28 Şubat’ın Medya Dili

28 Şubat sürecinde genellikle gazete manşetlerinde ve ana haber bültenlerinde öne çıkartılan asker merkezli muhtevanın arka planı; alt metinlerle, yorumlama ve yeniden yorumlamayla dolduruldu.

Milliyet Gazetesi’nin 8 Haziran 1996 tarihli sayısında yer alan haberlerden biri Başbakan Necmettin Erbakan’ın kızı Zeynep Erbakan Baykoç’un ODTÜ’de yapılan mezuniyet törenine katılmasını konu edinmiş. Yayın ekibi, imzasız haber için “Alkışlı laiklik protestosu” başlığını kullanmış. Erbakan’ın kızına diploma verdiği anı kareleyen fotoğrafın altında kullanılan yazıda “diğer arkadaşlarını alkışlayan, tezahürat eden ODTÜ’lülerin Erbakan’ın kızını alkışlamadığı ve tezahüratta bulunmadığı” notu eklenmiş. Buradan Erbakan’ın kızının ‘arkadaş kapsamının dışında tutulduğu’ alt metnine de ulaşılabilir.

Haberin başlığı içeriğin nasıl olacağı konusunda fikir verebilir. Fakat tercih edilen haber dilinin çıtayı birkaç adım yükselttiğini görmek mümkün. Haber, Kimya Bölüm Başkanı’nın konuşmasında yer alan “laiklik ve Atatürk ilkeleri” vurgusu ve “velilerin uzun süre ayakta alkışlamaları neticesinde Erbakan’ın zor anlar yaşadığı” ifadeleriyle başlıyor. Haberin gövde kısmında Başbakan Erbakan’ın konuşmasından bir kesit yer alıyor.

Haberin son paragrafında ise Erbakan’ın kızının not ortalamasına ve kaçıncı yılında mezun olduğuna dair veriler paylaşılarak ODTÜ’yü ‘kıl payı’ bitirdiği ifadesi özenle ekleniyor. Haberin son kısmı 28 Şubat sürecinin nasıl bir atmosferde üretildiğini ve medya eliyle üretilen kamuoyunun hıncını göstermesi bakımından daha açıklayıcı duruyor.

Haberin son kısmında önce Zeynep’in okuldan birkaç kez atıldığı, aflarla geri döndüğü arkadaşlarının ağzından aktarılarak durumun vahametine vurgu yapılıyor. Devam cümlesindeyse “üç yıl öncesine kadar Zeynep’in başı örtülü değildi. Sonradan böyle oldu” ifadelerine yer verilerek Başörtüsüyle üniversitede okunabilmesi konusunun Erbakan Hükümetiyle başlayan ve dolayısıyla (habere göre) soruna dönüşen bir konu olduğu ima ediliyor.

28 Şubat sürecinden önce askerin, medyanın, bazı STK’ların ve üniversitelerin gösterdiği çağdaşlık(!) hassasiyeti dönemi bilenlerin malumu. Milliyet gazetesi de büyük bir gazetecilik başarısı olarak ODTÜ’de yapılan mezuniyet törenindeki çağdaşlık(!) göstergelerini kaçırmayarak habere iliştirmiş. Habere göre; öğrenciler törene Quen Topluluğu’nun “I want to break free” (özgür kalmak istiyorum) şarkısıyla geliyor. Tören esnasında verilen mini konserde sadece yabancı şarkılara yer veriliyor. (Burasının antiemperyalist(!) ODTÜ olduğunu da hatırlatalım). Gazete, bu verileri aktarırken bunların Erbakan açısından sıkıntı oluşturan içerik olduğunu ima eden ifadeleri de kullanıyor. Haber burada bitiyor. Fakat bugün yeniden okunduğunda 28 Şubat’ın makro yapısının ne tür mikro içeriklerle tahkim edildiğini göstermesi açısından tarihsellik taşıyor.

28 Şubat sürecinde genellikle gazete manşetlerinde ve ana haber bültenlerinde öne çıkartılan asker merkezli muhtevanın arka planı; alt metinlerle, yorumlama ve yeniden yorumlamayla bu haberde olduğu şekilde dolduruldu. Nihai adımın atılmasından çok önce başlatılan süreçle Erbakan ve onun temsil ettiği siyasi gelenek medya eliyle ötekileştirildi. Bir tehdit olarak sunuldu. Haberlerin kurgulanmasında haberin unsurlarına bağlı kalınarak olayın dengeli bir şekilde aktarılması gerektiği ilkesi hiçbir zaman hatırlanmadı. Söylemsel şiddet bütün unsurlarıyla kullanıldı. Medyada nefret söylemi, ayrımcılık ve ötekileştirme dili genel yayın politikasının parçası olarak benimsendi.

Hâlbuki ortada sadece bir diploma töreni ve mezun olan bir öğrenci var-dı. Dönemin basını, mezuniyet töreninden ve diğer pek çok olaydan normal bir haber aktarmak yerine, REFAHYOL aleyhine oluşturulmaya çalışılan kamuoyuna katkı sunabilmek amacıyla yayın politikasını şekillendirdi. Bu yüzden (bu haberde olduğu gibi) Refah Partisi konulu haberlerin neredeyse tamamı anti laiklik ve anti çağdaşlık bağlamında kurgulanarak Cumhuriyet karşıtlığı üretilmeye çalışıldı.

[Milat, 8 Şubat, 2015]

Etiketler: