Anayasa Mahkemesi Yanlışlar Doğruları Götürsün mü?

Şayet yanlışların doğruları götüreceği içtihadını kabul edersek, o zaman üzülerek ifade etmek gerekir ki, Anayasa Mahkemesi'nin öyle yanlışları var ki bütün doğrularını götürüyor.

Geçen yıl Ağustos ayıydı sanıyorum. SBS’nin yerine gelmesi muhtemel sistem hakkında görüş almak üzere bir televizyon programına davet etmişlerdi. Programda haber spikeri, benim dışımdaki diğer konuğa, MEB’in yeni yaklaşımı üzerine, yanlış sorulara verilen cevapların doğruları götürmeyeceği yönünde haberler olduğunu aktardı ve bu konu hakkında ne düşündüğünü sordu.

Diğer konuk, MEB’in böyle bir şey yapmasının sakıncalı olacağını, ÖSYM’nin yaptığı gibi, yanlışların doğruları götürmesi gerektiğini ifade etti. Bunun üzerine haber spikeri, aynı konuda bana söz verdi.

Ben de yanlışların doğruları götürmesi veya götürmemesi konusunda evrensel geçerli bir uygulama olmadığını, her iki yaklaşımın da dünyada uygulandığını bir örnekle anlattım: ABD’de iki farklı üniversite giriş sınavı var; SAT’de yanlışlar doğruları götürür, ACT’de ise götürmez.

O zamanlar, ÖSYM tarafından yapılan sınavlardaki soru ve cevapları Bilgi Edinme Kanunu kapsamından çıkaran yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptali gerçekleşmemişti. Şayet bugün benzer bir soru bana sorulursa, bu tür konularda bilimsel literatüre bakmanın veya dünya uygulamalarını karşılaştırmanın bir anlamının olmadığını çünkü bu ve benzer konulardaki ihtilafların Anayasa Mahkemesi tarafından bir şekilde “çözüleceği”nden emin olacağımı söylerdim!

Özeti şu: ÖSYM “soru havuzunun oluşturulması ile soruların gizliliği ve bilimsel ölçme değerlerinin korunması” gerekçesiyle, soruların açıklanmasını istemiyor. ÖSYM’nin isteği doğrultusunda hükümet tarafından bir yasa çıkarılıyor. Böylece, sınavda sorulan soruların %10’u (ÖSYS’de %20’si) sınavdan sonra ÖSYM’nin internet sayfasından yayınlanıyor. Ayrıca, sınava giren adaylar isterlerse ÖSYM’den randevu alarak gidip kendi soru kitapçıklarını inceleyebiliyorlar. Bunlara rağmen, Anayasa Mahkemesi ise 4 Aralık 2014 günlü son kararıyla bu yasayı iptal ediyor.

Doğrusu kararın gerekçesini okumadan, bir değerlendirme yapmak istemezdim. Ancak ortada yayımlanmış bir gerekçe yok! Karar henüz Resmi Gazete’de yayımlanmış da değil. Mahkemenin web sayfasında konuya ilişkin çok kısa bir karar duyurusu var. Elimizde bir hukuk manifestosu falan da -şimdilik- yok. Karar, bir “tweet” kıvamında yani 140 karakterden birazcık uzun…

Bu köşedeki yazılarımda ve konuya ilişkin katıldığım televizyon programlarında genişçe açıklamaya çalıştığım için kısaca ifade etmek isterim: ÖSYM’nin soruları hemen açıklamaması, dünyadaki ölçme ve değerlendirme alanındaki lider kurumların uygulamalarıyla uyumludur. Dünyada yaygın uygulanan SAT, TOEFL, GRE, GMAT (Amerika) ile IELTS (İngiltere-Avustralya) gibi sınavların tamamında sorular, sınavdan hemen sonra açıklanmaz; ancak uzun yıllar kullanıldıktan sonra yani “emekli” olduktan sonra açıklanır. ÖSYM’nin aldığı kararda teknik açıdan şaşılacak bir şey yok.

Ancak, vatandaşların yasa ve ÖSYM’nin uygulamaları hakkında yaygın kuşkuları varsa şayet, bunu gidermek de ÖSYM ile birlikte hükümete düşer. Sözgelimi, daha önce önerdiğim üzere, örneğin TUS sorularında bir yanlışlık olup olmadığına ilişkin kuşkular varsa, o zaman soruları hazırlayan ekibin dışında ve gizliliğe riayet edecek bir bilimsel komisyon kurulur, bu komisyon soruları inceler. Bildiğim kadarı ile ÖSYM buna hazırdır. Bu ve benzeri çözümler, mümkündür ve artırılabilir. Hatta yürütme, toplumsal talepleri dikkate alarak, yasada değişiklikler yapabilir.

Peki, diyeceksiniz ki, “Bu meselede Anayasa Mahkemesinin ne işi var?”

Bilmiyorum. Bildiğim, kararların gerekçeleriyle birlikte yayımlanmaları gerektiği!

Yine diyeceksiniz ki, Anayasa Mahkemesi konuya evrensel hak ve özgürlükler açısından yaklaşmış olabilir. Keşke öyle olsa…

Gerçi, öyle olmuş olsa, Anayasa Mahkemesi’nin şunu bilmesi beklenirdi: Çoktan seçmeli testlerin dünyada en gelişmiş olduğu ülke olan ABD’de ve başka ülkelerde soruların açıklanmaması, hak ve özgürlüklerin kısıtlanması olarak değerlendirilmiyor.

Ha bu arada, baştaki tartışmaya dönecek olursam, şayet yanlışların doğruları götüreceği içtihadını kabul edersek, o zaman üzülerek ifade etmek gerekir ki, Anayasa Mahkemesi’nin öyle yanlışları var ki bütün doğrularını götürüyor.

[Star, 9 Aralık 2014]

Etiketler: