Türkiye’nin Geleceği Nerede?

Bugünü garanti edemeyen geleceği düşünemez. Tüm dünya kısa vadeli hesaplar yaparken Türkiye'nin geleceğe yatırım yapmak adına ...

Tillerson yeni bir açıklama yaptı. Türkiye’nin Rusya ve İran’la olan ilişkilerini konu edindi. Bu ilişkilerin Türkiye’nin geleceğine de katkısının kısıtlı olacağını söyledi. Yani Batı ittifakının daha da doğrusu Amerika’nın doğru adres olduğunu ima etti. Türkiye’nin iyi bir gelecek kurmak için Rusya ile değil Amerika’yla yakınlaşması gerektiğini söyledi.
İddianın doğruluğu tartışılır. Rusya’nın Türkiye’ye ne verebileceği veya İran’ın ne kadar güvenilir olduğu sorulabilir. Tabii aynı sorular Batı ittifakına da çok rahat yönlendirilebilir. Türkiye PYD konusunda geri adım atmayan Amerika’ya güvenebilir mi? AB’den herhangi bir pozitif katkı alabilir mi? Türkiye’nin geleceğine hangi aktör en fazla katkıyı sunar? Hepsini oturur konuşursunuz.
Ama meselemiz bu değil.

​KİMSE KİMSEYE GÜVENMİYOR
Mesele kısaca şu: Batılı müttefikleri Türkiye’nin başını beladan belaya sokmanın peşinde. Hem de şimdi.
Ellerinden geleni arkalarına koymadılar.
Hem de beş yıldır. Buna karşılık Türkiye yeni arayışlara girdi. Rusya ve İran en yakındaki aktörlerdi. Somut bir gündemle bu ilişkiler kuruldu. Ve belli bir al-ver çerçevesinde ilişkiler yürütülüyor. Bu tür müzakere süreçlerinde bazen kazanırsınız bazen kaybedersiniz. Vermeden alamazsınız. Bu ilişkinin doğasında ne güven vardır ne de sevgi. Asıl olan çıkar maksimizasyonu. Eğer Suriye örneğinde Rusya ve İran Türkiye’ye bir adım gelirse, Türkiye de onlara bir adım gelir.
Fakat öte taraftan Amerika Türkiye’yi sürekli iterken Türkiye’nin Amerika’ya yaklaşmasını beklemez anlamsızdır.
Amerika hiçbir konuyu müzakere etmiyor. Vaatlerinin hiçbirini yerine getirmiyor. Türkiye’yi birçok alanda sıkıştırmaya gayret ediyor. Bir yandan da açıklama yapıyor. İran güvenilmez diyor. Rusya tehlikeli diyor. Bunları bizim bilmediğimizi düşünmüyorlar galiba.
Türkiye de kendi perspektifinden Amerika dahil İran ve Rusya’nın da güvenilmez olabileceğini zaten biliyor. Yine Türkiye İran ve Rusya’nın ve tabii ki Amerika’nın da kendisine tehlikeler üretebileceğini biliyor.
Ama bunların hepsi gelecek zamana dair öngörüler. Şimdilik basitçe bir hesap yaptığınızda çok açık bir gerçeklik karşınıza çıkıyor. Amerika şuan Türkiye’ye Rusya’dan fazla zarar veriyor. Amerika şu an en az İran kadar güvenilmez.
“Gelecekte biz daha güvenliyiz. Gelecekte biz daha fazla katkı sunarız” demeleri hiçbir şey ifade etmiyor. Türkiye’nin derdi şimdi ve hemen. Kendisinin ulusal güvenliğine yönelik tehditleri acilen savuşturması gerekiyor. Bu konuda kim işbirliği yaparsa onunla işbirliği yapılır.

​UZUN VADEDE HEPİMİZ ÖLÜYÜZ
Piyasada sözüm ona geleceğe dair stratejik hesap yapanlar var. Ve çok basmakalıp bir ifadeyi devreye sokuyorlar. Türkiye uzun vadeli hesap yapmalı diyorlar. Ben de bunları hayretle izliyorum. Dünyada bana uzun vadeli hesap yapan bir ülke gösteremeyecek bu adamlar Türkiye’ye akıl veriyor. Japonya Kore’ye karşı ne yapacak bilen var mı?
Almanya’nın uzun vadeli siyaseti nedir?
Biri bana anlatsın ben de aydınlanmış olurum. Rusya gündelik siyasetle hızlı değişen çevre şartlarına uyum sağlamaya uğraşmıyor mu? Amerika bütün bu düzensizliğin baş sorumlusu değil mi?
Böyle bir dünya resmi varken modası geçmiş ve işe yaramaz olduğu görülmüş bir dış politika paradigmasının içinden ezber sözlerle hiç düşünmeden konuşan bu kişiler hiç aklını başına toplamayacak.
Hala kendilerini 2010’da zannediyorlar.
Bunlara söyleyecek çok söz var. Ama artık kısaca Keynes’in şu veciz ifadesiyle cevap veriyorum. “Uzun vadede hepimiz ölüyüz.” Bana uzun vadeli hesaplarla gelmeyin. Herkes bugünün derdinde.
Bugünü garanti edemeyen geleceği düşünemez. Tüm dünya kısa vadeli hesaplar yaparken Türkiye’nin geleceğe yatırım yapmak adına Amerika’ya teslim olmasını beklemek hiç de akıllıca bir fikir değil. Kusura bakmasınlar bu akıllar hep başımıza iş açtı. Ve biz artık rasyonel zeminde iş yapıyoruz.

[Takvim, 2 Aralık 2017]

Etiketler: