2024 Afrika Jeopolitiğinde Kritik Bir Yıl: Kızıldeniz’den Sahel’e Değişen Dinamikler

2024'ün henüz ilk haftasında Afrika'da yaşanan gelişmeler kıtanın bu yıl hareketli geçeceğinin sinyallerini veriyor. Kızıldeniz jeopolitiğinin 2024 yılında önem kazanması beklenmekte. Bu kapsamda Etiyopya ve Mısır'ın BRICS'e dahil olması Afrika'da Kızıldeniz ve Nil Havzasının adından sıkça söz ettirmesi muhtemel. Ancak 54 ülkenin yer aldığı Afrika'da tek önemli bölge buralar olmayacaktır.

2024’ün henüz ilk haftasında Afrika’da yaşanan gelişmeler kıtanın bu yıl hareketli geçeceğinin sinyallerini veriyor. Kızıldeniz jeopolitiğinin 2024 yılında önem kazanması beklenmekte. Bu kapsamda Etiyopya ve Mısır’ın BRICS’e dahil olması Afrika’da Kızıldeniz ve Nil Havzasının adından sıkça söz ettirmesi muhtemel. Ancak 54 ülkenin yer aldığı Afrika’da tek önemli bölge buralar olmayacaktır.

Bu bölgelerle ilişkili olarak Doğu Afrika ve alt bölgesel sistem olarak Afrika Boynuzu sıkça gündemde yer edecektir. Bununla birlikte Afrika’nın genel bir fotoğrafını çekecek olursak Doğu Afrika’dan Sahel’e, Çad Gölü Havzası’ndan Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Mozambik’e kadar pek çok ülke ve bölgedeki etkileşimler incelenmelidir.

Afrika’da Son Gelişmeler

2024 yılında Sahel, siyasi ve güvenlik konularıyla gündemdeki yoğunluğunu sürdürecek bir bölge. Nitekim burada yer alan el-Kaide ve DAEŞ gibi terör gruplarının fraksiyonlarının operasyon alanları, saldırıları ve silahlara erişiminin artması riskler arasında. Bu anlamda Sahel bölgesi genelinde yoğunlaşan Mağrip El-Kaidesi, Ensar-ul İslam ve Cemaat Nusra el İslam ve Müslim’in yanı sıra Doğu Afrika’da Somali’de el-Şebab, Mozambik’te DAEŞ’in kolu, Kuzey Afrika’da Mısır ve Libya’da DAEŞ’in uzantıları gibi el-Kaide ve DAEŞ uzantılı terör örgütleri Afrika’nın güvenlik ve istikrarına direkt etki eden faktörler. Nijerya, Kamerun, Çad ve Nijer sınırlarını kapsayan Çad Gölü Havzasında ve Nijer, Togo ve Benin bölgesinde yaşanan ticaretin terörizm nedeniyle kesintiye uğraması riskler dahilinde. Ayrıca Boko Haram ve ISWAP (İslam Devleti Batı Afrika Eyaleti) arasındaki çatışmanın 2024 yılında da devam etmesi bekleniyor.

Bu faktörlere ek olarak kıtada geçtiğimiz yıllarda adından sıkça bahsettiren darbeler ve askeri müdahaleler dikkat çekmekte. 2024’ün ilk günlerinde böyle bir durum söz konusu olmasa da ilerleyen süreçlerde çeşitli ülkelerde askeri müdahaleler, karşı darbeler veya kontrollü müdahalelerin beklenmesi de mümkün. Hatta bu tarz durumların ortaya çıkmasının önemli bir sebebi bölgedeki terör kaynaklı güvenlik açıklarının oluşturduğu boşluklar. Yani terör kaynaklı güvenlik açıkları askeri müdahalelere; yoğun yaşanan askeri müdahaleler ise terör için uygun alan oluşmasına neden oluyor. Kısacası kısır bir döngü içinde devam eden süreç yaşanıyor.

Bunun yanı sıra Orta Afrika bölgesinde özellikle kıtanın yüzölçümü açısından ikinci, nüfus açısından ise dördüncü büyük ülkesi olan Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin (KDC) yeni çıktığı seçimler ve bölge açısından kritik öneme haiz M23 isyancıları (23 Mart Hareketi) ile mücadelesi bölgesel güvenliği etkilemekte. Zira Doğu Afrika’da Ruanda, Uganda ve Kenya’ya etki edebilecek olan KDC-M23 arasındaki gerilim de kıta açısından önemli bir zorluğu barındırıyor.

Kısacası Afrika’da şiddet yanlısı aşırıcılığın yanında son günlerde devletler arası gerilim, meydan okumalar ve küresel ve bölgesel güç rekabetleri kendisini gösteriyor. Bu konuların en yakın örnekleri ise Afrika Boynuzu’nda. Somali-Etiyopya gerilimi, Somaliland’ın meydan okuması ve Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) lideri Muhammed Hamdan Dagalo’nun kıta ülkelerine ziyaretleri bu bağlamda dikkat çekiyor.

Sudan’daki gelişmelerle ilgili tek başına bir kitap yazılacak olsa da bu köşede yer vermemek olmaz. Sudan’da iki önemli aktör olan eski Başbakan Abdullah Hamduk ve Dagalo’nun sürpriz şekilde Etiyopya’da 1 Ocak 2024’te görüşmesinden sonra savaşı “koşulsuz durdurma” açıklaması birçok soru işaretini beraberinde getirmekte. Örneğin bu açıklama, arka planda verilen sözlerin neler olduğunu ve ordu tarafından kabul edilip edilmeyeceğini sorgulatıyor. Yine siyasi olarak nelerin teklif edildiği büyük merak konusu. Sudan’da gerçekleşen bu sürecin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı kısa vadede görülecektir. Ancak yine de Sudan halkının savaş nedeniyle maruz kaldığı kayıplardan döndürülebilecek olanları geri kazanmak bir an önce arzulanan durum.

Kızıldeniz Jeopolitiğinin Önemi Artıyor

İsrail’in Orta Doğu’da sebep olduğu krizin Kızıldeniz güvenliğine tehdit oluşturması söz konusu. Nitekim Yemen’de Husilerin İsrail’e giden gemilere yönelik saldırılar düzenlemesi özellikle Kızıldeniz’in karşı kıyılarını daha önemli hale getiriyor. Tam bu noktada Afrika’nın önemi bir kat daha artıyor. Zira küresel ticaretin en önemli geçiş noktalarından biri olan Bab-el Mendeb Boğazı’ndaki riskler küresel ticaret üzerinde aksama tehdidi oluşturuyor.

Bu konuda en büyük tehlike petrol ve gaz devi olan küresel enerji şirketlerinin bölgedeki riskler nedeniyle sevkiyatlarını durduracaklarını açıklamaları. Bu durum şüphesiz küresel açıdan büyük ekonomik sorunlara sebep olma potansiyeline sahip. Nitekim jeo-ekonomik olarak Afrika’nın hatta özellikle Afrika Boynuzu’nun stratejik önemi, bölgedeki gelişmelerin küresel ekonomi üzerindeki etkilerini daha da öne çıkarmakta. Bununla birlikte bölgedeki jeopolitik gelişmelerin yanı sıra Orta Doğu kaynaklı krizler, Afrika’nın ekonomik ve stratejik önemini önümüzdeki günlerde muhtemelen artıracak. Dolayısıyla uluslararası toplumun Afrika’ya olan ilgisini ve yatırımlarını da etkileme potansiyeli güçleniyor.

Afrika Boynuzu’nda yer alan Cibuti, Kızıldeniz güvenliği açısından önemli bir ülke. Zira adeta bir askeri üs cenneti. Cibuti’de Fransa, Çin, Japonya, ABD dahil birkaç ülkenin daha askeri üsleri mevcut. ABD’nin Cibuti’de büyük bir askeri üssü var. Buna ek olarak ABD, son yıllarda Somaliland’ın önemli bir kenti olan Berbera’da yeni bir üs inşa planında [1]. Bölgede bulunan üslerin varlığı bölgenin bir anlamda önemini ortaya koyuyor. Bu süreçte Yemen’de Husilerin uluslararası ticaret yollarını riske sokması bölgedeki tansiyonun artmasına ve neden oluyor. Ancak Kasım 2024’te ABD Başkanlık seçimlerinin yapılacak olması nedeniyle ABD’nin bu bölgelerden ziyade daha çok iç politik gelişmelerine odaklanıyor olmasını fırsat bilerek bölgedeki aktörlerin çeşitli girişimlerde bulunmasını belki daha mümkün kılmakta.

Somali-Etiyopya Gerilimi ve Somaliland

Somali-Somaliland arasındaki anlaşmazlık uzun yıllardır çıkmazda. Belki çoğu insanın ilk kez duyduğu bir yer Somaliland. Ancak Aden Körfezi’ne kıyısı bulunan bu topraklar önemli bir geçiş noktasında yer alıyor. Nitekim söz konusu sorunun özünde Somaliland’ın Somali’den bağımsız bir devlet olarak ayrılmak istemesi bulunuyor. Bunun sebebi ise sömürgecilik dönemine dayanmakta. Somaliland olarak ifade edilen kuzeydeki bölge geçmişte İngiliz sömürgesi iken; güneyde yer alan topraklar İtalyan sömürgeciliği altındaydı. Dolayısıyla bu bölgede sömürgecilik sonrası dönemde eski sömürgeci güçler tarafından gelecekte sorun oluşturabilecek ve kendi varlığına ihtiyaç duyulabilecek bir yapı bırakılmıştı.

Ancak günümüzde bu sorununun çözümüne yönelik Türkiye dahil çeşitli ülkelerin siyasi ve askeri katkısı söz konusu. Hatta bu konuya ilişkin Türkiye’nin bir Büyükelçisi, Özel Temsilci olarak bulunuyor. Dolayısıyla Türkiye’nin Somali’ye verdiği önem bu şekilde belki daha iyi anlaşılabilir.

Somali-Somaliland arasındaki görüşmeler seyrinde devam ederken 2023’ün bitmesine üç gün kala Somali ve Somaliland yetkilileri Cibuti’de bir araya gelmişti. Her şey yolunda gözükmekteydi. En azından dışarıya yansıyan bu yöndeydi. Ancak bu duruma ek olarak Afrika’nın denize çıkışı olmayan en büyük ülkesi konumunda yer alan Etiyopya, 1 Ocak 2024’te Somaliland ile bir mutabakat zaptı imzaladı. Buradaki sorun, Somali Federal Hükümeti’nin göz ardı edilerek, Federal Hükümet’in bilgisi ve rızası dışında Somaliland topraklarında 20 kilometrelik kıyı şeridinde Etiyopya’ya bir yer kiralanması. Kısacası bu mutabakat zaptı hem BM Şartı hem de Afrika Birliği Kurucu Anlaşması’ndan hareketle uluslararası hukuka uygun olmayan ve Somali’nin toprak bütünlüğüne zarar verebilecek bir durum ortaya çıkarmakta. Kısacası bu sorunun şu aşamada ne yöne evrileceğini zaman gösterecek.

[1] Michael M. Phillips, “Somaliland Offers U.S. Military Access to Port, Airfield as It Pushes for Nationhood”, The Wall Street Journal, 1 Şubat 2022.

[Sabah, 6 Ocak 2024]

Etiketler: