Batı Balkanlar “Avrupalı’ Olacak mı?

Batı Balkanlar’ın siyaset yapıcıları artık daha açık bir şekilde idrak ediyorlar ki, AB üyeliği ne kendilerinin umdukları ne de halklarına vadettikleri kadar hızlı olacak.

Avrupa Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy’a göre “Batı Balkanlar’ın Avrupa ile entegrasyonu, bölgesel işbirliğini artırmak adına büyük bir gayretle gerçekleştirilmeli. Zira AB’nin perspektifi, bölgesel işbirliğinin ‘yerine değil’, ‘yanı sıra’ bir genişlemeyi öngörüyor.” Rompuy’un bu açıklaması AB’nin Batı Balkan ülkelerini birliğe dahil etme amacını oldukça iyi yansıtmakta. AB böylelikle, Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve Yugoslavya’nın dağılmasıyla ortaya çıkan sorunları hâlâ aşamamış ve 20. yüzyılın son etnik-dinsel katliamlarını yaşamış bölgeyi kendi çatısı altında istikrara kavuşturmayı amaçlıyor.   Her ne kadar Balkanlar’da Dayton Antlaşması savaşı sona erdirmiş olsa da, oluşan yeni sınırlar hoşnutsuz kitleler de yarattı. Sırbistan, bağımsız bir Kosova’dan rahatsız. Bosna Sırp Cumhuriyeti’nin (Republika Srpska) ise gizli gündeminde Sırbistan’la birleşmek olduğu söyleniyor. Bosna-Hersek Federasyonu’nda yaşayan Hırvatlar, Hırvatistan ile birlikte bir gelecek hayal ediyor. Öte yandan Yunanistan, Makedonya isminin kendi tarihsel mirasına ait olduğunu savunuyor ve Makedonya isimli bir devletin tanınması durumunda, Yunanistan’ın kuzey sınırları içerisinde yer alan Makedonya bölgesinden, ileride Makedonya’nın toprak talep edebileceği endişesini taşıyor. Tarihi Makedonya topraklarının bugün Yunanistan, Makedonya ve Bulgaristan’a dağılmış olması; keza Arnavutların Arnavutluk, Kosova, Makedonya ve Sırbistan olarak dört farklı devlet çatısı altında yaşamaları, mevcut sınırlara dair sorgulamaları hâlâ canlı tutuyor.   Bu sorunlar karşında AB ise bölgede entegrasyon yoluyla insan ve mal hareketliliğini sağlayıp çözülemeyen sınır sorunlarını geçişken sınırlar yoluyla çözmeyi hedefliyor. 27 üyesiyle dünyanın en büyük pazarı haline gelen AB’nin 2010-2012 arasında Batı Balkanlar’a 2 milyar Euronun üzerinde bir teknik ve mali yardımda bulunmasının nedeni de, işte bu geçişken sınırları yaratmak. Van Rompuy’a göre “AB’nin özünde yer alan hoşgörü ve çeşitliliğe saygı sayesinde bu süreç, bölgesel istikrarın ve geçmişin hayaletlerini mağlup etmenin anahtarı olacak.” Ancak Batı Balkan ülkelerini birer Avrupa ülkesine dönüştürecek bu yol, uzun ve meşakkatli bir süreci de işaret ediyor.  

Yedi Farklı Ülke, Yedi Ayrı Süreç

2012’de AB’ye üye olması beklenen Hırvatistan dışında kalan diğer altı Batı Balkan ülkesinin 2020’den önce üyeliğe hazır olamayacağı öngörülmekte. Birliğe adaylık statüsü kabul edilen Makedonya ve Karadağ ile bu statüyü bekleyen Sırbistan, Bosna-Hersek, Kosova ve Arnavutluk’un durumları, gerçekleştirecekleri reformlara ve AB standartlarına yaklaşmalarına bağlı olarak gelişecek. AB’ye üyelik hususunda her biri farklı aşamada olan Batı Balkan ülkelerinden Bosna-Hersek ve Sırbistan, 2008’de AB’nin İstikrar ve Ortaklık Anlaşmaları’nı imzalamış durumda. Anlaşmaların AB’ye üye ülkelerce onaylanmasını bekleyen bu iki ülke şu an üçüncü aşamada bulunuyor. İstikrar ve Ortaklık Anlaşmaları birlik tarafından onaylanan Arnavutluk ve Karadağ dördüncü, Makedonya beşinci, Hırvatistan ise altıncı aşamada ilerliyor. Kosova ise henüz daha birinci aşamanın içinde bulunuyor.  

  <a href="http://en.wikipedia.org/wi

Etiketler: