Perspektif: Dünya Yoksullukla Mücadele Günü’nün 25. Yılında Türkiye’nin Yoksulluk Karnesi

Dünyada yoksullukla mücadelenin durumu ve kapsamı nedir? Türkiye’de 2002-2017 yılları arasında yoksullukla mücadele nasıl şekillenmiştir? Türkiye’nin etkin bir yoksullukla mücadele stratejisi yürütebilmesi için gerekli olan politika öncelikleri nelerdir?

Tüm dünyanın mücadele ettiği başlıca sorun olarak kabul edilen yoksulluğun sebepleri, çeşitleri ve mücadele yöntemleri uluslararası siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunların ortak konusudur. Amaçlarından biri yoksullukla mücadele olan Birleşmiş Milletler (BM) de 22 Aralık 1992 tarihinde 17 Ekim’i Dünya Yoksullukla Mücadele günü olarak ilan etmiştir. 25 yıldır yoksulluk sorununa daha fazla dikkat çekip daha fazla aktörün çözümde yer almasını sağlamak için farklı aktivite ve uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Her yıl bir tema belirlenip bu başlığa göre yoksullukla mücadelede bireylerin ve toplumların farkındalığı artırılmaya çalışılmaktadır. Dünya Yoksullukla Mücadele Günü’nün 25. yılında “Yoksulluğu Sonlandırma Çağrısına Bir Cevap: Barışçı ve Kapsayıcı Toplumlara Doğru Bir Patika” teması belirlenmiştir.

Bu konuda birçok ülkede yoksullukla mücadeleyi merkeze alan programlar yapılmaktadır. Yoksullukla mücadele yalnızca yoksul ülke ve toplumların değil gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerin de öncelikli konuları arasındadır. BM 25 Eylül 2015’te gerçekleşen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ndeki 17 maddenin ilk sırasına “2030 yılında yoksulluğu bitirmek” ilkesini yerleştirmiştir.1 Nerede yaşandığına bakılmaksızın her türlü yoksullukla mücadele etme vurgusunun sebebi bu sorunun ancak tüm ülke ve toplumların katkılarıyla çözülebilir olmasındandır. Özellikle yoksul ülkelerdeki insanların artan taleplerinin diğer ülke toplumları için güvenlik riskine dönüşmesi bu sorunu tüm devletlerin ortak meselesi haline getirmektedir.

Türkiye’de ise 2002-2017 döneminde yoksullukla mücadelede ciddi bir yol katedilmiştir. BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nde hedef yıl olarak belirlenen 2030’da Türkiye’nin geçmiş performansının başarı düzeyini artırması yoksulluk yaklaşımında bir paradigma değişikliğini beraberinde getirecektir. Ekonomik bazlı ölçütlerin yanı sıra eğitim, sağlık, sosyal yaşama katılım gibi göstergelerin de yoksulluk ölçümünde yer alması Türkiye’nin bu konuyu göreli yoksulluk sorunu olarak kabul etmesinin bir sonucu olacaktır.

Etiketler: