27 Ekim 2018 | Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye konulu dörtlü zirveye katılmak için İstanbul'a gelen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Vahdettin Köşkü'nde bir araya geldi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak

Dörtlü Zirvenin Yedi Kritik Maddesi

Zirvenin kendisi de anlamlı ancak içeriği de güçlü. Özellikle yedi kritik maddede Türkiye'nin öncelikleri büyük oranda yansıtılmış.

Dörtlü zirve Türkiye’nin dünya siyasetine önemli bir müdahalesi olarak görülebilir. Toplantının içeriğine bakıldığında Türkiye’nin kritik gördüğü tüm meselelerde beklediklerini büyük oranda karşıladığını söylemek mümkün. Rusya önemli adımlar atarak Türkiye’ye daha da yakınlaştı.
Bildiride kabaca şu 7 kritik madde öne çıktı:
Suriye’nin toprak bütünlüğü, egemenliği ve bağımsızlığının korunması,
Ayrılıkçı gündemlerin reddedilmesi, Terörle mücadeleye devam edilmesi,
Anayasa komisyonunun yıl sonuna kadar kurulması,
İdlib mutabakatının kalıcı bir ateşkese dönüştürülmesi,
İnsani yardımların önündeki her türlü engelin kaldırılması,
Mültecilerin geri dönüş hakkının kabulü,
Bu kritik maddelerin tamamı Türkiye’nin önceliklerini ciddi biçimde yansıtıyor.
Suriye’nin toprak bütünlüğü son dönemde Türkiye’nin Suriye’deki en merkezi iddiasıydı. Taraflar öncelikle bu maddeyle tek ve bütün bir Suriye fikrinde uzlaşmış oluyor. Tüm taraflar bölünmeyi reddederken Rusya bu maddede egemenlik haklarını öne çıkarmak istiyor.
Çünkü hâlâ Esed rejimini egemen kılmak istiyor. Ama bağımsızlığı o kadar önemsediğini söylemek pek doğru olmaz. Zira Rusya adı egemen kendi bağımlı bir Esed rejimini tercih ediyor. Ama bu da Rusya’nın taviz veremeyeceği bir alan olarak görülmemeli.
Toprak bütünlüğü korunmuş bir Suriye bir gün gerçekten milletin egemenliğine kavuşabilir.
Ancak şimdilik bütünlüğü öncelemek şart.
İkinci kritik başlık olan ayrılıkçılığa tüm taraflar karşı olsa da bu maddeyi en çok Türkiye önemsiyor. Amerika’nın PYD’ye desteği ortada. Türkiye’nin Suriye’ye bakışını büyük oranda ayrılıkçılık tehdidi şekillendiriyor.
Bu madde ve devamında gelen terörün tüm türleriyle mücadele etme maddesi doğrudan doğruya Türkiye’nin taleplerinin karşılık bulduğu anlamına gelir.
Zirvenin en somut maddesi ise Anayasa komisyonuyla ilgili. Komisyon yıl sonuna kadar oluşturulacak. Türkiye bu süreçte etkinliği sayesinde PYD’nin temsil bulma ihtimalini engelleyebilir.
İdlib mutabakatının kalıcı ateşkese dönüştürülmesi de Erdoğan’ın Tahran Zirvesi’nden bu yana sürekli öne sürdüğü bir beklentiydi ve bunun da karşılandığı görülüyor. Fransa ve Almanya da Türkiye’yle hemen hemen aynı çizgide.
Rusya ise anlaşmadan memnun olsa gerek ki, önceleri pek tercih etmediği ateşkes fikrine razı olmuş. Şimdilik burada da bir sorun hissedilmiyor. Sahada bir kaza olmadığı müddetçe bu ateşkes sürdürülebilir gibi.
İnsani yardımların önünün açılması ve mültecilerin geri dönüş hakkı ise Rusya’nın verdiği iki önemli taviz olarak bile okunabilir.
Esed’in elde etmeye çalıştığı temizlenmiş bölge fikri en azından prensipte reddedilmiş oluyor. Bir barış anlaşması doğduğunda Türkiye’deki mültecilerin geri dönüş şansı yazılı bir belgeye yansıtılmış oldu. Bu da son derece kıymetli bir kazanım.
Zirvenin kendisi de anlamlıydı ama içeriği de güçlü çıktı. Özellikle yedi kritik maddede Türkiye’nin öncelikleri büyük oranda yansıtılmış.
Burası sağlam bir zemin. Türkiye bu zeminden yürüdüğü müddetçe kazanmaya devam edebilir.

[Sabah, 30 Ekim 2018]

Etiketler: