Dört Benzemezler İttifakı

Türkiye 24 Haziran seçimlerine, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin uygulanacağı günlere giderken...

1Nisan referandumundan önce Türkiye cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçerse siyasetin kodlarının değişeceğini partilerin tabanın beklenti ve taleplerine daha fazla kulak kabartmak zorunda kalacaklarını söyledik. O zamanlar bunlar geleceğe dönük somut olmayan ifadelerdi. Ancak bugün Türkiye 24 Haziran seçimlerine, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin uygulanacağı günlere giderken yeni sistemin özellikleri kendini göstermeye başladı.
Henüz seçim olmadı ve fiilen cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmedi. Ancak ayak sesleri iyiden iyiye duyulur ve siyaseti dizayn eder oldu. Ne diyor CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu; ‘Ben cumhurbaşkanı adayı olamam çünkü 81 milyonu kucaklayamam.
‘ Kılıçdaroğlu aday olamamasına bahane ararken hala kıyasıya eleştirdiği cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin faziletlerini sıralıyor. Evet, yeni sistem ile cumhurbaşkanı olacak kişinin seçmenin yüzde elli artı birinin oyunu alması gerektiği için toplumun geneline hitap etmeyen siyasetçiler başarılı olamazlar.

​İTTİFAK TAMAM PEKİ YA SİYASET?
Kemal Bey bir yandan seçimi kazanırsa parlamenter sisteme geri dönmekten bahsederken, diğer yandan yeni sistemin avantajlarından da faydalanıyor. CHP, İP, Saadet ve DP’nin ittifak haberleri basına yansıdı.
O çok itiraz ettikleri, demokrasiyi rafa kaldıracağını iddia ettikleri ittifak, kanunun sağladığı imkanlarla 24 Haziran’a seçim ittifakı ile gidiyorlar. AK Parti ile MHP’nin barajı aşmak için ittifak kurduğunu iddia eden CHP yanına baraj sorunu olan üç partiyi almış ve baraj ittifakı kuruyor.
Kursunlar, madem ki ülkede böyle bir kanun var, her siyasi parti gibi dört benzemezlerin de ittifak kurma hakkı var.
Ancak bizim de bu ittifakın nasıl bir ittifak olduğunu sorgulama hakkımız var.
Bu dört partiyi bir araya getiren şey nedir?
Örneğin din ve vicdan hürriyetine bakışları nasıldır ve ne kadar uyuşmaktadır? CHP’liler yıllarca irticacı olarak etiketledikleri Saadet’lilerle hangi zeminde bir araya gelecekler?
Veya…
PKK sorununa bakışları nasıldır bu partilerin?
Bildiğimiz kadarıyla CHP lideri Kılıçdaroğlu, PKK’lılara sahip çıkar, hendek kazan teröristlere o arkadaşlar diye hitap eder. CHP milletvekilleri de terörist cenazesine, Silivri’ye Demirtaş’ı ziyarete gitmekle meşhurdur.
İP lideri Meral Akşener’in seçim arefesi pek dillendirmese de terörle mücadele anlayışı 90’ların olağanüstü hal kafasıdır.
Devletin terörle mücadele ederken birçok hukuksuzluğa imza attığı, kişisel hak ve hürriyetleri ihlal ettiği, terörü bitirmeyen aksine azdıran bir yaklaşım.
Saadet Partisi ise İslam kardeşliğinin terörü bitireceğini söylüyor. Altına imzamı atacağım bir görüş… Peki ama nasıl olacak? Bu konuda bir planları, düşünceleri yok.
Gelelim Demokrat Parti’ye…
Türkiye’nin herhangi bir kritik meselesinde ne düşündüklerini ne ben ne de kamuoyu biliyor. Cepheyi geniş tutmak için ittifaka eklenmiş bir parti.
Peki ya ekonomi, dış politika, enerji, eğitim… Bu alanların herhangi birinde uzlaştıkları vaki mi? Ne düşünüyorlar, ne vaat ediyorlar biliyor muyuz?
Koca bir hiç. Tek vaatleri Erdoğan’ı devirmek, parlamenter sisteme geri dönmek. İttifakı kurdular ama oy alırlar mı derseniz, o iş masa başı mühendislikle olmuyor. Proje, vizyon, emek, çaba, rekabet, hizmet ile oluyor.
Kısacası siyasetle oluyor. Dört benzemez ittifakında da her şey var ama sahici bir siyaset yok.

CEVABI BELLİ SORU
Bugünün sorusu Cengiz Alğan’dan geliyor; CHP’nin adayının aday olduğundan haberi var mı?

[Takvim, 3 Mayıs 2018]

Etiketler: