27 Mayıs Darbesi’nde CHP’nin Rolü Neydi?

Eski Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idamıyla sonuçlanan 27 Mayıs 1960 darbesi, Türk demokrasi tarihine “kara bir leke” olarak geçti. Dr. Ramazan Akkır, Kriter Dergisi için kaleme aldığı yazısında CHP'nin 27 Mayıs Darbesi'nde aktif rol oynadığına dikkat çekti.

Eski Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın idamıyla sonuçlanan 27 Mayıs 1960 darbesi, Türk demokrasi tarihine “kara bir leke” olarak geçti. Dr. Ramazan Akkır, Kriter Dergisi için kaleme aldığı yazısında CHP’nin 27 Mayıs Darbesi’nde aktif rol oynadığına dikkat çekti.

Dr. Ramazan Akkır’ın “27 Mayıs Darbesi ve CHP” başlıklı yazısı Kriter Dergisi’nde yayımlandı. Akkır, “1923’ten itibaren devam eden baskıcı Tek Parti idaresinden sonra 14 Mayıs 1950’de gerçekleşen seçimle millet Beyaz bir ihtilal yapmış ve Adnan Menderes’in Demokrat Parti’sini demokratik yollarla iktidara taşımıştır.” ifadelerini kullandı.

İNÖNÜ VE CHP’NİN ŞİDDET POLİTİKASI

CHP’nin 1957 seçimlerinde darbe ortamını hazırladığına dikkat çeken Akkır, “İnönü ve CHP, darbeye zemin hazırlamaya, orduyu kışkırtmaya, kendine yakın basını ve üniversiteleri, Menderes ve Demokrat Parti’ye karşı tahrik etmeye başlar. Demokrat Parti’ye biçtikleri altı ay veya en fazla bir senelik iktidar ömrünün uzaması, İnönü ve CHP’nin şiddet politikasına savrulmasına neden olur.” dedi.

“DARBEYİ AKİS VE ULUS GAZETESİNİ OKUYARAK YAPTIK”

Dr. Akkır, “CHP çizgisindeki Ulus, Yeni Ulus, Akis ve Halkçı Gazete özellikle Başbakan Menderes’i tezyif ve tahkir ederek itibarsızlaştırmaya çalışır, askeri kışkırtır. Yıllar sonra darbeci Orhan Erkanlı ‘biz darbeyi Akis dergisi ve Ulus gazetesi okuyarak yaptık’ demesinin arkasında bu olgu vardır. İnönü ile uzun bir müddet siyaset yapan ve CHP’nin kurmaylarından olan Nihat Erim’in 27 Şubat 1962’de günlüğüne düşmüş olduğu not, İnönülü CHP’nin 27 Mayıs’taki rolünü ortaya koyar niteliktedir.” ifadelerine yer verdi.

Dr. Ramazan Akkır’ın “27 Mayıs Darbesi ve CHP” yazısının devamı:

Tarihi bir anekdot: Bir gün Milli Birlik Komitesi üyesi Jandarma Yüzbaşı Ahmet Er’in yolu, Davutpaşa Kışlası’na düşer. Darbenin ayak sesleri işitilmektedir. Niyeti, arkadaşı Kurmay Binbaşı Orhan Erkanlı’yı ziyaret etmektir. CHP sıralarında milletvekilliği yapacak olan Erkanlı, Davutpaşa’da Tank Tabur Komutanı’dır. İki sivil ile görüşme halinde olan Erkanlı’nın odasına girer. Odaya girince içeride bulunan iki yabancı bir anlık şaşkınlık yaşar. Kurmay Binbaşı, hemen duruma müdahale eder. Onlara döner ve “Yüzbaşım yabancı değil; devam edin” der. Bunun üzerine sivil şahıs konuşmaya, daha doğrusu Erkanlı’ya brifing vermeye devam eder: “Binbaşım, Saraçhane’de iki grubu birbirleriyle çatıştırdık. Kavga bütün şiddetiyle devam ediyor.” Ve “Başka bir emriniz var mı?” diye de ekler. “Teşekkür ederim! Böyle devam edin” diyen Erkanlı, bir süre sonra onları yolcu eder. Artık Erkanlı ile Er yalnızdır. Er, şaşkınlıkla “Binbaşım! Bu adamlar kimdir?” diye sormaktan kendini alamaz. Erkanlı’nın cevabı oldukça manidardır; “Bunlar, Halk Partisi milletvekilleridir.” Bu duruma Er “Memleketin genç evlatlarını birbirine kırdırıyorlar. Bu ne haince iştir?” sözleriyle tepki gösterir. Erkanlı ise “Olaya öyle bakma, onlar, ihtilale zemin hazırlıyor!” karşılığını verir.

HALKIN ELİNDEN GERİ ALINAN DEVLET

14’ler grubunda yer alan ve Milli Birlik Komitesi ile yaşadıkları anlaşmazlıktan dolayı 13 Kasım 1960’ta Libya Büyükelçiliği’ne Devlet Müşaviri olarak atanan Ahmet Er’in gördükleri ve yaşadıkları bunlarla da sınırlı değil. Yine bir gün Albay Fikret Kuytak kendisini ziyarete gelir ve Ona CHP lideri İsmet İnönü’nün bir teklifinden bahseder. Profesör Afet İnan’ın evinde darbeci askerlerden bazılarını etrafına toplayan İnönü’nün, iktidarın kendisine verilmesi karşılığında onlara yaptığı teklif, senatörlüktür. Darbe günü Kurmay Albay olarak Adnan Menderes’i ve Hasan Polatkan’ı havalimanından alarak Harp Okulu’na getiren ve Yüksek Adalet Divanı tarafından verilen idam kararlarının onaylanmasında “evet” oyu kullanan Albay Kuytak, “Biz bu teklifi kabul ettik, sizlerin de kabul etmenizi rica ediyorum” der. Er ise “Bu teklifi kulaklarım duymamış olsun ve siz de söylememiş olun” diyerek odadan hışımla ayrılır. Er’in yaşadığı hayal kırıklığı oldukça büyüktür. Yaklaşmakta olan darbe, aslında art arda üç seçim kaybeden CHP’nin yeniden iktidar olabilmesi için yapılmaktadır.

Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’na da bilgi veren Ahmet Er; CHP’nin darbeye zemin hazırladığını, darbe sürecinde bazı subayların İnönü ile irtibatta olduğunu ve hatta bazı subayların yönetimi İnönü’ye vermeyi düşündüklerini itiraf eder. Peki, Türk ordusunun içine sızan bir cunta tarafından yapılan 27 Mayıs darbesi nasıl gerçekleştirilmiştir, sürekli söylene geldiği gibi Cumhuriyet Halk Partisi ve “gerdeğe girecek bir delikanlı gibi” iktidar için sabırsızlanan İnönü, 27 Mayıs darbesinin neresindedir?

AKİS DERGİSİ / 1960

30 Mayıs 1960 tarihli Akis dergisi… İsmet İnönü’nün damadı Metin Toker’in yayın organı Başbakan’ın fotoğrafı üzerine çarpısını atmıştır.

30 Mayıs 1960 tarihli Akis dergisi... İsmet İnönü’nün damadı Metin Toker’in yayın organı Başbakan’ın fotoğrafı üzerine çarpısını atmıştır.

14 MAYIS 1950: BEYAZ İHTİLAL

Türkiye, Cumhuriyet Dönemi’ndeki ilk askeri darbesini 27 Mayıs 1960’da oldukça kanlı bir biçimde yaşamıştır. 1923’ten itibaren devam eden baskıcı Tek Parti idaresinden sonra 14 Mayıs 1950’de gerçekleşen seçimle millet Beyaz bir ihtilal yapmış ve Adnan Menderes’in Demokrat Parti’sini demokratik yollarla iktidara taşımıştır. On yıl iktidarda kalan Demokrat Parti, maalesef askeri darbe ile siyasi yolculuğunu tamamlamıştır. On dört idam, onlarca müebbet ve yüzlerce kişiye verilen uzun süreli hapis cezaları… Darbeci cunta bunlarla da yetinmemiştir; 235 general ve 3 bin 500 civarında subay emekliye sevk edilmiş, 147 üniversite öğretim görevlisi görevinden alınmış, bazı üniversitelere el konulmuş, 520 hakim ve yargıç görevinden el çektirilmiştir. Böylece Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in dediği gibi devlet, halkın elinden geri alınmıştır. Ancak daha da kötüsü, 27 Mayıs’ın geriye bırakmış olduğu antidemokratik mirastır. Bu tarihten itibaren asker; siyasete müdahil olmayı, siyaseti dizayn etmeyi ve devleti, milletten korumayı kendine misyon edinmiştir. Sonraki diğer darbe ve muhtıraların örneği hep 27 Mayıs olmuştur.

Akis Dergisi

14 MAYIS 1950: BEYAZ İHTİLAL

Türkiye, Cumhuriyet Dönemi’ndeki ilk askeri darbesini 27 Mayıs 1960’da oldukça kanlı bir biçimde yaşamıştır. 1923’ten itibaren devam eden baskıcı Tek Parti idaresinden sonra 14 Mayıs 1950’de gerçekleşen seçimle millet Beyaz bir ihtilal yapmış ve Adnan Menderes’in Demokrat Parti’sini demokratik yollarla iktidara taşımıştır. On yıl iktidarda kalan Demokrat Parti, maalesef askeri darbe ile siyasi yolculuğunu tamamlamıştır. On dört idam, onlarca müebbet ve yüzlerce kişiye verilen uzun süreli hapis cezaları… Darbeci cunta bunlarla da yetinmemiştir; 235 general ve 3 bin 500 civarında subay emekliye sevk edilmiş, 147 üniversite öğretim görevlisi görevinden alınmış, bazı üniversitelere el konulmuş, 520 hakim ve yargıç görevinden el çektirilmiştir. Böylece Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in dediği gibi devlet, halkın elinden geri alınmıştır. Ancak daha da kötüsü, 27 Mayıs’ın geriye bırakmış olduğu antidemokratik mirastır. Bu tarihten itibaren asker; siyasete müdahil olmayı, siyaseti dizayn etmeyi ve devleti, milletten korumayı kendine misyon edinmiştir. Sonraki diğer darbe ve muhtıraların örneği hep 27 Mayıs olmuştur.

[Akşam, 27 Mayıs 2020]

Etiketler: