İslam coğrafyasının önde gelen ülkelerinin reddettiği “Refah için Barış” çalıştayı ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik planlarını tek taraflı empoze etme çabalarının bir devamı niteliğindedir. Tam da bu nedenle gerek Bahreyn toplantısı gerekse de yüzyılın anlaşması planı sadece Filistinliler nezdinde değil, İslam coğrafyasının genelinde gayrı-meşru bir girişim olarak görülmeye devam edecektir.
Mısır'da 3 Temmuz 2013'teki askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılan ülkenin demokratik seçimlerle göreve gelmiş ilk sivil devlet başkanı ve Müslüman Kardeşler hareketi üyesi Muhammed Mursi'nin vefat haberi başta Türkiye olmak üzere tüm İslam aleminde üzüntüyle karşılanmıştır. Nitekim Mursi Arap dünyasında uzun yıllardır beklenen demokratik bir kalkışmanın en önemli aktörlerinden birisi olarak görülmüş ve mücadelesi Türkiye'deki kamuoyu tarafından güçlü bir biçimde desteklenmiştir. Aynı şekilde AK Parti de Ortadoğu'nun en geniş toplumsal tabana sahip sivil toplumsal hareketi olan Müslüman Kardeşler'in Mısır'daki siyasi tecrübesinin başarılı olması için destek vermiştir.
Mısır tarihinin, demokratik seçimlerle göreve gelen ilk sivil devlet başkanı olan Mursi’nin ölümüyle ülkenin 2011 yılında başlayan demokrasi mücadelesi de ciddi biçimde yara aldı.
2011 devriminden bu yana Mısır’ın dış politika alanında yaşadığı dönüşümü ele alan kitap aynı zamanda ülke iç siyasetinin dinamiklerini de göz önüne sermektedir.
Bu çalışmada 2011 yılında Mısır’da spontane bir şekilde başlayan devrim hareketi ve takip eden sürece odaklanılarak toplumsal ve siyasal hareketlerin yanı sıra bölgesel ve küresel aktörlerin pozisyonları derinlemesine ele alınmıştır.
Analizde Kaşıkçı’nın kim olduğu ve neden bir hedef haline geldiği, ilerleyen süreçte yaşananlar ve olayın bölge ve uluslararası siyasetteki yansımaları ve etkileri incelenmektedir.
Analizde, Mursi dönemi anayasası, Mübarek dönemi anayasası, Mursi döneminde hazırlanan ve darbe yönetimince kabul edilen anayasaların yazım süreçleri ve içerikleri inceleniyor.
İslam coğrafyasının önde gelen ülkelerinin reddettiği “Refah için Barış” çalıştayı ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik planlarını tek taraflı empoze etme çabalarının bir devamı niteliğindedir. Tam da bu nedenle gerek Bahreyn toplantısı gerekse de yüzyılın anlaşması planı sadece Filistinliler nezdinde değil, İslam coğrafyasının genelinde gayrı-meşru bir girişim olarak görülmeye devam edecektir.
Mısır'da 3 Temmuz 2013'teki askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılan ülkenin demokratik seçimlerle göreve gelmiş ilk sivil devlet başkanı ve Müslüman Kardeşler hareketi üyesi Muhammed Mursi'nin vefat haberi başta Türkiye olmak üzere tüm İslam aleminde üzüntüyle karşılanmıştır. Nitekim Mursi Arap dünyasında uzun yıllardır beklenen demokratik bir kalkışmanın en önemli aktörlerinden birisi olarak görülmüş ve mücadelesi Türkiye'deki kamuoyu tarafından güçlü bir biçimde desteklenmiştir. Aynı şekilde AK Parti de Ortadoğu'nun en geniş toplumsal tabana sahip sivil toplumsal hareketi olan Müslüman Kardeşler'in Mısır'daki siyasi tecrübesinin başarılı olması için destek vermiştir.
Mısır tarihinin, demokratik seçimlerle göreve gelen ilk sivil devlet başkanı olan Mursi’nin ölümüyle ülkenin 2011 yılında başlayan demokrasi mücadelesi de ciddi biçimde yara aldı.
Sudan'da bölgesel karşı-devrimci güçlerin de yönlendirmesiyle protestoculara kanlı bir müdahalede bulunan Askeri Geçiş Konseyi, devrim hareketine öldürücü darbeyi indirerek gösterilerin tamamen sonlanmasını hedefledi.
İran’a yönelik uluslararası yaptırımlar nasıl bir tarihi gelişim izlemiştir? Yaptırımlar İran’da ekonomi, siyaset ve toplumu nasıl etkilemiştir? İran yaptırımlarla nasıl mücadele etmiştir? İran’a yönelik yaptırımlar Ortadoğu siyaseti bağlamında ne anlama gelmektedir?
Obama döneminde Washington-Riyad ilişkilerinde gerilim alanları nelerdi? Trump döneminde iki ülke ilişkilerinin şekillenmesinde hangi faktörler etkili olacak? Donald Trump’ın Ortadoğu ziyareti ABD-Suudi Arabistan ilişkileri için ne anlama geliyor?
Mısır'da 2013’teki darbenin ardından iktidara gelen Sisi rejimi, ekonomik anlamda kötü gidişi engelleyemediği gibi yanlış dış politika tercihlerden dolayı ülkeyi bölgesel düzeyde pasif bir aktör haline getirdi.
Mısır, 2011'deki devrimin ilk dönemlerinde belirlenen hedeflerin çok uzağında. 2013'teki darbenin ardından geçen beş yıllık sürecin ülkeyi devrim öncesindeki baskıcı dönemlere geri götürdüğü ise şüphesiz
SETA Dış Politika Araştırmacısı İsmail Numan Telci, 2013 yılında Mısır’da gerçekleşen darbe üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Yükleniyor...
Yükleniyor...
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.TamamGizlilik Politikası