Washington Notları

Washington, Başbakan Erdoğan'ın ziyaretinden hemen önce Türkiye ile ilgili sıcak tartışmalara şahit oldu. Tartışmaların gerçekleştiği yerler Temsilciler Meclisi, German Marshall Fonu ve Woodrow Wilson Center. Bu üç ev sahibi kurum tartışmaların ciddiye alındığının göstergesi. Doğan medyasına vergi cezası, Türkiye'de muhafazakârlaşma, hayat tarzı baskıları, dış politikanın yönü, insan hakları ve demokratikleşme tartışmalarda ele alınan konular. Washington'da yaşayan ve Türkiye'yi yakından izleyen Türk ve Amerikalı akademisyenlerle gazeteciler tartışmaların içeriğinden ziyade, karşılıklı siyasi pozisyonların öne çıktığını söylüyorlar. Bu tartışmaların en fazla öne çıkanı Temsilciler Meclisi'nde gerçekleşen Türkiye'de insan hakları, demokrasi ve basın özgürlüğü konulu toplantı olmuş. Bu toplantıda Sedat Ergin ve İhsan Dağı'nın özellikle Doğan medyasına kesilen vergi cezası üzerinden yaptıkları tartışma herkesin dilinde.

Washington, Başbakan Erdoğan’ın ziyaretinden hemen önce Türkiye ile ilgili sıcak tartışmalara şahit oldu. Tartışmaların gerçekleştiği yerler Temsilciler Meclisi, German Marshall Fonu ve Woodrow Wilson Center. Bu üç ev sahibi kurum tartışmaların ciddiye alındığının göstergesi. Doğan medyasına vergi cezası, Türkiye’de muhafazakârlaşma, hayat tarzı baskıları, dış politikanın yönü, insan hakları ve demokratikleşme tartışmalarda ele alınan konular. Washington’da yaşayan ve Türkiye’yi yakından izleyen Türk ve Amerikalı akademisyenlerle gazeteciler tartışmaların içeriğinden ziyade, karşılıklı siyasi pozisyonların öne çıktığını söylüyorlar. Bu tartışmaların en fazla öne çıkanı Temsilciler Meclisi’nde gerçekleşen Türkiye’de insan hakları, demokrasi ve basın özgürlüğü konulu toplantı olmuş. Bu toplantıda Sedat Ergin ve İhsan Dağı’nın özellikle Doğan medyasına kesilen vergi cezası üzerinden yaptıkları tartışma herkesin dilinde.

Ergin hükümeti haksız bir uygulama ve basın özgürlüğünü sınırlamakla itham ediyor. Dağı ise vergi cezasının ciddi bir duruma işaret ettiğini ve Türkiye’de demokrasinin bir medya grubunu korumak için feda edilmemesi gerektiğini söylüyor. Her iki yazarın da Amerika’yı Türk demokrasisi adına uyarması dikkat çekici. Bu çağrılar tam olarak Amerika’nın Soğuk Savaş sonrası dönemde uzak durmaya çalıştığı bir duruma işaret ediyor. Amerikan yönetimi Türkiye’de demokratikleşme ya da daha geniş anlamıyla sivilleşmenin dinamiklerinden birisi olmadı. AB, Amerika ile karşılaştırılamayacak ölçüde Türkiye’de demokratikleşmenin çapası rolünü üstlendi. Türkiye’de devlet içinde örgütlenmiş Soğuk Savaş kalıntılarının temizlenmesi girişimlerine Avrupa’dan destek gelirken, Amerika mesafeli duruyor. Ancak Başkan Obama’nın Amerika’sında demokrasi ve sivilleşme karşıtı pozisyon almak zorlaşacak gibi gözüküyor. Obama’nın Erdoğan ile görüşmesinden sonraki mesajı, Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin gelişmesinin nerdeyse iki ülke ilişkilerinin merkezinde yer alacağının ipuçlarını veriyor. Obama’nın öngördüğü model ortaklık sadece daha demokratik ve sivil bir Türkiye ile gerçekleştirilebilir. Bu şehrin siyaset girişimcileri için Türkiye tartışmaları organize etmek, desteklenen çalışmalar için yeni bir imkân oluşturuyor. Kıyıda kenarda kalmış bazı gazeteci ve uzmanlar için hem kazanç, hem de kendini ifade olanağı doğuyor. Faaliyetlerle ilgili normal lobi girişimlerinden kirli çıkar ilişkilerine kadar çeşitli spekülasyonlar yapılıyor. İspatı zor olsa da, iddiaların yakında medyaya yansıyacağına şüphe yok. Washington’un Türkiye ile ilgili sıcak gündemi aynı zamanda ciddi kafa karışıklığına yol açıyor. Türkiye uzmanı bir Amerikalıya geçtiğimiz günlerde yazdığı bir yazıyı hatırlattığımda, gündemi işgal eden konuları ifade etme ihtiyacı ile yazdığını söyledi. Türkiye ile ilgili tartışmaların oluşturduğu toz bulutu, bazen gerçeğin önüne geçiyor. Yayınlanan yazılara yalanlamalar geliyor. En son örneği ise ABD’nin Avrupa ve Avrasya İlişkilerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon’un Newsweek’te kendisine atfedilen Türkiye ile uzlaşılamayan konuların uzlaşılanlardan daha fazla olduğu ifadesini yalanması. Washington gündemindeki diğer konu Türk sivil toplum faaliyetlerinin ivme kazanması. TUSKON ve TÜSİAD’ın Washington’da temsilcilikleri var. Türkiye’den sivil toplum kurumları, Amerika’daki araştırma merkezlerinden Türkiye ile ilgili olanlarıyla ortak toplantılar ve faaliyetler düzenliyorlar. Faaliyet ortağı olan kurumlar içinde en prestijlisi Brookings Enstitüsü olarak gözüküyor. Ankara merkezli SETA (Siyaset, Ekonomi ve Toplumsal Araştırmalar) Vakfı bir ilke imza atarak Washington’da bir şube açtı. SETA Washington’un açılışı Başbakan Erdoğan’ın Türk dış politikası üzerine yaptığı kapsamlı konuşma ve arkasından gerçekleşen resepsiyonla gerçekleşti. Açılış töreni Washington ve civarından Amerikan yönetimi, sivil toplumu ve üniversitelerden geniş bir katılım ile etkileyici bir faaliyet oldu. Türkiye, Washington’un gündeminde daha önce olduğundan fazla yer işgal ediyor. Merak ve şüphe ile karışık bu Türkiye ilgisi devam edeceğe benziyor. Sanırım Washington’u daha sık ziyaret edip, notları aktarmaya devam edeceğiz.

Sabah – 09 Aralık 2009 Çarşamba

Etiketler: