileceği aşırı oynaklıklar ile mücadeleyi amaçlayan regülasyonlar devam ettirilmeli,
  • Vergi politikasının sadeleştirilmesi ile birlikte doğrudan vergilerin artırılmasına odaklanılmalı. Çok kazananlar, daha çok vergi vermeli,
  • Tüketime yönelik krediler daraltılırken; üretime yönelik kredi muslukları açık tutulmalı,
  • Faiz artışı gibi konvansiyonel opsiyonlar, en son opsiyon olarak değerlendirilebilir,
  • Ancak, yukarıdaki “istikrar” maddesinde de altı çizilen, politikaların kalıcı olacağına yönelik endişeler faiz uygulaması için de geçerlidir. Geçici faiz artışları, olağan geçici pozitif etkilerini dahi gösteremeyebilir,

Dolayısıyla da daha güçlü iletişim, yeni dönemde ekonomiyi yönetecek kadroların ve yol haritasının fazla zaman kaybetmeden duyurulması benim temel önerilerim. Yeni dönemde ekonomi yönetiminde uygulanacak yöntem ve yaklaşım üzerinde, uzun bir süre önce uzlaşıldığı varsayımı ile problemlere yönelik daha ivedi ve etkin çözümler ortaya koyulması gerektiği inancındayım.

Türkiye’nin zaman zaman kangren hale gelen bu tür kur oynaklığı ile daha uzun vadeli kalıcı çözüm önerilerim ise bir başka yazının konusu. Bunun en kritik bileşenlerinden biri de dış finansman ihtiyacının azaltılması ve ekonomik bağımsızlığın sağlanmasıdır. Ancak, Türkiye, kısa vadede de finansal piyasaların insafına bırakılamayacak kadar büyük bir ülke.

[Sabah, 10 Haziran 2023]

Etiketler: