Türkiye’nin Terörle Mücadelesi Ve Suriye’nin İstikrarı: Zeytin Dalı Harekatı

Zeytin Dalı Harekatı, PKK/YPG’nin Suriye’nin kuzey hattında bir koridor kurmasını engelleyecek ve Fırat Kalkanı Harekatı ile İdlib’teki çatışmasızlık alanlarını birleştirip istikrarı tesis edebilecek stratejik bir diplomatik-askeri hamle. Aynı zamanda ABD ve PKK/YPG arasındaki iltisakın çözülmesi için de zorlayıcı bir anlam taşıyor.

Terörle mücadeleyi sınır ötesinde ve kaynağında yürütmek ve Suriye’de arzu edilen istikrar alanını genişletmek ve kalıcı hale getirmek maksadıyla icra edilen Zeytin Dalı Harekâtı başlamasıyla birlikte hem harekât sahasında hem de jeopolitik ölçekte etkisini gösterdi. PKK/YPG’li teröristlerden ele geçirilen bölgeler ile etkisiz hale getirilen terörist sayısı sahadaki fiziki göstergeler olmakla birlikte TSK’nın böylesine kolektif bir harekâtı asgari seviyede zayiatla ve sivillere zarar vermeden gerçekleştiriyor olması daha önemli. Öte yandan, harekâtın Suriye’nin kuzeyindeki PKK/YPG hariç diğer aktörlerce olumsuz bulunmaması da harekâtın istikrar hedefinin olumlu anlaşıldığının göstergesi. Bunla birlikte, uluslararası aktörlerin PKK/YPG’nın DEAŞ sonrası Suriye’yi istikrarsızlaştıran ana aktör olduğuna dair hem fiili hem de söylemsel tavır içinde olduğu görüldü. Rusya’nın Türkiye’nin Zeytin Dalı Harekatı’na zımmen destek vermesi, ABD ve Avrupa ülkelerinin Türkiye’nin meşru müdafaa hakkı üzerine vurgu yapması, NATO genel sekreterinin konuyla ilgili Türkiye’nin aldığı rolü desteklemesi ve BM Güvenlik Konseyi’nin harekâtı olumsuzlamaması Türkiye’nin jeopolitik denklem içindeki rolünü ve Suriye’deki istikrar beklentilerini güçlendiriyor. Zeytin Dalı Harekatı, PKK/YPG’nin Suriye’nin kuzey hattında bir koridor kurmasını engelleyebilecek ve Fırat Kalkanı Harekatı alanı ile İdlib’teki çatışmasızlık alanlarını birleştirip istikrarı tesis edebilecek stratejik bir diplomatik-askeri hamle. Aynı zamanda ABD ve PKK/YPG arasındaki iltisakın çözülmesi için de zorlayıcı bir anlam taşıyor.

Harekatın icrası

Zeytin Dalı Harekâtı, PKK/YPG’nin savunma derinliğinde tespit edilen münferit hedefler ile kademeli savunma hattındaki terörist mevzilerine yoğun hava akını ve ateş destek vasıtasının Afrin genelinde kullanımıyla başlatıldı. Hedefler İnsansız Hava Araçları (İHA) ve karadan gözetleme vasıtalarıyla tespit edildikten sonra insan istihbaratı kaynaklarıyla da teyit edilmeyi müteakip hassasiyetle vuruluyor.  PKK/YPG unsurlarının esas savunma hatlarının, Afrin’in doğusundaki Dikmetaş Köyü-Minak Hava Üssü-Tel Rıfat Kasabası ile güneyde Şeyh el Hadid Köyü-Cinderesi Kasabası-Burj Abdullah Köyü olduğu görüldü. Harekâtın ilk günlerinde özellikle Dikmetaş Köyü-Minak Hava Üssü-Tel Rıfat Kasabası hattında farklı noktalarda yanıltıcı ileri askeri harekatlar yapılmak suretiyle PKK/YPG’nin elindeki imkan ve kapasitesini bu hatta tutması sağlandı. İlerleyen günlerde kuzeyde Meydan Akbis-Şinkal-Bülbül-Şeyh Hurus hattı ile batıda Adaman-Kara Baba-Raju-Ömer Uşağı-Şeyh Hadid-Hamam yerleşim yerleri hattında çok noktadan girişler sağlanmak suretiyle terörist unsurların gücünü bir noktada biriktirmesinin önüne geçildi. PKK/YPG unsurlarının, TSK ve ÖSO birliklerinin ileri harekâtlarını durdurmak için yaklaşma güzergâhlarına çok sayıda hendek ve barikat gibi engeller kurduğu ve bu engelleri El Yapımı Patlayıcı (EYP) ile güçlendirdiği görülüyor. Bununla birlikte, terörist unsurların tanksavar füzeleri, havan, ağır makinalı tüfek ve uçaksavar silahlarıyla TSK ve ÖSO birlikleriyle uzaktan silahlı temas sağlamayı tercih ettiğini, bunu başaramadığı noktalarda da az sayıda teröristle hafif piyade silahlarıyla mevzi içlerinde yakın mesafeli çatışmaya girdiğini söyleyebiliriz. PKK/YPG kaybettiği alanları geri almak için zaman zaman küçük ve hareketli unsurlar halinde karşı manevralar yapmaya çalışsa da havadan ve karadan zamanında ve etkili müdahaleler teröristlerin dinamik hamlelerini önlemekte ve büyük unsurlar halinde hareket etmelerine mani olmaktadır.

ABD’nin silahlı gücü

PKK/YPG’nin Zeytin Dalı Harekatı’nda şimdiye kadar gösterdiği savunma şekli ve kullandığı silah, teçhizat, mühimmat ve malzeme bu örgütün ABD’nin askeri yardımlarından ne denli istifade ettiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu kapsamda PKK/YPG’nin ABD’den aldığı silahlar şu şekilde sınıflandırılabilir:

-Piyade tüfekleri (ABD yapımı M-4 Karabina ve M-16; Doğu Avrupa menşeli AK-47)

-Makinalı tüfek ( Doğu Avrupa ve Rus menşeli PK ve PKM)

-Keskin nişancı tüfekleri (Doğu Avrupa ve Rus yapımı Dragunov; ABD yapımı Barett M82 türevi 12,7 mm Zagros)

-Uçaksavarlar (Doğu Avrupa ve Rus yapımı DShK; Doğu Avrupa ve Rus Yapımı ZSU-23),

-Tanksavar roketatarlar (İsveç yapımı AT-4; Doğu Avrupa ve Rus yapımı RPG-7 ve RPG-29),

-Tanksavar füzeleri (ABD yapımı FGM-148 Javelin ve TOW, Alman-Fransız yapımı MILAN, Rus ve Doğu Avrupa yapımı KORNET-E, FAGOT, AT-5 METIS, CARL GUSTAV, KONKURS, M79 Osa

-Havanlar  ( Doğu Avrupa ve Rus yapımı Vasilek ve M1938)

PKK/YPG’nin elindeki bu silahların sayısının özelliklerine göre değiştiği, bazı silahların ise sayısının yüzbinleri bulduğu ifade edilirken, durumun Fırat’ın doğusunda ABD’nin kendi kamuoyuna dahi açıklamayacağı boyutta olduğu değerlendiriliyor. PKK/YPG’ye verilen bu silahlar ile sofistike teçhizatın (gece görüş, termal kamera vb sistemlerin) örgütün saldırı ve savunma kapasitesini arttırdığı harekat esnasında anlaşıldı. Görüldüğü gibi bu silahların bir kısmının Amerika ve Avrupa menşeli olduğu, büyük bir kısmının da Doğu Avrupa ve Rus meşeli olduğu görülüyor. Doğu Avrupa ve Rus menşeli silahların PKK/YPG’ye kadar ulaşan tedarik zincirindeki organize suç örgütlerinin muhtemel dahli de göz önüne alındığında ABD’nin şapkasını önüne alıp düşünmesinde fayda olabilir. Bu silahlar PKK/YPG’nin askeri kapasitesini artırmakla kalmamış, bu örgüt tarafından silahlardan bir kısmı Zeytin Dalı Harekatı esnasında tıpkı DEAŞ’ın geçtiğimiz yıllarda yaptığı gibi Kilis kent merkezi ile Hatay’ın Reyhanlı ilçesine düzenlediği saldırılarda kullanmış ve 2 sivil vatandaşın şehit olmasına ve 60’ın üzerinde sivilin de yaralanmasına neden olmuştu.

PKK/YPG’nin ABD’den aldığı araç, gereç ve teçhizat yardımına bakıldığında bu örgütün tehdit boyutu daha derinlemesine anlaşılabilir. ABD Afrin’deki PKK/YPG varlığıyla olan iltisakını eğittiği teröristlerin kayıtlarını silmek ve sağladığı silahların konşimento, kafile ve seri numaralarını saklamak suretiyle inkâr etse dahi Türk ve bölge halkları ABD’nin teröre desteğini not etmiş görünüyor.

Harekatın evreleri

Zeytin Dalı Harekatı canavarlaştırılan PKK/YPG terör örgütünü ortadan kaldırmak için rasyonel askeri taktiklerle yürütülüyor. Öyle ki TSK ve ÖSO’nun çoklu noktadan eş zamanlı olarak yaptığı ileri harekat PKK/YPG savunma hatlarını yıpratmakta, diğer alanlardan teröristlere takviye, lojistik ve ikmal gelmesini önlemektedir. Böylelikle Afrin’i çevreleyen kuzey ve batı sektöründeki PKK/YPG hatlarının yakın zamanda yarılacağı ve teröristlerin Afrin içlerine çekileceği beklenmekte. Bu gelişmelere paralel olarak, doğudaki Minak Havaalanı-Tel Rıfat hattında ileri harekâtların hızlanacağı ve çatışmaların artacağı değerlendirilebilir. Müteakibinde, bu sektörden de TSK birliklerinin ileri harekâtıyla PKK/YPG unsurlarının Afrin merkezine çekildiği görülebilir. Bu safhadan sonra PKK/YPG’nin çatışmayı özellikle Afrin kent merkezine çekeceği ve TSK ve ÖSO güçlerini sivil zayiat verdirmeye zorlayacağı beklenebilir. Öte yandan Afrin genelinde de EYP saldırıları, taktik silahlı terör saldırıları ve suikast gibi TSK ve ÖSO unsurlarına dönük terör eylemleri görülebilir.

Harekatın etkinliği

Zeytin Dalı Harekatı’na başta halk olmak üzere siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, medya, farklı inanç çevreleri, iş dünyası, sanat çevresi ve bürokrasinin tamamından gelen bütünleşmiş bir destek söz konusu. Bu, yıllardır PKK ve son zamanlarda da PKK/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin saldırısına maruz kalmış bir ülkenin kolektif duruşudur. Ayrıca,  bu kolektif duruş sadece söz konusu örgütleri değil, bunlarla iltisaklı olan devlet ve devlet dışı aktörleri de hedef almak suretiyle harekatın hedefinin terörle ve onu destekleyenlerle mücadele olduğunu, bir etnik nüfusu hedeflemediğini açıkça işaret etmektedir.

Cenevre’nin önündeki engel PYD

Türk Savunma Sanayii ürünlerinin harekâta katkısı da oldukça önemlidir. Zeytin Dalı Harekâtı’nda kullanılan yerli silah, mühimmat, sistem ve platformlar harekâtın sürekliliğini ve etkinliğini artırmakla birlikte önemli bir milli güç çarpanı olmuştur. Bu kapsamda hem kamu hem özel olarak faaliyet gösteren savunma sanayii bilişenlerini kutlamak gerekiyor.

Zeytin Dalı Harekatı Türk güvenlik mimarisinin 15 Temmuz darbe girişimi sonraki süreçten güçlenerek çıktığının da bir göstergesi durumunda. Kurumlararası iş ve gayret birliği harekâtın başarına önemli ölçüde etki etmekte. PKK’nın hendek ve barikat stratejisindeki eylemlerine karşı yürütülen mücadele ile Fırat Kalkanı Harekatından öğrenilen derslerin de TSK’nın harekât etkinliğine olumlu yönde katkı sağladığı görülmelidir.

Zeytin Dalı Harekâtı, tıpkı açıklandığı gibi gerekçesine uygun olarak PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütlerine etkili angajmanlarla meşru gerekçesi kapsamında icra ediliyor.  Harekâtın, Suriye toprak bütünlüğüne saygılı olarak icra edildiğini ve maksadının da dost ve kardeş bölge halkının teröristlerin baskı ve zulmünden kurtarmak olduğuna vurgu yapmak Türkiye’nin samimiyetini ve sorumluluğunu gösteriyor. Harekât, bölgedeki oyun kurucu ülkeleri meşru olmayan aktörlerle iltisaklarından vazgeçmeye zorlamış olmalı. Zira ABD Dışişleri Bakanı’nın Türkiye’ye sunduğu Suriye’nin kuzeyinde Türkiye sınırından 30 km derinlikte müşterek güvenli bölge oluşturma teklifi de bundandır. Ancak, ABD’nin bunu PKK/YPG’yi topraksızlaştırmak suretiyle etkisizleştirmek mi, yoksa Türkiye menzilinden uzaklaştırmak suretiyle hayatta kalmasını temin etmek için mi önerdiğini anlamak şu an için pek mümkün görülmüyor. Bütün bunlarla birlikte, Rusya’nın da meseleyi sadece İdlib-Afrin ekseninde okumadığı, Astana-Soçi sürecinin Cenevre sürecine evrilmesinin önündeki en önemli engellerden birinin PKK/YPG olduğu gerçeğini kabul ettiği söylenebilir.

[Star Açık Görüş, 27 Ocak 2018]

Etiketler: