AB’nin Petrol Yaptırımlarının Rusya’ya ve Küresel Piyasalara Muhtemel Etkileri

Savaşın başından bu yana AB üyesi ülkeler Rusya'dan ithal ettikleri ham petrol ve petrol ürünleri ihracatını azaltmış olsalar da savaşın ve beraberinde gelen yaptırımların da etkisiyle artan petrol fiyatlarının Rusya Federasyonu gelirlerinde ciddi artışa neden olduğu görülüyor.

Ukrayna Savaşı 100. gününe yaklaşırken Avrupa Komisyonu Lideri Ursula von der Leyen’in 4 Mayıs tarihinde açıkladığı 6. Yaptırım Paketi yaklaşık 3 haftalık bir aranın ardından 30 Mayıs tarihinde Avrupalı liderlerce kabul edildi. Paket, Avrupa Birliği’nin Rusya’ya uygulamaya karar verdiği bugüne kadarki en ağır yaptırımları içermesi açısından oldukça önemli. 24 Şubat tarihinde başlayan savaşın ilk günlerinden bu yana Rusya’dan petrol ve doğal gaz ithalatının durdurulması konusunda büyük tartışmalara ev sahipliği yapan Brüksel bu yeni yaptırım paketi ile Rusya üzerindeki ekonomik baskıyı artırmayı hedefliyor. Peki, 6. Yaptırım Paketi Rus enerji sektörüne yönelik nasıl maddeler içeriyor?

Yaptırım Paketinin Kapsamı

2014 yılında Kırım’ın ilhakından bu yana kabul ettiği dört farklı paket ile Rusya’ya yaptırımlar uygulayan AB’nin enerji yaptırımları arasında Rusya’dan kömür ithalatının yasaklanması; rafinaj sektörüne yönelik ürün ve teknoloji ihracatının durdurulması; ve Rus enerji sektörüne yeni yatırımların yasaklanması maddeleri yer alıyordu. 4 Mayıs tarihli 6. ve son yaptırım paketinin hedefinde ise büyük ölçüde Rusya Federasyonu’nun en büyük gelir kalemini oluşturan petrol ihracatı yer alıyor. AB, Rusya’nın en fazla petrol ihraç ettiği ülkeler grubunda yer alıyor. Geçtiğimiz yıl yalnızca Hollanda ve Almanya toplam petrol ihracatının yaklaşık yüzde 25’ini oluşturdular. OECD Avrupa ülkeleri ise Rusya’nın toplam petrol ihracatının yaklaşık yüzde 50’sini oluşturuyor. Paket, de Rusya’dan ham petrol ithalatının 6 ay, petrol ürünleri ithalatının da 8 ay içinde sonlandırılmasını planlıyor. Deniz yolu ile ithal edilen ham petrol ve petrol ürünleri yaptırımlara tabii tutulurken boru hatları aracılığıyla ithal edilen ham petrol ise henüz yaptırımlara konu edilmiyor. Bunun en büyük nedeni ise Macaristan, Slovakya, Çek Cumhuriyeti gibi boru hatları ile Rusya’dan doğrudan ham petrol ithal eden ülkelerin itirazları. Söz konusu ülkelerin kara ülkeleri olmaları deniz yolu ile petrol ithal edilmesine imkân tanımıyor. Bu nedenle bu ülkeler yüksek ölçüde Rus petrolüne bağımlı durumdalar. Druzhba Ham Petrol Boru Hattı’nda akışın herhangi bir sebeple kesintiye uğraması halinde alamadıkları petrolü dahi sonradan alma garantisi elde eden üç ülkenin 2024 yıl sonuna dek yaptırımlardan muaf tutulması konuşuluyor.

Komisyon tarafından teklif edilen yeni yaptırım paketi Avrupalı sigorta şirketlerinin üçüncü ülkelere Rus petrolü taşıyacak olan tankerlere güvence vermesini ve AB üyesi ülkelere ait tankerlerin Rus petrolünü taşımasını da yasaklıyordu. Ancak 4 Mayıs’tan bu yana yapılan müzakerelerde tankerlerin Rus petrolü taşımasını yasaklayan maddenin kaldırılmasına karar verildi. Zira Yunanistan sahip olduğu geniş filosu ile söz konusu alanda en fazla faaliyet gösteren ve gelir elde eden ülkelerden biri olması nedeniyle bu maddeye itiraz etti. 30 Mayıs tarihinde Konsey tarafından yapılan açıklamada sigorta şirketlerinin akıbetine dair ise bir bilgilendirme yapılmadı.

Paketin Rusya üzerindeki Muhtemel Etkileri

Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel’e göre deniz yolu ile ithal edilen petrol AB’nin Rusya’dan gerçekleştirdiği toplam petrol ithalatının üçte ikisini oluşturuyor. Söz konusu ithalatın durdurulması ile Rus ekonomisi üzerinde savaşın sonlandırılması için “maksimum baskı” uygulanması amaçlanıyor. Macaristan, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti’nin ısrarlarına karşılık yine Rusya’dan boru hatları ile ham petrol ithal eden Almanya ve Polonya tanınan muafiyete karşılık Rusya’dan ham petrol ithalatını durdurmayı taahhüt ediyor. Bu sayede yıl sonuna dek Rusya’nın AB’ye ihraç ettiği petrolün yüzde 90 oranında azaltılabileceği tahmin ediliyor. Yalnızca deniz yolu ile ithalatın durdurulmasının Rus ekonomisine yıllık 10 milyar dolar gibi bir zarar verebileceği öngörülüyor.

Ancak savaşın başından bu yana Rusya’dan petrol ithalatını artıran Asya ülkeleri Rus ekonomisinin ayakta kalmasının en büyük destekçilerinden. Yalnızca bu yılın ilk 5 ayında, 2013 yılından bu yana Rusya’dan gerçekleştirdikleri petrol ithalatlarının zirvesine ulaşan Çin ve Hindistan öncülüğündeki Asya ülkeleri Moskova Yönetiminin petrolünü indirimli satmasının avantajını kullanıyor.

Savaşın başından bu yana AB üyesi ülkeler Rusya’dan ithal ettikleri ham petrol ve petrol ürünleri ihracatını azaltmış olsalar da savaşın ve beraberinde gelen yaptırımların da etkisiyle artan petrol fiyatlarının Rusya Federasyonu gelirlerinde ciddi artışa neden olduğu görülüyor. Öyle ki, yalnızca enerji ve emtia ihracatından elde edilen gelirin yıl sonunda günde ortalama 800 milyon dolara ulaşacağı öngörülüyor. Rusya Merkez Bankası’na göre ise artan fiyatlar sayesinde Rusya’nın cari fazlası son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaşmış durumda; yalnızca 2022 Ocak-Nisan arası dönemde son 10 yılın ortalaması olan 40 milyar doların üzerine çıkan cari fazlasının 100 milyar dolara yaklaştığı ifade ediliyor. Bu durum AB içinde Rusya’nın doğal gaz ihracatına da yaptırım uygulanması gerektiği tartışmalarının sürmesine neden olurken üye ülkelerin henüz hala kısa vadede Rus gazını ikame edebilecek teknik ve ekonomik imkana sahip olmadıkları biliniyor.

Paketin Küresel Piyasalara Etkileri

AB’nin 6. Yaptırım Paketini açıklamasının ardından yukarı yönlü eğilim sergileyen petrol fiyatları 30 Mayıs tarihi itibariyle son 6 ayın zirvesine ulaşmış durumda. 120 dolar civarında seyreden Brent petrolün varil fiyatı doğal gaz ve petrolün yanı sıra elektrik piyasalarında da yükselişe neden oluyor. Türkiye başta olmak üzere çok sayıda ithalatçı ülkede kendisini hissettiren fiyat artışları enerji sektörü ile ilişkili tüm sektörlere sirayet ediyor.

Yaptırımlarla yaklaşık 3 milyon varil/gün Rus petrolünün piyasalardan çekilmesinin yanı sıra ABD’de azalan petrol stokları, ABD-İran-Yunanistan arasındaki tanker gerilimi ve Çin’deki COVID-19 sonrası yeniden normalleşme adımları petrol fiyatlarına yukarı yönlü etki ederken OPEC+ ittifakının halen Rusya’yı desteklediği biliniyor. 2 Haziran tarihine dek gerçekleştirilen tüm toplantılarda önceden anlaşılan üretim artırma planlarına sadık kalacaklarını açıklayan ittifak 2 Haziran tarihinde ise üretimi planlanandan fazla artırma yönünde karar aldığını açıkladı. Buna göre Haziran ve Temmuz aylarında 432 milyon varil/gün artırılması planlanan petrol üretiminin 648 milyon varil/gün olacak şekilde artırılması kararlaştırıldı. Bilhassa savaşın başından bu yana ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerden pek çok kez yöneltilen petrol üretiminin artırılması taleplerini reddeden OPEC+ üyeleri alınan bu karar ile ittifakın geleceğini tehlikeye atmış görünüyor. Rusya’nın çıkarlarına zarar vermesi muhtemel bu yeni kararın büyük ölçüde Suudi Arabistan, BAE ve Irak’ın üretimi artırması ile uygulanabileceği öngörülebilir. Bununla beraber OPEC üyelerinin alınan her karara harfiyen uyma konusunda direnç gösterdiğini de unutmamak gerek; ittifak Batı ile ilişkileri düzeltmek adına böylesi bir karar alıp Rusya ile iş birliklerini tehlikeye atmamak adına üretimi planlanan seviyede gerçekleştirmeyebilir. Bu durumda yaz aylarında artan talep doğrultusunda yükselen petrol fiyatlarının 2022 yazında daha sert yükselmesi beklenebilir.

[Sabah, 4 Haziran 2022]

Etiketler: